Neden Ulu Hakan?

Necati Furkan AKSUT yazdı: Neden Ulu Hakan?

Neden Ulu Hakan?
15 Nisan 2019 - 19:56

          Sultan 2. Abdülhamid Han, çok büyük hükümdardır ve büyük bir devlet adamıdır. Ve zamanın devlet adamları içinde en üst seviyededir. Ne Avusturya İmparatoru Franz Joseph, ne Rusya Çarı 3.Alexsandr, ne İngiltere hükümdarları hiçbiri 2. Abdülhamid’in zekâsına, görüşüne sahip değillerdir. Zaten o dönem Alman Prensi olan Bismarck bunu defalarca söylemiştir. ‘Dünya’da 100 gram akıl varsa bunun 90 gramı Abdülhamid Han’da, 5 gramı bende, kalan 5 gram ise diğer siyasilerdedir’.                     2. Abdülhamid Han 34. Osmanlı Padişahı ve 113. İslam Halifesidir. 31 Ağustos 1876’da tahta çıkan 2. Abdülhamid, 27 Nisan 1909 yılında darbe ile tahtından indirilmiştir. Babası Abdülmecid Han, dedesi 2. Mahmud’ dur.

          Sultan 2. Abdülhamid Han 1876 yılında tahta çıktı ancak onun tahta çıkışı hiç beklenmedik bir olayla oldu. Babasının vefat etmesinin ardından tahta o dönem amcası Abdülaziz Han geçti. Genç, dirayetli ve sağlam bir saltanat üzerine oturmuştu. Tahta geçtiğinde devlet düzeni bir nevi sağlanmıştı ama Ağabeyi Abdülmecid Han zamanında gerçekleşen Kırım Savaşı zamanında Osmanlı Devleti batıdan ciddi anlamda borç almıştı. Amcasının ardından ise veliaht Ağabeyi 5. Murat’tı. Çok akıllı ve birden fazla yabancı dil bilen padişah olması kesin gözle bakılan bir şahsiyetti. Abdülhamid Han’dan ise sadece 2 yaş büyüktü. Bu sebeptendir ki Abdülhamid Han Ağabeyinden dolayı tahta geçeceğini düşünmüyordu. Nitekim İngiltere gibi sinsi bir devlet vardı. Ajanları vasıtasıyla Osmanlı Devleti’nin içine kadar girmeyi başarmışlar ve gizli bir biçimde neredeyse Osmanlı Devleti’ni olanlar yönetiyordu. Abdülaziz Han’da bunun farkındaydı bu yüzden İngiltere Abdülaziz Han’ı tahtan indirmeliydi. Bu planlar başarılıda oldu. Bir gece yapılan darbe ile tahtından indirildi ve iki bileğide kesilerek şehit edildi. Ancak o dönem intihar ettiği İngiliz ajanları tarafından yayılmıştı. Batı yanlısı ve tek Mason Padişah olan 5. Murad tahta geçirildi. Ancak tahta geçtiğinden 3 ay sonra akıl sağlığını yitirerek mecburen saltanatına son verildi.

          O dönem hain bir Paşa vardı Osmanlı Devleti içerisinde Mithat Paşa tamamen İngiltere’ye bağlıydı. Abdülhamid Han’ın işkillendiğini de biliyordu ama 5. Murad’ın akıl sağlığının bozulması yüzünden istemeyerek de olsa Abdülhamid Han’ı tahta geçirmek mecburiyetinde kaldılar. 2. Abdülhamid’de siyasetine burada başlamıştı. Mithat Paşa’ya yaklaşıp onu ömür boyu başta tutacağına ve meşrutiyet yanlısı olduğu ikna etti. Abdülhamid Han söz verdiği gibi 1. Meşrutiyeti 23 Aralık 1876’da ilan etti. Meşrutiyetin başında olan Mithat Paşa ve taraftarları Abdülhamid Han’ın tüm uyarılarına rağmen Rusya ile harbe girdi ve Osmanlı Devleti tarihinin en büyük mağlubiyetlerinden biri olan 93 Harbinde mağlup oldu. Ruslar şuan ki Atatürk Havalimanının bulunduğu Yeşilköy’e kadar ilerlediler. Balkanlardaki Osmanlı toprakları neredeyse hiç kaymayacak şekilde Rusların eline geçti. Ayastafanos Antlaşması ile savaş sona erdi. Bunun üzerine 2. Abdülhamid Han meclisi süresiz tatil ederek yönetimi tek başına ele aldı. İşte Abdülhamid Han’ın siyasi zekâsı burada devreye girdi. İngiltere Kraliçesi Victoria ile iletişime geçti ve Rusların Akdeniz’e yani sıcak denizlere ineceklerini ve İngiltere’nin yönettiği topraklara ortak olacağını anlattı. Kraliçe durumun ciddiyetini anlayınca derhal Rusya ile temasa geçti ve Ayastafanos Antlaşmasının iptal edilmesini ve yeni bir antlaşma yapılmasını istedi. Bunun üzerine Berlin’de yeni bir konferans kuruldu ve Rusya’nın Osmanlı üzerindeki baskısı ciddi derecede azaldı ve Balkan devletleri bazı şartlar üzerine tekrar geri bırakıldı. İşte Abdülhamid Han’a Ulu Hakan denmesinin başlangıç sebeplerinden birsi de bu oldu.

Sultan 2. Abdülhamid saltanatına başladığında iflasını açıklayan Osmanlı Devleti’nin 300.000.000 altın borcu vardı. Sultan Abdülhamid Han Osmanlı Devleti’nin dış borcunu saklamak ve ödemek adına bir heyet teşkil ettirdi. Saltanatı boyunca devletin borçları ile çok yakından ilgilendi. Alacaklılarla pazarlık yaparak bu borçların faizlerinin de silinmesini sağladı. Tahtan darbe ile indirildiği sırada Osmanlı Devleti neredeyse borçsuzdu. 300.000.000 altın olan borç sadece 30.000.000 civarındaydı. Ancak bu borçları ödediği sırada devletinde yeniden yükselmesini sağladı. Demiryolları, okullar, yollar, fabrikalar yaptırdı. Yeni silahlar alarak ve yaptırarak Osmanlı Devleti’nin askeri gücünü yeniden arttırdı. 1897 yılında Yunanistan ile girilen savaşta sadece 1 ayda Osmanlı asker ve silahları ile Yunanistan’ı perişan etti. Ulu Hakan sıfatını hak eden en önemli unsurlardan biriside borçların ödenmesi oldu. Sultan Abdülhamid Han istihbarata da önem veriyordu. Bu sebepten de tamamen kendisine bağlı istihbarat teşkilatı kurdu. Bu istihbarata ise Yıldız İstihbarat Teşkilatı ismini verdi. 1880 yılında faaliyete geçen Yıldız İstihbarat Teşkilatı için Sultan Abdülhamid Han şu sözleri söylüyordu ‘‘Yabancı devletler kendi emellerine hizmet edecek kimseleri vezir ve sadrazam mertebesine kadar çıkarabilmişlerse, devlet emniyet içerisinde olamazdı. Doğrudan doğruya şahsıma bağlı bir istihbarat teşkilatı kurmaya, bu düşünce ile karar verdim. İşte düşmanlarımın jurnalcilik dedikleri teşkilat budur.’’ Gerçekten de Yıldız İstihbarat Teşkilatı çok iyi çalışıyordu. Gerek Avrupa’da, gerek Amerika’da, gerekse Asya’da her yerde Abdülhamid Han’ın ajanları bulunmaktaydı. Bu ajanlar kılıktan kılığa giriyor ve devletlerin yüksek kademelerinde görev alıyorlardı. Teşkilat aylık neredeyse 3000 kadar jurnal gönderiyor ve Abdülhamid Han’da bu jurnalleri tek tek okuyup imza ediyordu. İş politikasına da buna göre yön veriyordu. Tahtan indirildikten sonra söylediği bu söz ise onun ne kadar haklı olduğunu gösteriyordu. ‘‘Kırk yıl şu devletlerin birbirlerine düşmesini bekledim. Onlar birbirine düştü, şimdi ben tahta değilim.’’

Osman Bey devleti kurarken babası Ertuğrul Gazi ona devleti yönetmesi için büyük bir zemin hazırlatmıştı. Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u fetih ederken arkasında Akşemsettin gibi bir âlim vardı ve babası 2. Murad öldüğünde oğluna devlete geçebilmesi için çok müsait koşullar oluşturmuştu. Kanuni Sultan Süleyman tahta geçtiğinde devletin kasası gırtlağa kadar altınla doluydu, muhteşem bir ordu düzeni vardı. Evet, bu Osmanlı Padişahları büyük ve ünlüdür ama onların dönemlerindeki şartları en büyüğü olmuştu. Ya Sultan Abdülhamid Han onun devrinde devlet iflasını açıklamış, güveneceğini bir tane dahi adam yok, isyanlar her tarafı sarmış, vezirler İngiliz ajanı, 93 Harbini yaşamışsınız, amcası tahtından indirilerek şehit edilmiş, ağabeyi masonların eline düşmüş, ordu düzeni yok işte bakın Abdülhamid Han neden büyüktür, neden Uludur. İşte böyle bir zamanda devletin başına geçti. Benim şahsi görüşüme göre Osmanlı Devleti Vahdettin İstanbul’dan ayrılınca değil Abdülhamid Han darbe ile tahtan indirilince bitti.  Çünkü ondan sonra gelen Mehmed Reşad İttihatçıların oyuncağı oldu. Vahdettin işgal altındaki İstanbul’da kılıç kuşandı. İşte bu yüzden Ulu Hakan, işte bu yüzden Osmanlı’nın son devlet adamıdır 2. Abdülhamid.

Sultan Abdülhamid’in siyasi görüşünün doğruluğu bugünde açıkça görünmektedir. Özellikle Kudüs’ü koruması ve Kudüs için canını dahi ortaya koyması, Ermenilere karşı tutumu ve bölgedeki Kürtleri Osmanlıya bağlaması günümüzün de en önemli konuları arasındadır. Bugün İsrail Devleti Kudüs’te Müslümanlara kan kusturmaktadır. Ermeniler onlara katliam yaptığımızı öne sürerek Avrupa’yı arkasına almaya çalışmaktadır. Bir asır önce Abdülhamid’i deviremeyen emperyalizm bugün yaptıklarını onun zamanında yapamadı. Osmanlı Devleti en kötü döneminde Kudüs’ü korudu, Ermenistan Devleti’ni kurdurmadı, Ermenilerin katliamlarını Kürtlerden kurduğu Hamidiye Alayları ile hem Kürt halkının devletine bağlanmasına vesile oldu, hem de sömürgeciler onları kandırıp kullanmasına engel oldu. Onu tahtan indirenlerin sonu ya ıstırap oldu ya da memleketinden kaçarak sürgün hayatı yaşamak oldu. Osmanlı Hakanı sadece kendi tebaasını değil Dünya üzerindeki tüm Müslümanları sömürgecilere karşı bilinçlendirdi. Sömürge altındaki Müslümanlara ışık kaynağı oldu. İşte bu yüzden Ulu Hakan’dır, bu yüzden büyüktür. Kendisine işkence edenlere dahi hakkını helal etti. Tahtından inerken de şu sözleri söyledi

‘‘33 sene millet ve devletim için, memleketimin selameti için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah ve beni muhakeme edecek de Resulullah ’tır. Bu memleketi nasıl buldumsa, öyle teslim ediyorum; hiç kimseye bir karış toprak vermedim. Hizmetimi Cenab-ı Hakkın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki, düşmanlarım bütün hizmetlerimin üzerine kara bir çarşaf sermek istediler ve muvaffak oldular.’’

 

Necati Furkan AKSUT

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum