MEVLANA DERGAHI DOSTU ABDULBAKİ GÖLPINARLI - Yazan: Emir Şıktaş 

MEVLANA DERGAHI DOSTU ABDULBAKİ GÖLPINARLI - Yazan: Emir Şıktaş 
25 Ağustos 2020 - 22:35
MEVLANA DERGAHI DOSTU ABDULBAKİ GÖLPINARLI
 
Türk-Rus harbi yıllarında baba tarafı Azerbaycan Gence’den göç ederek Bursa’ya yerleşmişler. 
Asıl adı Mustafa İzzet BAKİ, (doğumu 12 Ocak 1900 İstanbul -ölümü 25 Ağustos 1982, İstanbul)(Allah rahmet etsin) 

Kendisine seçtiği Gölpınarlı soyadı, büyük babası Mustafa İzzet Efendi’nin dedesi Abbas Ağa’nın Gence’deki Gökçay bucağının Gölpınar (Gökbulak) köyünden olması dolayısıyla ailesinin Gölpınarlızâdeler diye tanınmasındandır. Aile zamanla Rusçuk’a yerleşmiş, büyük babasının oranın Eytam müdürü oluşunun yanı sıra babası Ahmed Âgâh Efendi de Vilâyet Mektubî Kalemi’nde hizmet görmüştür. 

Abdulbaki Gölpınarlı, tasavvuf, tarikatlar, divan edebiyatı ve İran edebiyatı üzerine yapıtlarıyla ünlü edebiyat tarihçisi.

Mevlevi tarikatı üyelerinden gazeteci Ahmed Agâh Efendi'nin oğluydu. Babasının ölümü üzerine Gelenbevi İdadisi'nin son sınıfından ayrılmak zorunda kaldı, bir süre kitapçılık ve ilkokul öğretmenliği yaptı.
1927'de Erkek Muallim Mektebi'ni, 1930'da İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi'ni bitirdi. Çeşitli illerde lise öğretmenliği yaptı.

Gölpınarlı, 1939’da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne ilkin okutman, sonra doçent olarak tayin edilir. Akademik kariyere Yunus Emre, Hayatı  adlı eseri doktora tezi sayılmak suretiyle gerçekleştiği belirtilir. Bu fakültede Farsça ve metinler şerhi hocalığı yapmakta iken 1942’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne geçerek burada İslâm-Türk tasavvuf tarihi ve edebiyatı derslerini okuttu. 1949’da kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. 

Bundan sonra kendini tamamıyla Mevlânâ, Mevlevîlik ve tarikatlarla ilgili araştırmalarına veren Gölpınarlı 25 Ağustos 1982’de vefat etti. Kabri Üsküdar’da Seyitahmet deresindeki Mezarlıktadır.

Gölpınarlı, küçük yaşlarından başlayarak çeşitli Mevleviliğin  girmişse de bir süre kalmış ve ayrılmıştır. Nâzım Hikmet’e karşı, adı geçenin Peyami Safa’ya olan hicviyesi yolunda yazdığı bu manzume Atsız tarafından, “Bu aşağıdaki şiiri arkadaşım Abdülbaki Gölpınarlı gönderdi. Türkçüler’in duygularına makes olduğu için neşrediyorum” kaydıyla yayımlıyorum diye yazdığı belirtilir. Hayatı boyunca Şiîlik ve Mevlevîliğe büyük bir sadakatle bağlı kalmıştır. Şiî usulünce namaz kılarken secdede başını koyduğu Necef taşını göz yaşı ile ıslatır, Mevlânâ’dan söz ederken gözleri yaşarırdı. 

Farsça’yı iyi öğrenmiş, ayrıca girdiği tarikatlarda tasavvuf ve bu tarikatların âdâbı hakkında bilgi edinmiştir. 
Mevlânâ Celâleddin’in eserleri de günümüz Türkçe’sine onun kalemiyle külliyat halinde kazandırılmıştır. 
Gölpınarlı’nın zengin ve işlek Türkçe’si, yaptığı bütün tercümeleri asıllarına yakın bir zevkle okunur kılmıştır. 
“Divan edebiyatı beyanındadır”  çalışmasında, methiyeler dizen divan şairlerini yerdiği, sonraları yazdığı sert eleştirilere pişmanlık duyduğu belirtilmektedir.

Gölpınarlı’yı anlatan öğrencileri, “İstanbul Üniversitesine girişinde, Melamilik ve Melamiler başlıklı  eseri 1931’de Türkiyat Enstitüsü adına basılırken başına eseri değerlendiren bir önsöz yazmış olan M. Fuad Köprülü’ye ithaf sayfasını Gölpınarlı’nın “kaziyye-i mensûha” diye bir kayıt düşerek iptal ettiği göze çarpmaktadır.” demişler.

Melamiler ve Melamilik adlı eserde Gölpınarlı’nın, Yunus Emre’nin şüpheli şiirleri üzerinde yaptığı çalışma ile sağlam metinlerine kavuşulmayı sağladığı belirtilmektedir.

Gölpınarlı’nın 114 eseri ve 400’ün üzerinde yayınlanmış makalesi olduğu belirtilmektedir. 
Bazı eserleri şunlardır; Fuzuli,  Baki, Yunus Emre’de öz Türkçe Kelimeler, Kaygusuz Vizeli Alaeddin, Yunus Emre-Hayatı, Namık Kemal’in şiirleri, Aşık paşa’nın şiirleri, Pir sultan Abdal, Mevlana Celaleddin, Nesimi, Kaygusuz Abdal-Hatayi-Kul Himmet, İslâm ve Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilâtı ve Kaynakları,Divan Edebiyatı Beyanındadır.

Fay. Kaynk. İslam ansiklopedisi
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum