Mehmet Akif'le Kur'an meali sözleşmesi

Mehmet Akif'le Kur'an meali sözleşmesi
29 Haziran 2014 - 12:10

Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır'la Kuran meali için yapılan sözleşme
Laik nitelikli devrimlerin ağırlık akzandığı 1925 yılında bile dönemin tek parti hükümetinin ve Atatürk'ün -iddiaların akisene- bu Kuran tercümesine ne kadar çok önem verdiklerinin en açık kanıtı Araştırmacı yazar Übeydullah Kısacık'ın ulaşıp "Bir İstiklâl Aşığı Mehmet Akif" adlı kitabında yayınladığı 10 Ekim 1925 tarihli orijinal belgeyle kanıtlanmıştır. Belge, Beyoğlu 4. Noteri'nde yapılan bir sözleşmedir. Sözleşmede Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır'ın yanı sıra Diyanet İşleri Riyaseti adına Aksekili Ahmed Hamdi Efendi'nin imzaları vardır. Yani Diyanet İşleri Başkanlığı TBMM onayı ve Atatürk'ün isteği ile Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır ile bir Kuran tesfir ve tercüme sözleşmesi yapmıştır. Sözleşmeye göre Diyanet İşleri Başkanlığı'nca, Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır'a biner lirası peşin olmak üzere 6 bin lira ödeme yapılması taahhüt edilmiştir. Sözleşmenin aşağıda yer verdiğim madelerine göz atılacak olursa TBMM'nin (dönemin CHP Hükümeti'nin) ve Atatürk'ün bu Kuran tercümesi işine ne kadar büyük önem verdikleri çok açık bir şekilde görülecektir:

İşte orjinal diliyle o sözleşme:

1- Kur'an-ı Kerim'in tercümesiyle muhtasar bir surette tefsirini Mehmet Akif Bey ile Hamdi Efendi deruhde etmişlerdir.
2- Riyaset-i müşarunileyha Hamdi Efendi ile Mehmet Akif Bey'den her birine altışar bin lira te'diye edecektir.
3- İşbu meblağın te'diyesi şu suretle olacaktır: Her birine biner liradan cem'an iki bin lirası peşin verilecek ve mütebaki miktar birinci cüz nihayetinde yüz seksen altışar, diğer cüzlerden beheri nihayetinde yüz altmış altışar lira verilmek suretiyle muksitan te'diye edilecektir.
4- Tarz-ı tahrir şekl-i atide olacaktır. Ayet ve ayat-ı kerime yazılarak altına meal-i şerifi ve bunu müteakip tefsir ve izah kısmı yazılacaktır.
5- Tefsir ve izah kısmında bervech-i ati nukat nazar-ı dikkate alınacaktır.
a) Ayat-ı kerime nisbetindeki münasebat
b) Esbab-ı nüzul
c) Kıraat 'Ki aşereyi tecavüz etmemek lazımdır.''
d) İktizasına göre terkib ve hükemanın izahat-ı lisaniyesi
e) İtikatça Ehl-i Sünnet mezhebine ve amelce Hanefi mezhebine riayet olunarak ayatın mütazammın olduğu ahkam-ı diniye, şer'iyye ve hukukiyye, ictimaiyye ve ahlakıyye işaret veya alakadar bulunduğu mübahis-i hikemiyye ve ilmiyeye müteallik izahat bilhassa tevhid ve tezkir-i meva'ıza müteallik ayatın mümkün mertebe basit izahı, alakadar ve yahut münasebattar olduğu bazı tarih-i İslam vukuatı.
f) ... müelliflerince yanlış veya tahrif yollu şeyler dermeyan edildiği görülebilen noktalarda tenbihat-ı muhtevi notlar.
g) İnde'l-iktiza nasih ve mensuh ve muhassas.
h) Baş tarafa mühim bir mukaddime tahririyle bunda hakikat-i Kuran'ın ve Kur'an'a müteallik mesail-i mühimmenin izahı
6- Peyderpey takarrür eden müsveddeler üçer nüsha olarak tebyiz edilerek biri Hamdi Efendi'de biri Akif Bey'de diğeri de riyaset namına heyet-i müşavere azasından Aksekili Hamdi Efendi'de bulunacaktır.
7- Müsveddelerin tebyiz ve inde'l-iktiza kütüphanelerden bazı eserlerin istinsah ettirilmesi için mumaileyhimin emrinde ücret-i maktu'a ile güzel yazılı bir yahut icab ederse iki zat istihdam olunacak ve bunlara takdir edilecek ücret riyasetten te'diye kılınacaktır.
8- İlk tab'ın Diyanet İşleri Riyaseti'nin hakkı olup on bin adet olarak güzel kağıda ve nefis bir surette tab ettirilecek ve fakat yüzde yirmisi müelliflere ait olacak ve tabın şeklini müellifler tayin edecektir.
9- Eser-i mezkurun esna-yı tabında formaların tashih ve tab'ına müteallik bütün iştigalat riyaset-i müşarunileyhaya aittir.
10- Sahifelerin istertopisi alınacak ve bila bedel müelliflere verilecektir.
11- Birinci tabından sonra hakkı tab yalnız müelliflere ait bulunduğu cihetle müellifler dilediği miktarda eser-i mezkuru tab edilecektir.
Şimdi Atatürk düşmanı din bezirganlarına soruyorum: Kuran'ı tahrif etmek işteyen bir hükümet ve bir lider, Kuran tercümesi yaptıracağı kişilerle Kuran'ın en mükemmel şekilde tercüme edilmesi amacıyla böyle ayrıntılı bir sözleşme yapar mı?
Bu belge, Akif'in 1925'teki Şapka Devrimi'ne kızdığı için Türkiye'den kaçıp Mısır'a gittiği yalanını da çürütmektedir. Görüldüğü gibi Akif 1925'te dönemin hükümetinin (CHP) ve Atatürk'ün resmi sözleşmeyle kendisine verdiği önemli görevi kabul etmiştir. Alan memnun satan memnundur. Ortada küsmek, kaçmak, sürülmek gibi bir durum yoktur. Eğer öyle bir durum olsaydı Akif gibi birinin "Ben sizin Kuran tercümesi işinizi de samimi bulmuyorum!" diyerek yaptığı sözleşmeyi yırtarak bu işten daha başından vaz geçip Mısır'a gitmesi gerekmez miydi? Ancak Akif sözleşmeyi imzalamış, avansı almış ve belli ki bu önemli görevi salim kafayla, rahat bir şekilde yerine getirmek için daha önce iki kez gittiği Mısır'a üçincü bir kez daha gitmiştir.
Atatürk'ü din düşmanı göstermek isteyen bizim din bezirganları "Akif'in ve Elmalı'nın Kuran tefsir ve tercümesi yapmakla görevlendirilmesinde Atatürk'ün hiçbir rolu yoktur! Bu işi TBMM yapmıştır!" diyerek akıllarınca bu işten Atatürk'e paye vermemeye çalışmaktadırlar. Bu din bezirganları, güya Atatürk bu işe karşıymış da TBMM Atatürk'e rağmen bu işi yapmış gibi bir aldatmacaya gitmişlerdir. Ama fena halde çuvallamışlardır. Çünkü, birincisi TBMM'nin Atatürk'e rağmen böyle önemli bir işi yapması imkansızdır. Bütün devrimler gibi bu devrimci adım da Atatürk'ün isteği, onayı ve bilgisi dahilindedir. İkincisi, Kuran'ın Türkçeye tercümesi Atatürk'ün "Din Dilinin Türkçeleştirilmesi" projesinin en önemli adımlarından biridir. Atatürk bu işle doğrudan ilgilidir. Kuran'ın Türkçeye tercümesini herkesten çok Atatürk istemiştir. Bu nedenle yukarıda belgesini verdiğim hafızlarla yapılan sözleşmede göze çarpan dinsel ayrıntıları belirleyen de bizzat Atatürk'tür. Bu gerçeği Hasan Rıza Soyak'tan öğreniyoruz. Atatürk ayrıca bu iş için hükümetin ödeneği dışında cebinden para da vermiştir. Dahası Atatürk 1932'de Ramazan ayında İstanbul'da camilerde, dönemin ünlü hafızlarına Kuran'ın Türkçe tercümesini okutmuştur. Atatürk bu iş için tam 9 gün aralıksız hafızları Dolmabahçe Sarayı'na çağırarak onlara camilerde Türkçe Kuran-ı nasıl okuyacaklarını bizzat uygulamalı olarak anlatmıştır. (Bkz. Sinan Meydan, Atatürk İle Allah Arasında, "Bir Ömrün Öteki Hikayesi", 6.bas. İnkılap Kitabevi, İstabul, 2012)

tarih odası facebook adresinden alınmıştır


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum