Manisa'da bir Zâviye

Cemil ALTINBİLEK yazdı: Manisa Entekkeliler Dergahı

Manisa'da bir Zâviye
06 Eylül 2017 - 10:26 - Güncelleme: 06 Eylül 2017 - 10:35

~~Manisa Entekkeli Dergahı 

Geride  bıraktığımız yirminci  asırda,  Manisa Rifâî  Dergâhı olarak faâliyet gösteren “Entekkeli Dergâhı” İzmir Caddesi’nin arka paralelindeki, İbrâhim Çelebi Câmii’nin karşısındadır. Hâlen bakımlı bir yapı olarak duran dergâh binâsı; kurucu Şeyh Ahmed Vehbi Efendi ve diğer şeyhler Hasan Rüştü Efendi ve Hüseyin Kemâlettin Efendi’nin türbelerinin de bulunduğu, Anıtlar Kurulu denetiminde târihî bir eserdir.


Rifâî dergâhlarında dînî terbiye metodları yanında, mûsıkî ve diğer güzel sanatlara da önem verilmiş ilim ve irfânın birlikte terennüm edilmesi geleneği, bu dergâhlar çevresinde eğitimli ve zarif bir kütle oluşturmuştur.
Rifâî yolundaki bu anlayış Manisa Dergâhı’nda da farklı değildir.

Mekteb-i irfâna girip, âyeti Kur’an okuruz.
İlm-i ledün vâkıfıyız, nüsha-yı insan okuruz.

diye şiirler yazan Manisa Entekkeli Rifâî Dergâhı kurucu şeyhi Ahmed Vehbi Efendi(1793-1851), Antakya’da doğmuş, tahsilini ikmal için önce Mısır’a, oradan İstanbul’a gelmiş, Fâtih Medresesi’nde müderris, Kartal Rifâî Dergâhı’nın dervişi olmuş, süluk ve seyrini tamamladıktan sonra irşat vazîfesi ile 1833 tâ-rihinde Manisa’ya gönderilmiş, Manisa Hatûniye Medresesi’nde ve İbrâhim Çelebi Medresesi’nde müderrisliğe tâyin edilmesi yanı sıra burada dergâhını kurarak irşat faâliyetine başlamıştır. Dergâhın yanında bir fırın işleten Ahmed Vehbi Efendi’nin yüksek bir vecd hâline sâhip olduğu ve zaman zaman kızgın fırının içine girip-çıktığı anlatılmaktadır.
 Tarlasında hasat zamânı toplanan buğdayları çalmaya gelen hırsızlara gece karanlığında, kendini belli etmeden yardım ettiğini yolda fark eden hırsızlar, geri dönüp mahcup bir halde “çuvallarımızı hem doldurup, hem de sırtlamaya yardım ettiniz.” diye özür dileyerek Ahmed Vehbi Efendi’nin ellerine sarılmaları karşısında, kendilerini affedip dergâhına kabul etmesi, Ahmed Vehbi Efendi’nin engin hoş görüsünün îzahından başka ne ile ifâde edilebilir.

Ahmed Vehbi Efendi’nin vefâtından sonra bir süre şeyh tâyin edilemediği dönemde, eşi Meryem Vâlide hanımın ferâce giyip zikir gecelerinde âyin merâsimini idâre ettiği yine nakiller arasındadır. Kadının yerinin neresi olduğunun yeniden tartışılmaya açıldığı günümüzden yüz elli sene evvel, Manisa’da bir kadının erkek dervişler tarafından icrâ edildiğini bildiğimiz dînî bir tören olan, zikir merâsimini idâre ediyor olması, bugünler için de ibret alınacak bir vak’a olsa gerektir.
Ahmed Vehbi Efendi’nin halefi olarak yirmi dört yaşında posta oturan Hasan Rüşdi Efendi(1834-1919), altmış iki sene kaldığı bu vazîfede, Manisa’ın kültür ve sanat hayâtında da çok etkili olmuştur. Rüşdi mahlasını kullanarak yazdığı şiirleri bir dîvanda toplanmış olan Hasan Rüşdi Efendi’nin, sesinin çok güzel bir mûsıkîşinas ve neyzen olduğu, ünlü mûsıkîşinas ve neyzen müftü Âlim Efendi’nin mûsıkî hocaları içinde bulunduğu bilinmektedir.
Hasan Rüşdi Efendi’nin döneminde Entekkeli Rifâî Dergâhı’nın mensuplarının on bin kişiyi bulduğu söylenmektedir.
Zâhidâ geç varlığıdan lâyı ko illâyı gör
Kesret içre vahdet bulup Hâlık-ı yektâyı gör.
veya;
Ne bilirsin zâhidâ sen vuslatın zevkini
Lezzete gark eyleyenler terk-i zaman eyledi.

mısrâlarında olduğu gibi, Hasan Rüşdi Efendi, dîni katı kurallardan ve kuru ibâdetlerden ibâret sanan dar görüşlü “zâhid”lere, şiirlerle ders vermek inceliğine sâhiptir.
Entekkeli Dergâhı’nın üçüncü şeyhi Hüseyin Kemâleddin Efendi de (1888-1951) âlim, ârif ve kâmil kişiliği ile temâyüz etmiştir. Hüseyin Efendi işgal yıllarında posta oturmuş ve o da Müftü Âlim Efendi gibi, işgal yıllarında Yunan mezâlimine karşı durmuş, hattâ elinde mavzeri ile dergâhın üst katında bekleyerek, yağma için sokağa girmeye kalkışan Yunanlıları ateşlediği mavzeri ile kovalayarak yaklaştırmamıştır. Ufku açık ve karşısındakinin âdeta düşüncesini okuduğu menkıbeleri yakın târihe ve canlı şâhitlere dayalıdır. 1925 târihinde tekke ve zâviyelerin kapatılması hakkındaki kānûna hiç tereddütsüz “Ulül emre uyarız” diyerek riâyet etmiş ve dergâh eşyâsını tespit ve talep eden Vakıflar Müdürlüğü’ne teslim etmiştir. Bu târihten sonra çarşı içindeki bedestende hazır elbise ve halı satışı ile iştigal eden Hüseyin Efendi, esnafın ricâsı ile cuma günleri toplu bereket duâsı yaptırmış ve yine İbrâhim Çelebi Câmii’nde cuma hatipliği yapmıştır. Derin din bilgisi ve kültürü ile Hüseyin Efendi tarafından bizzat kaleme alınan hutbe konuşmaları elde mevcut olup, bugün de geçerliliğini koruyacak muhteviyattadır.
Son olarak, Entekkeli Rifâî Dergâhı’na özgü ve hâlen İbrâhim Çelebi Câmii’nde Mîraç kandillerinde süt mevlidi yapılması geleneğinin devam ettiğinden de bahsedelim. Çocukluğumda babam Hakkı Altınbilek ile birlikte pek çok kereler katıldığım Mîraç mevlüdlerinde içtiğim tatlı ve ılık sütün tadı damağımdadır. Hz. Peygamber’e Mîraç yolculuğu sırasında yapılan süt ikrâmı ile bağdaştırılan bu güzel gelenek, Entekkeli Dergâhı gibi Manisa’nın kültür mîrâsı içerisinde olsa da, bugünlere ulaşmasını temin eden Entekkeli âilesidir.
Cemil Altınbilek – Manisa Sevdası’ndan…


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Emre Haskılınç
    4 yıl önce

    bilgileriniz için teşekkür ederiz daha detaylı bilgi alabilirmiyiz