MANİSA KÜLTÜR DOSTLARI ŞEHRİN VE KÜLTÜRÜN SESİ OLMAYA DEVAM EDİYOR

Manisa Kültür Sohbetleri Programında “MANİSA VE HÜZÜN” konuşuldu.

MANİSA KÜLTÜR DOSTLARI ŞEHRİN VE KÜLTÜRÜN SESİ OLMAYA DEVAM EDİYOR
03 Şubat 2018 - 18:08

MANİSA KÜLTÜR DOSTLARI ŞEHRİN VE KÜLTÜRÜN SESİ OLMAYA DEVAM EDİYOR

Manisa Kültür Sohbetleri Programında “MANİSA VE HÜZÜN” konuşuldu.

Manisa Kültür Dostları Gurubu 3 Şubat 2018 tarihinde MCBÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe İlker’i konuk etti.

Moderatörlüğünü Tarihçi-Yazar Naci YENGİN ’in yaptığı Manisa Kültür Dostları Gurubu “Manisa ve Hüzün” konulu programda Celal Bayar Ün. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe İLKER’İ konuk etti.

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü binasında gerçekleşen programa Manisa ve ilçelerinden yoğun ilgi gösterildiği gözlendi.

İki yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen Manisa Kültür Sohbetleri Programında bu hafta “Manisa ve Hüzün” konusu işlendi.

Açılış konuşmasını yapan ve program yöneten Yazar Naci YANGİN Prof. Dr. Ayşe İLKER’in hayatı, eserleri ve  “Eflatun Hüzünler ”eserinden yola çıkarak Manisa, hüzün, edebiyat üzerine şunları söyledi:

“Ayşe İlker’in hikâyelerinde ayrı bir tat var. Bizi kendimizi hatırlatan bir duygunun tadıdır. Adeta insanı kendisine çeken derin bir musikinin tadı.

Öyle bir musiki ki sesi derinlerden gelen ancak bize çok yakın ve tanıdık bir melodinin; ilahi bir nameyle karışan sesin tadı!

Ayşe İlker’in satırları karşımıza, satır aralarında bazen Tanpınar, bazen Yahya Kemal, bazen Cengiz Aytmatov, İsmail Gaspıralı, bazen de Erol Güngör ve Osman Turan duruşu sergileyen birer karakter, birer insan silueti olarak çıkıyor.

Ayşe İlker’in sesi bazen genç bir kızda çığlığa, bazen bir köyde avazlanmaya bazen de kadim kültürün taşıyıcı-devamcısı olarak bize sesleniyor.

Bizden olanı bize hatırlatan, çoğumuzun yaşadığı ancak çoğu zaman ıskaladığı ince duyarlılıkları cümle cümle, satır satır laboratuvar titizliğinde, bir saksı içinde ve eflatun rengiyle taze ve narin bir çiçek gibi yaşatmayı deniyor Ayşe İlker.”

Prof. Dr. Ayşe İlker hüznün insan düşüncelerinin hüzünle harmanlandığını ve kişiliğini olduğunu, hüznün bir bütün olduğunu, insanın hüzün, sevinç, keder ve bütün duygularıyla birlikte insan olduğu üzerinde durdu.

Manisa ve Dumanlı Dağ’ın bir hüznü beslediğini ve Elfaz-ı Türki eserinde Manisa Dağının Dumanlı Dağ olarak isimlendirildiğini bunun kendisini beslediğini ifade etti.

Naci Yengin ilave olarak Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde Manisa Dağı için 1671-72’li yıllardan itibaren Dumanlı Dağ ifadesinin kullanıldığını 1940’lı yıllardan sonra Spil adının söylene geldiğine dikkat çekti!

Namık Kemal’in yaşadığı dönemde İslam dünyasının durumunu düşünerek içinde bulunduğu döneme “Hüzn-ü Umumi” adını verdiği, aslında o döneme göre hüzün konusunda çok fazla bir değişikliğin olmadığı üzerinde duruldu.

Edebiyatı, sanatı, mimariyi hatta insanı besleyen en önemli hasletlerin başında hüzün ve hüzne yüklenilen anlam olduğu bunun gam, keder ve kasvete vardırılmadan yaşandığı takdirde nitelikli eserler verilebileceği görüşü üzerinde duruldu.

Hilmi Yavuz’un “Hüzün ki en çok yakışandır bize” şiirinde vurguladığı gibi

“Hüzün ki en çok yakışandır bize
Belki de en çok anladığımız
Biz ki sessiz ve yağız
bir yazın yumağını çözerek
ve ölümü bir kepenek gibi örtüp üstümüze
ovayı köpürte köpürte akan küheylan
ve günleri hoyrat bir mahmuz
ya da atlastan bir çarkıfelek
gibi döndüre döndüre
bir mapustan bir mapusa yollandığımız
Biz, ey sürgünlerin Nazım'ı derken
tutkulu, sevecen ve yalnız
Gerek acının teleğinden ve gerek
lacivert gergefinde gecelerin
şiiri bir kuş gibi örerek
halkımız, gülün sesini savurup
bir türkünün kekiğinden tüterken
der ki, böyle yazılır sevdamız
Hüzün ki en çok yakışandır bize
Belki de en çok anladığımız...”
şiir olmuş bazen de Attila İlhan gibi “Elde var hüzün” demişiz.

“söyleşir

evvelce biz bu tenhalarda

ziyade gülüşürdük

pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının

ne meseller söylerdi mercan köz nargileler

zamanlar değişti

ayrılık girdi araya

hicrana düştük bugün

ah nerde gençliğimiz

sahilde savruluşları başıboş dalgaların

yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller

elde var hüzün

o şehrâyin fakat çıkar mı akıldan

çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması

sırılsıklam âşık incesaz

kadehlerin mehtaba kaldırılması

adeta düğün

hayat zamanda iz bırakmaz

bir boşluğa düşersin bir boşluktan

birikip yeniden sıçramak için

elde var hüzün”

 

Katılımcıların “Manisa ve Hüzün”  üzerine yaptığı konuşmalar, okuduğu şiirler renkli dakikaların yaşanmasında etkili oldu.      

 Naci Yengin’in katılımcılara ve Prof. Dr. Ayşe İlker’e yaptığı teşekkür konuşması,

 Manisa Kültür Sohbetleri programı iki saatin ardından dilek ve temenniler,  Prof. Dr. Ayşe İlker’e Manisa Kültür Dostları Plaketinin İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Sudak tarafından takdimi, Yazar Naci Yengin ’in “Şehzade Şehir” kitabının hediye edilmesi ve hatıra fotoğrafının çekilmesiyle sona erdi.
TarihistaN HabeR
 

 

 

 


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum