MANİSA'DA İŞYERİ ADLARI VE TÜRKÇE

“MANİSA’DA İŞYERİ ADLARI VE TÜRKÇE” konulu Manisa Kültür Sohbetleri programı geniş yankı uyandırdı.

MANİSA'DA İŞYERİ ADLARI VE TÜRKÇE
17 Şubat 2018 - 18:52

“MANİSA’DA İŞYERİ ADLARI VE TÜRKÇE” konulu Manisa Kültür Sohbetleri programı geniş yankı uyandırdı.

 

Manisa’da yaklaşık 700 işyeri adı Türkçe değil!

Manisa Kültür Dostları grubu tarafından Tarihçi-Yazar Naci YENGİN koordinatörlüğünde iki yıldır devam eden ve Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün desteğiyle gerçekleştirilen Manisa Kültür Sohbetleri programının 17 Şubat 2018 tarihinde “Manisa’da İşyeri Adları ve Türkçe” konuşuldu.

Manisa Celal Bayar Üniversitesi edebiyat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Karabulut’un konuk olduğu Manisa Kültür Sohbetleri programının açılış konuşmasını Tarihçi-Yazar Naci Yengin gerçekleştirdi.

“DİL VARSA VATAN DA VARDIR. BİZİM İÇİN VATAN TÜRKÇE’DİR.”

Naci Yengin “Manisa’da İşyeri Adları ve Türkçe” konusunda 2017 Türk Dili Yılı olması hasebiyle bazı çalışmalar yapılmış, Türkçe işyeri adları özendirildiğini vurguladı. Ayrıca 19. Yüzyıldan itibaren siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda görülen asalaklıkların milletin zihin dünyasında batıya benzeme, onlar gibi yaşama, onlar gibi olursak batılı olur ve tüm olumsuzluklardan kurtuluruz gibi yanlış bir algının oluşageldiğini bunun Cumhuriyet sonrası da devam ettiğini vurguladı.

Günümüzde özellikle büyükşehir ve turizmin yoğun olarak görüldüğü şehirlerde Türkçe tabela ve işyeri adı bulmanın adeta güçleştiğini görmekteyiz. Bunda her e kadar ekonomik beklentiler ön planda ise de Osmanlı son döneminden bu yana devam eden psikolojik, batıya öykünme batı karşısında kompleksin de büyük etkisi olduğu söylenebilir.

“YABANCI DİL VÜCUDA GİRMİŞ BİR MİKROP GİBİDİR”

Doç. Dr. Ferhat Karabulut’un Türkçe’nin dil olarak kullanılması ve gelişi üzerine yapmış olduğu, Manisa ve Türkiye’deki işyeri adlarının neden Türkçe olarak konulmadığı üzerine yapış olduğu konuşmada Türkçe’nin korunması ve kullanılması konusunda önemli tespitler yapıldı ve çözüm öneri sunuldu.

Doç. Dr. Ferhat Karabulut konuşmasını Atatürk’ün “MİLLİ DUYGU İLE DİL ARASINDA BAĞ ÇOK GÜÇLÜDÜR. TÜRK DİLİ EN ZENGİN DİLLERDENDİR.” Sözüyle başladı.

Karabulut konuşmasına devamla dilde yabancılaşma, işyeri adlarının neden Türkçe olmadığı, Türkçe’nin tarihi seyri hakkında bilgiler verdi.

“Dil, düşünce ve zekânın bir göstergesidir.

Dil, sosyal bir varlıktır.

Dil, bir ortaklıktır.

Dil birliği, milleti oluşturan özelliklerin başında gelir.

Bir milletin dili; onun tarihi, dini ve kültürüyle iç içedir.

Millet için gerekli olan her şey, dilde saklanır.”

 

“DİLDE YOZLAŞMA KİRLENME VE ETKİSİ”

Bugün Türkçemizle ilgili başlıca güncel sorunları şöyle sıralayabiliriz: Özensizlik ve yanlış kullanım, yabancı sözcük tutkusu, yabancı dil öğretimi ile yabancı dilde öğretimi birbirine karıştırma, Türkçenin bilim dili olmadığı görüşü, Türkçe öğretimindeki yetersizlik, sözcük ve terim üretimindeki yetersizlik, öğretmen faktörü.

“KÜRESELLEŞME VE POSTMODERNİZMİN DİLE ETKİSİ”

Küreselleşme, iletişim araçlarındaki gelişmeler ve yeni ekonomik sistemin etkisi ile giderek bir köye dönüşen dünyada, Türk insanında da hızla toplumsal kimlikten bireysel olana yönelim başlamıştır. Bu olumsuz durum ana dili Eğitimin yetersizliği ile birleşince de yüzeysel bir dil anlayışının oluşmasına neden olmuştur.

Türkçe,  bu hengâmede yozlaşma ve kirlenme durumuyla karşı karşıya kalmıştır.

“TÜRKÇENİN GÜCÜ VE DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ”

Ünlü Türk dilcisi Kaşgarlı Mahmut,  Türkçenin önemini göstermek için iki hadis aktarır. Birisi “Türk dilini öğreniniz, çünkü onların egemenlikleri uzun sürecektir.” anlamında, birisi de “Yüce Tanrı, benim Türk adlı ordum vardır, onları Doğu’da oturttum. Kızdığım ulusun üzerine onları saldırtırım” manasındadır.

Ali Şir Nevai de Türkçenin üstünlüğünü göstermek için Muhakemetül Lugateyn adlı kitabını yazmıştır. Bu eserde Türkçe ile Farsçayı karşılaştırmış ve Türkçenin üstün olduğunu ispat etmiştir.

Aşık Paşa ise 13-14 yüzyıllarda Türkçenin horlandığını görmüş ve kendisi Garipname isimli eserini Türkçe yazmıştır. Aşık Paşa durumu ve düşüncesini şöyle ifade etmiştir.

“Türk diline kimse bakmaz idi,

Türklere hergiz gönül akmaz idi.

Türk dahi bilmez idi bu dilleri,

İnce yolu ol ulu menzilleri.”

Türkçe hiçbir şekilde yetersiz ve zayıf bir değildir. Hatta dünya dilleri arasında sondan eklemeli olması ile öne çıkmakta ve üretken bir dil olarak en işlek diller arasında yer almaktadır.

 

“MANİSA’NIN SOSYO-EKONOMİK, KÜLTÜREL YAPISI”

Manisa şehri, son 30 yıllık süre içinde kabuk değiştirmiş, tarım kenti görünümünden hızla sanayileşen, sanayi ağırlıklı bir kent kimliğini ülke ve küresel düzeyde duyurabilme başarısını göstermiştir. Manisa, sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasında 81 il içerisinde 25. sırada yer alırken, il merkezi ise 24.sıradadır.  DPT’nin 2004 sıralamasında da Manisa 25. sırada yer almaktadır.

Türkiye'nin en gelişmiş ve en büyük organize sanayi bölgelerinden birisine sahip Manisa, Türkiye'nin en hızlı sanayileşen üçüncü kenti olup, potansiyel istihdam fırsatları ile kent merkezi olarak Türkiye'nin en yoğun göç alan şehirlerinden biri durumundadır.

“MANİSA’DA İŞYERİ ADLARI VE TÜRKÇE”

Dildeki yabancılaşmanın bir başka boyutu, iş yerlerine yabancı adlar verilmesidir. Her ne kadar üç büyük şehirdeki ve özellikle yabancı turistlerin uğrak yeri olan şehir ve kasabalardaki kadar olmasa da Manisa da yabancı işyeri adlarının istilasına uğramış bir şehirdir.  Bu eğilim ne yazık ki gittikçe yaygınlaşıyor  ve sokaklarımızın, caddelerimizin görüntülerini bozuyor.

MANİSA ÖZELİNDE İŞYERİ ADLARI İLE İLGİLİ YAPTIĞIMIZ TESPİTLER ŞUNLAR OLMUŞTUR:

Manisa’da Ticaret Odasına kayıtlı yaklaşık 7000 işyeri vardır. Bunların çoğu Manisa merkezde yer alan orta ve küçük ölçekli işletmelerdir (mağaza, market, dükkân, şarküteri, berber, kasap, eczane v.d.). yapmış olduğumuz alan çalışması ve anket çalışması neticesinde tabloda gösterdiğimiz sonuçlara ulaşılmıştır.  Buna göre Manisa’daki işyeri adlarının yaklaşık olarak % 8-10’u yabancı adlardan veya yabancılaşmış adlardan oluşmaktadır.

Yabancı adları tercih eden işletmelerin başında; telefoncular, bilgisayarcılar, kozmetikçiler, saç kesimi yapanlar, güzellik merkezleri, gençlerin uğrak yeri olan yeme içme yerleri gelmektedir. Özellikle işlek caddelerde (Doğu caddesi, İbrahim Gökçen Bulvarı başta), okullara yakın işletmelerde yabancı ad tercihi daha fazladır.

KİME HANGİ GÖREVLER DÜŞMEKTEDİR?

Bunları önlemenin yolu, öncelikle toplumda Türkçe bilincinin uyandırılmasından geçmektedir. Müşteri anadili bilinci ile hareket edip Türkçe adı olan yerlerden yanan tercihini kullansa ve yabancı adı olan yerlere uğramasa satıcılar bunu önemseyecektir.

Türk Dil Kurumu, bu konuda daha kalıcı ve etkili bir yasal düzenleme için daha önce girişimde bulunmuştur.

Türkçe kullanılması konusunda başta hükümet, belediyeler, sivil toplum kuruluşlarının çabaları desteklenmelidir. Bu çabaları takdir etmek gerekir.

Türkçenin horlanması veya ihmal edilmesi bütün resmi ve sivil kuruluşları ilgilendiren önemli bir meseledir.

Türkçeleştirme tek başına bir belediyenin veya bir okulun başarabileceği bir iş değildir.” Şeklinde konuştu.

Manisa İl Kültür Müdürlüğü salonunda gerçekleştirilen “Manisa’da İşyeri Adları ve Türkçe” konulu programa katılımın yüksek olması dikkat çekti.

Program koordinatörü Naci Yengin’in “Türkçe’nin milletin namusu olduğu, dilin vatan bağımsızlığı kadar önemli ve korunması gereken kutsal bir hazine olduğu yönündeki” kapanış konuşmasından sonra Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Sami İlker’in program anısına vermiş olduğu plaket ve “Şehzade Şehir” kitap takdimi ve hatıra fotoğrafından sonra sona erdi.

TarihistaNHabeR

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum