LEYLA'YA KAVUŞMAK HANGİ MECNUN'UN HADDİNE? - DÜCANE CÜNDİOĞLU

LEYLA'YA KAVUŞMAK HANGİ MECNUN'UN HADDİNE? - DÜCANE CÜNDİOĞLU
25 Eylül 2020 - 15:05
Motto nasıl ortaya çıktı?
 
Büyük çoğunluğu, yıllar içinde not defterime kaydettiğim düşünce parçacıklarından, bir kısmı da güncelin akışıyla ilgili yaptığım kısa yollu yorumlardan; bazılarını yazılarımda kullandım, bazılarını söyleşilerimde, bazılarını da sosyal medyada.
 
Biz onları “tweet” olarak tanıyoruz.
 
Evet, sosyal medyadaki hesabımın kendisi zaten büyük ölçüde bir not defteri, bir tür bellek.
 
Bu notları kitaba dönüştürmenizin sebebi nedir?
 
Belleğimin ayrıntılarını kayıt altına alma isteği. Bunlar bir tür çatı-arası metrukatı, dostların unutulmaması gerektiğine inandıkları bir tür evrak-ı perişan.
 
Kaç motto arasından seçim yaptınız? Ne kadar geriye dönerek tarama yaptınız? En eskisi hangisi mesela?
 
Kronolojiye hiç itibar etmedim, aksine tıpkı yazılarım gibi notlarımın da zamana direnme kapasitesini gözönünde bulundurdum ve kalıcılığı esas aldım. Ortalaması son dört-beş yılı kapsıyor, toplamda da üç-yüz-elli kadar motto içeriyor.
 
Eleme yaparken kriterleriniz neydi?
 
Düşünce gücünün yoğunluğu, ifadenin berraklığı, ama hepsinden önemlisi sözü söz yapan en esaslı unsur: kalıcılık.
 
Kitabın adı “Motto”. Sizin mottonuz nedir?
 
Kitabın sonundaki tek sözcükten oluşan tümce: “Sahilsizim.”
 
Yani?
 
Belki yalnızım, belki güçsüzüm, ama sahilsiz de olsam ben benim, çünkü özgürüm.
 
Sosyal medyada ne kadar zaman geçiriyorsunuz?
 
Çok değil, kahve aralarında birkaç dakika.
 
Hangilerinde hesabınız var?
 
Düşüncelerimi ifade ettiğim bir tek twitter hesabım var, diğerleri bana ait değil. Bir de yazılı-görsel tüm arşivimi içeren “Dücane Cündioğlu Simurg” blogu.
 
Niçin kimseyi takip etmiyorsunuz? Bu tutumunuzu “kibirli” olduğunuza bağlayanlar var.
 
Haklısınız, böyle algılayanlar da var. Ancak manşetlere bakmak dışında gazete okumayan, neredeyse hiç televizyon seyretmeyen biri niçin başka hesapları takip etsin, sanırım işin bu tarafı pek dikkate alınmıyor. Yasadır çünkü, “yalnızlığın her olumlanışında bir kibir tınısı duyulur.”
 


Sosyal medyayı nasıl kullanıyorsunuz?
 
Ne yazık ki iletişimin en kötü biçimiyle: tek yönlü ve asimetrik. Daha fazlasına ne zamanım var, ne gücüm.
 
Binlerce kez retweet edilen tweetleriniz var. Takipçilerinizle ilişkiniz nasıl?
 
Çoğunlukla iyi gibi. Bir kısmı hoşlanmasa da, kızsa da, sanırım yine de ne düşündüğümü bilmek istedikleri için izlemeyi sürdürüyorlar. Çok zeki eleştirmenlerim de var, üslubuna hakim olamayıp engellenenler de. İşin esprili yanı, aralarında mağdurlar derneği kurmayı bile düşünüyorlarmış, oysa biraz nezaket, biraz içtenlik her türlü engeli kaldırır.
 
Okuyucu bu kitabı niçin okusun?
 
Arayışım boyunca ardımda bıraktığım yol işaretlerini görmek için.
 
Aramaya başlamak için mi?
 
Hayır, zaten nasıl bir arayışın içinde olduklarını farketmek için.
 
Motto’nun devamı gelecek mi?
 
Sanmıyorum, çünkü nasip olursa, asıl gelmesi gereken gelecek: yedi yıldır üzerinde aralıksız çalıştığım son kitabım.
 
Ne zaman?
 
Bilmiyorum, ama gece gündüz çalışıyorum.
 
Siz kitaptaki sözleri hayatına uygulamayı başaran biri misiniz?
 
Ben bulmayı değil aramayı sevdim; insan olmayı başarmaktan çok insan olma yolunda çabalamak benim için hem daha önemli, hem daha sahici. Leyla’ya kavuşmak hangi Mecnun’un haddine?
 
Haz. Banu Tuna, Hürriyet
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum