FLAŞ HABER

KARAKOÇ'UN ŞİİRİ

Abdurrahim Karakoç şiiri bir tarihî belge gibidir

KARAKOÇ'UN ŞİİRİ
18 Mayıs 2012 - 11:05

 

Onun şairliği Mihriban’la sınırlı değildir

Öyle şairler vardır ki yazdığı birkaç şiiri adının bile önüne geçmiş, şairin ismi unutulmuş ama şiiri dillerde dolanmıştır. Abdurrahim Karakoç için de öyle söyleyenler olabilir. Onun şiirini Mihriban’la başlatıp bitirenler bulunabilir. Bunun sebebi de onun Mihriban şiirinin Musa Eroğlu tarafında bestelenip bu topraklara armağan edilmesinden kaynaklanmaktadır.

Türkülerle az çok aşinalığı bulunan herkesin bildiği Mihriban, Abdurrahim Karakoç’un bir şiiridir ama onun daha nice şiirleri vardır ki bu milletin dilinde adeta marş olmuştur. Hasan Sağındık’ın, Uğur Işılak’ın okuduğu, bir zamanlar meydanlarda yankılanan o kadar önemli şiirlere imza atmıştır şair, yüreğimizin bam telini inletmiştir.Abdurrahim Karakoç

Yola, ağaca, pınara / Esen yele, yağan kara / Yağmur yüklü bulutlara / Hak yol İslâm yazacağız.” şiirini, marşını bilmeyen yoktur. Hasan Sağındık’ın seslendirdiği “Ben Hep Seni Düşünürüm”şiirini bir zamanlar nerdeyse ezbere bilmeyen yoktu. Yine Uğur Işılak’ın seslendirdiği “Suları Islatamadım”, “İsyanlı Sükut” başlı başına bir klâsik olmuş eserlerdir.

Telif nedir bilmeden

Abdurrahim Karakoç’un bestelenmiş yüzlerce şiiri vardır. Bu düşünülecek olursa şairin teliflerden aldığı yüklü ücretler akla gelebilir ama ne yazık ki Karakoç bunların çok azından hem de cüz’i ücretler almıştır. Kendisiyle yapılan bir söyleşide bu konudaki soruya verdiği cevap manidardır: “Bizim arkadaşlarımız kitaplarımı açıp istedikleri şiiri seçip şiirlerimi besteliyorlar. Herhalde beni kendilerine çok yakın hissediyorlar. Teklifsizce besteliyorlar. Bazıları hiç haber bile vermiyor.”

Eylülün, mayısın, şubatın kırılmışlığı onun sözlerinde hayat bulur

Edebiyatımızın en güçlü hiciv ustalarından biri de Abdurrahim Karakoç’tur. Fakat onun kadar sert, onun kadar milletin kalbinin sesini dinleyenine rastlamak zordur. Onun sözleri keskin bir kılıç gibidir. Bir bakarsınız Afrika’da yerinden, dininden edilenler için “Siyah Ağıt” yakarken, bir anda Anadolu’nun ücra bir köyündeki Osman Dayı’nın derin derin çektiği “off!”lar karşılar sizi.

Karakoç, halkın içinde halk gibi yaşadığı için bütün acıları içinde duyarak yazan bir şairdir. Geçmişte yaşadığımız her acının; eylülün, mayısın, şubatın kırılmışlığı onun sözlerinde hayat bulur. O, bizim hafızamız olmuş bir şairdir. Şiirleriyle, köşe yazılarıyla zihnimizi diri tutarak, acıların unutulmaması için namluya sürekli ağır sözler sürmesini bilmiştir.

Maraş’tan nefes almak

Maraş dendiğinde akla gelen en önemli çağrışımlardan biri de şairleridir. Her memleketin kendine has özellikleri varken Maraş, şairlerden yana nasibini alan bir ilimizdir. Havasından mıdır suyundan mıdır bilinmez, Maraş’ın şairi de şairdir yani.

Abdurrahim KarakoçKarakoç ailesi de Maraşlı şairlerin en meşhurlarındandır. Ailede birçok şair vardır ama en çok tanınanları Abdurrahim Karakoç ve Bahaeddin Karakoç kardeşlerdir. Maraş’ın şair nefesinden aldıkları her sözlerinden belli olan Karakoç kardeşler, şiirin yüreğini ferahlatacak nefesle yıllar var ki göğümüzde kandil gibi sallanan şiirler göndermişlerdir.

Karakoç, bu toprağın sesidir

Onun şiirinde bu toprağın sesini, bu toprağın insanının acısını duymak mümkündür. “Bayramlar Bayram Ola” derken bir bayram sabahı bütün sözler boğazında düğümlenen bir baba karşılarken bizi, “Bebeğe İhtar” şiirinde güzel günlerin gelmesinin zor olduğunun, zalim çarkın içimizi kırarak döndüğünün haberi vardır. Hayat devam ederken bütün umutların “Beşinci Mevsim”e kaldığı da bir ışıltı olarak içimizde durmaktadır.

Abdurrahim Karakoç’u şair olarak, yazar olarak okumak önemlidir. O her zaman sözünü sakınmadan, zindanlardan, işkencelerden korkmadan, ne biliyorsa doğrusunu söyleyerek sözüyle özü bir ozan olduğunu göstermiş bir önemli değerdir. Belki onun elinde sazı yoktu ama yüreğinin bam teli hep bu millet için, bu vatan için titremiştir.

Kara kuru yüzüne, acılarla kavrulmuş yüreğine bakıp da onun bizden biri olduğunu anlamamak imkânsızdır. Çünkü o, sesini, sözünü, nağmesini bu topraklardan almış bir gönül adamıdır. Her zaman böylesini bulmak zordur. Bu yüzden, ona sımsıkı sarılmak, yaşadığımız topraklara sarılmakla eştir.

 

Mustafa Uçurum, dua niyetiyle yazd

düyabizim

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları
00:50