KADINLAŞTIRILMIŞ MESLEK HEMŞİRELİK

Hemşirelik, temelini toplumda kadına verilen annelik, sevgi, şefkat, merhamet, muhtaçlara bakım verme gibi duygularla ortaya çıkmış ve özverili olma

KADINLAŞTIRILMIŞ MESLEK HEMŞİRELİK
10 Mart 2013 - 15:24 - Güncelleme: 10 Mart 2013 - 15:26

KADINLAŞTIRILMIŞ MESLEK HEMŞİRELİK[1]

Elif Sümeyra ERDEMİR*

Hemşirelik, temelini toplumda kadına verilen annelik, sevgi, şefkat, merhamet, muhtaçlara bakım verme gibi duygularla ortaya çıkmış ve özverili olma, yardım etme, ağrıyı-acıyı dindirme, hastaya/bireye psikolojik destek verme gibi kadınsı davranışları içinde barındırması yönünden, toplumsal bakış açısıyla kadının yapabileceği -ya da yapması gerektiği- bir meslek olarak algılanmıştır. Bu da mesleğin gereklerini yerine getirirken cinsiyet rolünün ön plana çıkmasına neden olmuştur. Cinsiyette, anatomik, fizyolojik, biyolojik ve psikolojik farklılıkların bulunduğu doğrudur ancak hemşirelik mesleğinin “toplumsal cinsiyet” yani toplumsal bakış açısının kadına yüklemiş olduğu rol ile mesleğe faklı bir boyut kazandırmakta ya da kaybettirmektedir. Fakat ülkemizde kaybettirdiklerinin kazandırdıklarından fazla olduğu görülebilmektedir.

Kadının toplumdaki yerinin diğer birçok dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de; zayıf, pasif, çekingen olarak algılandığı ve eğitim imkanlarının sınırlı olması, erkek-kız okuma dağılımının eşit olmadığı görülmektedir. Toplumda bir şekilde meslek hayatına atılmayı başarmış kadınların, erkeklerin liderlik vasfını üstlendiği, ast-üst ilişkisi içerisinde erkeklerin onlara verdiği görev ve sorumluluklar çerçevesinde mesleki hayatını devam ettirdiği bir toplumun içerisinde yaşamaktadırlar. Buna göre ataerkilliğin izlerini halen taşımakta olan Türkiye’nin kadınlara toplumsal bakış açısının; çocuk doğurmak, çocuk bakmak, evde ev işleriyle uğraşmak, tarlada yada bağ-bahçelerde çeşitli şekillerde sunum yapılabilecek işlerde değil de pasif, iş gücü bakımından geri planda ve “kayıp emek” diyebileceğimiz, fazla söz sahibi olamayacakları bir sosyal ortam hazırlamakta, erkeklere ise; daha fazla güç ve sorumluluk gerektiren, atılgan ve girişken rolleri yüklendiğinden liderlik özelliğini ön plana çıkarmaya teşvikte bulunmaktadır. “Erkekler devlet, kadınlar yuva kurar” sözü, yine kadın-erkek arasındaki görev ve sorumluluk alanını belirlediği kadar, erkeğin ön plandaki duruşuna karşın, kadının gerideki duruşunu belirleyen ve sabitleyen bir yaklaşımdır.  Elbette bu sosyo-kültürel bakış açısının meslek boyutunda incelendiğinde etkilerinin devam ettiği bu görüşlerin halka oranla da olsa kırılmadığı ya da kırılmasının zor olduğu hayat tecrübesiyle sabitlenmiştir. Doktorluğun daha çok erkek, hemşireliğin de daha çok kadın mesleği olarak görülüp akıllarda “hemşire doktorun yardımcısıdır” imajının canlanması doktorluk ve hemşirelikte; hem toplumun hem sağlıkçıların kabul gördüğü bir olgu haline gelmiştir. Sağlık çalışanları bile olsa yaşadığı sosyal ortamda her ne kadar eğitim görmüşse de görüşlerinin toplumdan izole edilememesi ve bu bakış açısının benimsenmesi kaçınılmaz olmaktadır.

Toplumun hemşireliğe bakış açısı öyle bir noktadır ki kelime anlamının yabancı dillerde “kız kardeş”, rahibe Türkçe’de karşılığı ise yine kız kardeş olmasıyla bu mesleğin yalnızca kadınlara mal olduğu günlük konuşma dilinde bazı Avrupa ülkelerinde de benimsenmiş ve böylece vurgulanmıştır. Halbuki bu mesleğin insanın hastalıkta ya da sağlıkta bir bütün olarak değerlendirilmesi, hasta/bakıma muhtaç bireylere bakımın verilmesi ve sağlık hizmeti verilmesi bakımından her iki cinsiyetin yapabileceği bir meslek durumundadır ki bu da Ocak 2007’de resmi gazete de yayınlanan kanunla değiştirilmiş ve bu yasal düzenlemeyle hemşirelikte cinsiyet ayrımı yasal olarak ortadan kaldırılmıştır. Bu bilincin yalnızca kağıt üzerinde kalmaması; gerek hastane de çalışan tüm sağlık personelinin gerekse toplumun da, saygın bir meslek dalı haline gelmesi için eğitim çalışmalarının yürütülmesi ve erkek hemşirelerin meslek dağılımının arttırılması için çaba sarfedilmelidir. Nitekim bayanların toplumdaki cinsiyet rolünün yerinden dolayı hak ettiği değeri verilmeyen hemşireliğin erkeklerin de bu mesleğe girmeleriyle toplumsal yerinin değişmesinde önemli etkisi olacağı aşikardır. Belki de kelime anlamı kız kardeş olan “hemşire” sıfatının gayret edilen bu gelişmeler sayesinde adını ve anlamını değiştirecek böylece bu kutsal meslek bir adım daha kendini ilerletecektir.

 

 

 

 

[1] 8 Mart                 Dünya Kadınlar Günü ve 14 Mart Tıp Bayramı’na izafeten. Bu metin, Türkolog ve Konya Ertuğrul Gazi Ortaokulu Türkçe Öğretmeni Ayşegül KADİŞ tarafından incelenerek edit edilmiştir. Sayın Ayşegül KADİŞ’e gönülden teşekkür ederim.

* Celal Bayar Ünnversitesi, Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü 2. Sınıf Öğrencisi ve Soma Devlet Hastanesi Hemşiresi.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum