Kadınların Ağlama Duvarı savaşı

'Tek ulus, tek devlet, tek Ağlama Duvarı'

Kadınların Ağlama Duvarı savaşı
13 Nisan 2013 - 18:41

Yahudiliğin en kutsal mekanlarından biri olan Ağlama Duvarı bugünlerde, liberal bir Yahudi kadınlar grubuyla Ortodoks Yahudiler arasında alevlenen bir tartışmanın konusu.
Aylardır süren gerilimin ardından bu inatçı zıtlaşmanın taraflarını uzlaştırmak için çaba sarf ediliyor.

Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinin kalbindeki bu yer, Yahudiler tarafından Tapınak Tepesi, Müslümanlar tarafından Harem-üş Şerif olarak adlandırılıyor. Burası, bölgedeki en hassas yerlerden biri olarak, İsrail-Filistin anlaşmazlığının da merkezinde bulunuyor.

Temelinde, kutsal kitaplarda bahsedilen ve dünya çapındaki Yahudilerin birlik sembolü olan, Yahudi Tapınağı'nı çevreleyen yapının kalıntısı Batı Duvarı, yani Ağlama Duvarı bulunuyor.

Fakat son aylarda burası, bir grup kadının kutsal mekanda özgürce dua etme hakkı için mücadeleye başlamasıyla, Yahudiliğin daha geleneksel ve modern yorumları arasındaki yoğun tartışmanın odağı haline geldi.

Ortodoks-modern çatışması 

Duvarın Kadınları adlı grubun Direktörü Lesley Sachs, "Bu, İsrail'de cinsiyet eşitliği ve din özgürlüğü mücadelesinin bir parçası" diyor.
Bu grup, kadınların da ibadette kullanılan şalları giyip, dua ederek Ağlama Duvarı'nda topluca ve yüksek sesle Tevrat okumasını savunuyor.
Ortodoks Yahudi geleneğine göre, kadınlar bu dinsel ibadetlerde bulunamaz.

Ağlama Duvarı'nın Hahambaşı Shmuel Rabinowitz, söz konusu yerin onlarca yıllık Yahudi geleneği ile yönetildiğini belirterek, mukaddes yerin daha liberal veya daha radikal olması yönündeki her girişimi engellemesi gerektiğini söylüyor: "Burası herkesi birleştiren, herkese odaklanan bir yer olmalı. Bunun olabilmesi için herkesin uzlaşması gerekir. Eğer kimse uzlaşmaya yanaşmazsa bu felaket olur. Burası kutsal bir yer, savaş yeri değil."
Buradaki çatışmalar, İsrail toplumunda ultra-Ortodoks olarak bilinen ve Yahudi şeriatının harfi harfine bir yorumuna bağlı olanlarla, daha modern Yahudiler arasındaki büyük gerilimin bir sembolü.

Ultra-Ortodoks erkeklerin çoğunun dini okullarda okuyup devletten burs alması, askerlik yapmaması, Sebt Günü'nde (Cumartesi) işyerlerinin kapatılmasını istemesi ve otobüslerde ayrı bölümler talep etmesi nedeniyle bu konu son İsrail seçimlerinde de öne çıktı.

Duvarın Kadınları grubunun sözcüsü Şira Pruce, "Kadınların Bat Mitsva töreninin burada yapılabileceği, tutuklanma tehlikesi olmadan muskasını takip, şalını giyip ailesiyle birlikte Tevrat okuyabileceği günü görmek istiyoruz" diye açıklıyor taleplerini.

'Tek ulus, tek devlet, tek Ağlama Duvarı' 

Güneş, Tevrat'ta "Kotel" denilen duvarın üzerinde yükselirken kadınlar her ay yaptıkları dua törenine başlıyor.

Bazıları renkli dua şallarını giyerken, bir kısmı özenle hazırlanmış takkeler takıyor, kimileri de kafalarında ve kollarında Tevrat'tan bölümler yazılı muskalar taşıyor.
Koro şefinin idare ettiği kadınlar kimi zaman kollarını birbirlerine dolayıp melodiler eşliğinde salınarak, ahenk içinde şarkı söylüyor.
Kadınlara Meretz partisi milletvekilleri Tamar Zandberg ve Michal Rozin de eşlik ediyor.
Kendisini laik Yahudi olarak tanımlayan Zandberg, dayanışma amacıyla her ay dua törenine geleceğini söylüyor.

"Bu, Kotel savaşıdır" diyerek şöyle açıklıyor: "Ultra-Ortodokslar bunu bir hükümranlık mücadelesine çevirdi. Kotel kime aittir? Burası bir ultra-Ortodoks sinagogu değil. Burası bütün İsrail ulusuna aittir ve İsrail halkının çoğunluğu ultra-Ortodoks değil."

Dua töreni biterken, beş kadın polis tarafından tutuklandı. Bir başkası, protesto sloganları yazılı bir şemsiye açtığı için uzaklaştırıldı. Bir adam ise dua kitaplarından birini yaktığı için gözaltına alındı.

Polis burada, Yüksek Mahkeme'nin 2003'te aldığı kararı uyguluyor; Batı Duvarı'da 10 veya daha fazla sayıda kadın dua şalı giyip yüksek sesle Tevrat okuyamaz.

Kadınların tutuklanması üzerine birkaç ay önce başlayan uluslararası Yahudi tepkisinin ardından, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Ağlama Duvarı'nda Yahudiliğin farklı akımlarının yer bulabilmesi için bir uzlaşma sağlanması amacıyla Yahudi Ajansı adlı sivil toplum örgütünün Başkanı Natan Şaransky'yi görevlendirdi.

ABD'ye giden Şaransky, Amerikalı Yahudi liderleriyle görüştü ve Batı Duvarı'nda sosyal eşitlik yanlılarının dua edebileceği bir bölüm ayrılması planını hazırladı.
Hükümetin onayına sunulan bu planın Duvarın Kadınları grubu tarafından kabul edilip edilmeyeceği belli değil.

Haham Rabinowitz ile görüştükten sonra Şaransky şöyle diyordu: "Tek ulus, tek devlet ve tek bir Batı Duvarı var. Dünyadaki her Yahudinin kimliğini, ulusunu, devletini, inançlarını dilediği gibi ifade edebilmesi önemlidir. Bütün Batı Duvarı'na tek bir ibadet yeri olarak bakmalısınız. Tarihi öneme sahip bu yerde herkese, başkalarını rahatsız etmeden ibadet etmelerine yetecek kadar yer var."

(BBC)Vatan Gaz.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • KİH KİH KİH
    4 yıl önce

    Bence duvarı yıkıp çıkan taşları da kum yapmalı . Çıkan kum ise kedilere çiş kumu yapılmalı boşa gitmesin . Böylece bu duvar için kan ve göz yaşı akmaz. Aslında bu fikri buhtunnasır aklına getirdeydi bu gün ne yahudi nede duvar kalırdı.