İŞTE BENİM ANNEM / RÜMEYSA ERTEM

Akıttığın gözyaşın, nasır tutmuş ayağın, o taze yüreğin olayım anne, sar beni.

İŞTE BENİM ANNEM / RÜMEYSA ERTEM
00 0000 - 00:00 - Güncelleme: 09 Mayıs 2020 - 14:35

İŞTE BENİM ANNEM

Candan öte canım, kıştan öte ilkbaharım, sondan öte ilkim olan anneme...

Koca bir sancı olup, yaşadım rahminde aylarca.

İlk vardığımda kucağına, güvende hissettim, kendimi huzurda bulunca.

Taşıyamadığım minicik başımı, omzuna koydum usulca.

Sıvazladın sırtımı, sevgi ruhuma işlensin diye hatasızca.

 

Ah annem...

Seni anlatmak zor, bu dünya ve ahiret mihverinin ortasında.

Seni anlamak güç, 

Şu mihnetli halinin sefasında

Senin hissettiğini yaşamak mümkün mü, bunca dikenli minderlerin kucağında?

Oysa sen bir su damlası idin 

Fedai ırmağının sessiz akışlarında

 

Bir yıldızsın, gecenin rehavetini aydınlığa çeviren.

Ağacın bir dalı değil, on dalısın. Herkese uzanabilen, yetişebilen

Sağımda ve solumda bulunan meleklere ithafen,

Uzatırsın sevaplarını bana doğru, alırsın günahlarımı sırtına.

Onca eziyete rağmen koşarsın ardımdan, amansızcasına.

 

Elvan elvan sevgi biriktirir yürek kumbarasında.

Herkese yettiği kadar, ailesine koca bir çuvaldan da çok yetecek hesabında.

Her yüreğe el, her ele yüreğini koyar imtinasızca.

Ufacık kalbini ayrıştırır parçalara vefasızca.

Bu hüküm zor anne, bu dava büyük

 

Söylediğin türkü olayım, kaldırma bu kadar yük.

Bilirim, istemezsin sende kimseye olalım muhtaç.

Güldüğünde açan goncan olayım, yetmez mi bu kadar kırbaç?

 

Şu haraza dünyadan çek çıkar beni anne.

Bir tek senin elinde bulurum çare.

Sen ki şu fasık dünyada, cenneti taşıyansın.

Her serpişte ıslattığım amel defterimi,

Günah bataklığına dönüşmesin diye kurutansın.

 

Hastane hastane gezersin başkalarının sancısından.

Ya senin anne?

Senin haşat olmuş yüreğine kim verecek ilacından?

Şifa bulurlar elinden, senin eline kim koşacak?

Koşma bu kadar anne, herkes ölümüne yaşayacak.

 

O huzur dolu kokundan, bana da kat anne.

Kat ki huzur bulayım, kat ki sevdan olayım.

Şu acımasız insanlık götüremez beni yâre.

Sen götür beni anne, götür ki huzuru bulayım.

 

Al babamı, al kardeşimi, tut elimi gidiyoruz.

Gidiyoruz annecim, sevgi dolu şehre yelteniyoruz.

O şehir ki, saç uçlarından, tırnaklarına kadar cennet kokuyor.

Ve o şehir ki, benim annemden başkasını istemiyor.

 

Şehir diyorum anne şehir!

Sen bir ülkesin, kalbinde koskoca şehir.

Sana yolculuk yapıyoruz, var mı başka güzel şehir?

Hayır, yoktur, en güzel şehir bu şehir.

Akıttığın gözyaşın, nasır tutmuş ayağın, o taze yüreğin olayım anne, sar beni.

Başını koyduğun yastık, suyunu içtiğin bardak, kapıyı açtığın kilit olayım anne, sarmala beni.

 

Başına örttüğün kumaş, elinde oluşan çatlak, herkesi içine sığdırdığın kolun olayım anne, bırakma beni.

Bu hüküm zor anne, bu dava büyük

Söylediğin türkü olayım, kaldırma bu kadar yük.

Bilirim, istemezsin sende kimseye olalım muhtaç.

Güldüğünde açan goncan olayım, yetmez mi bu kadar kırbaç?

Rümeysa Ertem

11/05/2013

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum