İRAN TOPLUM OLAYLARI, TÜRKLER ve TURANCILIK / Mustafa KIZIKLI

İRAN TOPLUM OLAYLARI, TÜRKLER ve TURANCILIK / Mustafa KIZIKLI
20 Kasım 2019 - 22:39

İRAN TOPLUM OLAYLARI, TÜRKLER ve TURANCILIK / Mustafa KIZIKLI

İran'da olayların başlamasıyla birlikte, Türk milliyetçiliği üzerinden, zaman zaman olduğu gibi "Güney Azerbaycan'a özgürlük" sesleri yükselmeye başladı/başlatıldı. Bu da Turancılık fikrine dayandırılmaktadır. Bu ilk bakışta kötü, anlamsız bir söylem değildir. Bir Türk milliyetçisi olarak Turan fikrini yadsımam kendimi inkar olur.

Ancak, gördüm ki epeyce bir kişi Turan'ın ve Turancılığın ne olduğunu, nasıl yapılacağını bilmediğinden, talepleri, coğrafyamızda Türkiye'yle birlikte en köklü ve devlet geleneği olan komşu İran'ın parçalanıp, oradan yeni bir Güney Azerbaycan Türk devleti kurmak üzerine kurgulanıyor. Hemen söyleyelim bu kurgu Turancılık değildir, Turan fikrine hizmet etmez, hele de akılıcı ve mantıklı hiç değildir, Türk milliyetçiliğinin aklıselimine de hiç uymaz.

Peki, İran'daki Türk kardeşlerimiz özgür olmasın mı? Turan olmasın mı? Soruları da hemen savunma mekanizması olarak devreye giriyor.

Tabi ki bir Türk milliyetçisi olarak dünyanın her bölgesindeki Türklerin özgür ve bağımsız olmasını isterim. Bu işin duygusal tarafı... Ancak, bir de reel tarafı var...

İran'daki Türk kardeşlerimizin İran'ın kendi sosyolojik yapısı içerisinde bir Fars'tan daha az özgür veya daha fazla baskı altında olmadığını gayet iyi biliyorum ki aksi söylemler meseleyi ajite etmeye yönelik gizli servis algı yönetimidir. İran yönetiminin sıkıntılı bir rejim olduğunu da biliyorum. Fakat bunlar 80 milyonluk komşu bir ülkede iç savaş yanlısı olup, oranın parçalanmasından yeni bir Türk devleti umma, sanma hayalciliğini makul ve mantıklı kılmaz.

Suriye konusunda da birileri oradaki Türkmenlere özgürlük isterken, Suriye'de bağımsız Türk bölgesi umarak Turan çığlıkları atıyorken, birileri de Emevi Camiinde cuma namazı kılacaktı. Dış destekli toplum mühendisliğiyle, bu şekilde Milliyetçilerin ve İslamcıların ayranını kabarttılar.

Jeopolitikten, bir adım sonrasından, bölgedeki oyunculardan haberi olmayan, komşu bir ülkede iç savaş çıkarsa komşuya neler olacağını hesap edemeyen, satranç tahtasında bir hamle sonrasını bile öngöremeyenler, bunları görse bile ABD ve İsrail'in değnekçiliğini yapanlar yüzünden işte Suriye ve sonuç...

Peki iddiamız olan Turanı, İran Türkleri için istemeyelim mi? İsteyelim ama böyle değil. Önce Turancılık fikrini doğru bilelim. Turancılık yapacaksak dayanacağımız temel fikir İsmail Gaspıralı'nın "Dilde, fikirde, işte birlik" düsturdur. Atatürk de bu düsturdan hareketle dil ve alfabe devrimlerini yapmıştır.

Öncelikle bilmemiz gereken; İran'da Türkler bir azınlık toplumu değil, çoğunluk asli unsurdur ve diğer etnik gruplardan çok daha kalabalık ve neredeyse İran'ın yarısı olduğudur. İran'ı Türklerin yönetmesini sağlayıp, bir İran Türk devletiyle komşu olup, Turan düsturu gereği; dilde, fikirde, işte birlik yaparak milletler topluluğunda yer almak varken; İran'ın yıkılıp oradan bir Türk devleti çıkması yerine batılıların desteğiyle esasen bir Kürt devleti ve diğer minik özerk bölgelerin çıkartılarak, Irak, Suriye ve hatta Yugoslavya trajedilerinin yaşanacağını görmek bu kadar mı zor?

İran'daki Türk kardeşlerimizin İran yönetiminde etkin olmasını ve İran'ın toprak bütünlüğünün korunarak; dilde, fikirde, işte birlik sağlamak esas Turancılığın ta kendisidir.

Fakat, Turan'ın merkezi olması gereken Türkiye'de, kendi ülkesinde eğitiminden, hukukuna, ekonomiye kadar özgür olamamış, Turan fikrini yerleştirememiş, hatta Türk olmanın aşağılandığı bir ortamda, gayri milliliğin, CIAsal İslamcılığın ve batı emperyalizminin kucağında debelenirken; İran'da olaylar çıktı diye, ilerisini gerisini düşünmeden Güney Azerbaycan üzerinden güya Turancılık yapmak trajikomiktir...

Bunun için de öncelikle kendi ülkemizde yönetimleri bazı şeylere zorlamak ve değişimi sağlamak gerekir.

Bunlar;

1- Türkiye'yi yöneten iktidarlar mezhepçi, Sünnici dış politikadan vazgeçip, bütün Türk toplumlarına seküler yaklaşmalıdır.

Bu olmadığı için, parçalanmış Irak'tan bir Kürt devleti çıkartılırken, Kerkük, Musul, Telafer, Erbil gibi bölgelerde asli unsur olan Türkmenler, Şii oldukları için yalnız kalıp devlet olmadığı gibi Kürtlerin insafına bırakıldı. İran'daki Türklere de bu yaklaşımı gözlemliyoruz.

2- İran'daki Türk kardeşlerimizle özel bir kültür ve eğitim politikamız olmalı, oralardan yoğun şekilde öğrenciler üniversitelerimizde okutulmalıdır, Türkiye Türkçesi yaygınlaştırılmalıdır.

3- Batının ambargo uygulamalarına rağmen İran'la ticaretimiz, işbirliğimiz sürmeli, geliştirilmeli, üstü örtülü veya açıktan artırılmalıdır.

4- İran siyasetinde Türk kardeşlerimiz desteklenmeli, organize edilmeli, mali kaynak sağlanmalı ve yönetimde etkin yerlere gelebilmelerine yardımcı olunmalıdır. Türk istihbaratı bu işleri yapacak seviyededir ve sosyolojik zemin müsaittir.

Bunlar yapıldığında, bölgemizde parçalanmamış, iç savaş çıkmamış, Güney Azerbaycanlı kardeşlerimizin hakim olduğu, Türkiye devletiyle dilde, fikirde, işte birlik olan güçlü bir İran Türk devleti olur ki, işte Türk milliyetçiliği ve Turan tam da budur...

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum