Hollanda'ya giden ilk Osmanlının seyahatnamesi

Dr. Mehmet Tütüncü’nün gün yüzüne çıkardığı, 1793’te İstanbul’dan Hollanda’ya seyahat eden Osmanlı tebası Gaspard Kont Testa’nın orijinali Lahey’deki Ulusal Arşiv’de bulunan seyahat günlüğü artık Türkçede. KARAR’a konuşan Dr. Tütüncü: “Gaspard Testa’nın seyahatnamesi bir Osmanlı tebasının 18. yüzyıl sonlarında Türkiye ve Avrupa’yı karşılaştırması özelliğiyle öne çıkıyor. Ayrıca Evliya Çelebi’nin seyahatnamesini tamamlayıcısı ve devamı olduğunu söyleyebiliriz.

Hollanda'ya giden ilk Osmanlının seyahatnamesi
20 Ekim 2023 - 09:41

Hollanda’ya giden ilk Osmanlının seyahatnamesi

 

SALİHA SULTAN

Bundan tam 230 yıl önce İstanbul’dan Hollanda’ya seyahat eden Osmanlı tebası Gaspard Testa’nın orijinali Lahey’deki Ulusal Arşiv’de bulunan seyahat günlüğü Türkçeye aktarıldı. Hollanda Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Mehmet Tütüncü’nün gün yüzüne çıkardığı ve yayıma hazırladığı kitap, bir Osmanlı tebasının 18. yüzyıl sonlarında Türkiye ve Avrupa’yı karşılaştırması özelliğiyle öne çıkıyor.

İlk olarak 2022’de Dr. Tütüncü tarafından Hollandacaya aktarılan, şimdi de Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu’nun himayesinde Doğu Kütüphanesi Yayınları tarafından basılan kitabın Türkçe çevirisini ise Ayşe Sarı gerçekleştirdi. Kitabın Türçkçe baskısının lansmanı ise 18 Ekim’de İstanbul’da bulunan Hollanda Sarayı’nda, Hollanda İstanbul Başkonsolosu Arjen Uijterlinde’nin ev sahipliğinde yapıldı.

20kr02-man1-2.jpg

GALATA’NIN ANAHTARINI FATİH SULTAN MEHMET’E SUNAN AİLEDEN

Lansman için Türkiye’ye gelen Dr. Tütüncü ile kitap hakkında KARAR okurları için konuştum. Dr. Tütüncü, ilk olarak Hollanda ve Türkiye arasındaki dostluğun Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları sırasında başladığını, 1648 yılında Hollanda’yı devlet olarak tanıyan ilk devletin de Osmanlı İmparatorluğu olduğunu hatırlatarak, Gaspard Testa’nın günlüğünün bu bağlamda önemini vurguladı.

‘Bir Osmanlı Vatandaşının 1793 Yılında Avrupa’ya Seyahat Günlüğü’ alt başlığı ile yayıma hazırladığı günlüğü kaleme alan Testa’nın ailesi hakkında bilgi veren Dr. Tütüncü, Testa’ların İstanbul’un maruz kaldığı Latin işgalinden kurtulmasından hemen sonra Cenevre’yi term ederek, bir Ceneviz kolonisi olan Galata’ya yerleşerek burada ticaretle uğraşan bir aile olduğunu söyledi. Dr. Tütüncü, Testa ailesinin İstanbul’un 1453 yılındaki fethini müteakip Galata’nın anahtarlarını Fatih Sultan Mehmet’e teslim eden kişiler arasında olduklarını da kaydederek, bu dönemden itibaren Osmanlılar ile yabancı devletler arasında aracı rolü üstlenen bir aile olarak tanındıklarını belirtti.

20kr02-man.jpg

Testa, 1793 yılının Eylül’ünde başlayıp aynı yılın 26 Kasım’ında sonlanan seyahatinde, Silivri Edirne izlenimlerini 9 - 12 Eylül, Peşte izlenimlerini 18-21 Ekim, Viyana izlenimlerini 31 Ekim-1 Kasım tarihleri arasında kaleme alıyor.

Günlüğü kaleme alan Gaspar Testa’nın söz konusu seyahati henüz 23 yaşında yaptığını aktaran Dr. Tütüncü, “Hollanda’nın İstanbul’daki büyükelçisi Frederik van Dedem’in tercümanı olan Osmanlı tebaası Gaspard Testa, büyükelçi ile 1793 yılında İstanbul’da başlayıp Hollanda’nın küçük bir köyü olan Wijhe’de sonlanan bir seyahate çıkıyor ve yol boyunca bir seyahatname kaleme alıyor” dedi.

Dr. Tütüncü, günlüğün önemini şu sözlerle vurguladı:

“Testa bu günlükte izlenen rotayı, kat edilen mesafeleri, görülen manzaraların betimlemelerini, civar yerleşimlerideki nüfusu, yenen yiyecekleri ve olayları anlatıyor. Dolayısıyla bu notlar, Osmanlı dönemi Balkanları’nı ve bilhassa bu bölgelerdeki kırsal kültürü izah etmesi bakımından oldukça önemli. Keza Fransız Devrimi’nden sonra hırpalanmış olan Avusturya ve Almanya bölgeleri, Belgrad, Budapeşte, Viyana, Regensburg, Frankfurt ve Köln hakkında da önemli izlenimler bulunuyor. Testa’nın notları, Avrupa vilayetlerinin 18. yüzyıl sonlarında yaşamış bir Osmanlı gencinin gözlüğüyle betimlenmesi yönüyle de önemli.”

Seyahatname’nin Türk kültürünün en önemli eserlerinden Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinden 130 yıl sonra yazıldığının altını çizen Dr. Tütüncü, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Gaspard Testa’nın seyahatnamesi Evliya Çelebi’nin seyahatnamesini tamamlayıcısı ve devamı nitelikte olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bu seyahatnamede Evliya’nın gezip görmediği bir rotayı izliyor, onun görmediği yerleri yazıyor.”

20kr02-man1.jpg

VEBADAN HAŞARATA DÖNEMİN BÜTÜN ZORLUKLARINI KAYIT ALTINA ALIYOR

Yolculukta büyükelçiye ve Testa’ya sekiz kişinin eşlik ettiğini söyleyen Dr. Tütüncü, “Büyükelçinin eşi ve oğlu, İsveç kralının sekreteri, Amsterdamlı bir tüccarın eşi, bir bilim insanı, bir asker, bir tüccar ve bir hizmetkar. Böylece toplamda on kişiye ulaşmış bu grubun dönemin adlandırmasıyla Konstantinopolis’ten başlayan yolculuğu bir posta arabası içinde gerçekleşmiş ve toplamda üç ay sürmüş. Notlar tetkik edildiğinde görülen odur ki kara yolculuğu pek çok güçlük altında yürütülmüştür. Posta arabasının konforsuzluğu, atların fiziki güçsüzlüğü, şiddetli yağmur, bozuk yollar, zorlu dağ geçitleri, tetikte bekleyen soyguncular, haşarat, kazalar ve hatta veba salgını gibi pek çok tehlikenin pusuda beklediği aktarılıyor. Wijhe’de son bulan bu macerada sırasıyla Balkanlar, Avusturya ve Almanya’dan geçiliyor.”

20kr02-yaziya.jpg

Dr. Tütüncü, Hollanda Sarayı’nda düzenlenen lansmanda, Gaspard Testa’nın altıncı kuşak torunu Patric Testa ve Hollanda İstanbul Başkonsolosu Arjen Uijterlinde ile birlikte. (Soldan sağa.)

İSLAM’IN HENÜZ ULAŞMADIĞI AVRUPA KÖYLERİNDEKİ YOKSULLUĞU DA ANLATIYOR

Dr. Tütüncü, Testa’nın bu yolculuk boyunca Osmanlı kıyafetleri giydiğini vurgulayarak, “Testa bir Levantendir ve Türkçeyi anadili gibi konuşabilmektedir ki el yazısı ile Fransızca kaleme aldığı günlüğünde bir dizi Türkçe kelime de mevcuttur. Nitekim Avrupalılar’ın gözünde egzotik nitelik arz eden kıyafetiyle Osmanlı sınırının ötesinde epey dikkat çekmiş. Öyle ki seyahatin Zutphen civarına rastlayan kertesinde yerel gençler tarafından tacize bile uğramış; odasına gidip perdeleri çekmek zorunda kalmış” diye konuştu.

Doğu’dan Batı’ya yol alan günlüğün Testa’nın zengin-fakir, yöneten-yönetilen ve hükümdar-tebaa arasındaki zıtlıkların gözleniş ve anlatış biçimi ile de dikkati çektiğini söyleyen Dr. Tütüncü, “Bu bağlamda özellikle bazı Rumeli yani günümüz Bulgaristan sınırlarındaki köylerde gördüğü umutsuz yoksulluğu anlatışı etkileyici. Keza İslam’ın henüz ulaşamadığı Avrupa köylerindeki yoksul ve zor kaderlerini yaşayan insanların hayatları ve on yaşındaki çocukların dahi bu zorluklar içinde ‘şişeden’ medet umar hale geldiğinin aktarması vurucu” görüşlerini aktardı.

’HOLLANDA GEMİSİNİ BAB-I ÂLİ NEZDİNDE BAŞARIYLA TEMSİL ETTİ’

Testa’nın İstanbul’a deniz yoluyla döndüğünü ve 1847’deki vefatına değin burada Hollanda’ya hizmet ettiğini aktaran Dr. Tütüncü, bu süreçteki çalışmaları hakkında şunları söyledi:

“Hollanda Devleti’nin işgallere ve rejim değişikliklerine sahne olduğu bu yıllar boyunca Testa, Hollanda’nın İstanbul’da mukim sağlam bir temsilcisi; Kral I. Willem ile Sultan II. Mahmud arasında iyi bir arabulucu olmuş. Maruz kaldığı ‘fırtınalı’ günlerde ‘Hollanda gemisini’ Bab-ı Âli nezdide başarıyla temsil etmiş; eski Cumhuriyet’in yeni Krallığa dönüştüğü süreçte İstanbul Boğazı ile Hollanda Güney Denizi arasında adeta bir köprü kurmuş. Gösterdiği başarılı performans neticesinde Hollanda’nın İstanbul’daki temsilcisi statüsünü edinerek Baron rütbesi almış. Testa’nın mezarı ise, bugünkü Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu yakınındaki Santa Maria Draperis Kilisesi’nde yer alıyor.”

Dr. Tütüncü son olarak Türkçeye aktarılan seyahtnamenin Türk devleti ile Hollanda arasındaki diplomasiye değerli katkılar sunmasını arzu ettiğini, unutulmaya yüz tutan bu önemli şahsiyetin tarih sahnesine tekrar çıkarılması gerektiğini sözlerine ekledi.

‘KIYDILAR SULTAN SELİM’E BİR ALÂY KAFÎR YEZÎD’

Testa’nın 1794’ün Ağustos ayına kadar Hollanda’da kaldığını söyleyen Dr. Tütüncü, şu bilgileri aktarıyor:

“Leiden Üniversitesi’ni ziyaret ederek Doğu dilleri profesörü olan Scheidius’a Türkçe öğretmiş. Testa, 21 Mayıs 1794’te Hollanda’nın ilk müzesi olan Teylers müzesini de ziyaret etmiş ve ziyaretçi defterini imzalamış. Bu defteri inceledim ve Osmanlı Türkçesi ile yazılan tek metnin Testa’nınki olduğunu gördüm. Testa deftere Osmanlı Türkçesi el yazısı ile ‘İslambol’da Felemenk Cumhurun tercümanlarından Gaspard Testa’ notunu düşmüş. Testa’nın, bu notta dönemin Sultanı III. Selim’in kullandığı gibi ‘Konstantinopolis’ yerine ‘İslambol’ kelimesini tercih etmesi dikkat çekiyor.”

Testa’nın Sultanı III. Selim’i çok sevdiğini de vurgulayan Dr. Tütüncü, vefatının ardından da şu şiiri kaleme aldığını kaydetti:

“Düşman olub dîne imansızlar itdiler şehîd/Kıydılar Sultan Selim’e bir alây kafîr yezîd.”

20kr02kutu22.jpg

’TÜRKİYE’DEKİ KADINLAR HRİSTİYANLIKTAKİ GİBİ DÜKKAN İŞLETEMİYOR’

Testa’nın seyahatnamede yer alan Viyana gözlemlerinin de Avrupa’ya ilk kez ayak basmış bir Doğulunun perspektifini yansıtması yönüyle önemli olduğunu belirten Dr. Tütüncü, şunları kaydetti:

“Viyana’daki toplu taşım biçimi, eşya nakliyesi için hamal çalıştırılmayıp el arabası kullanılması, imparatorluk ailesi mensuplarının tören merakı bulunmaması, başıboş hayvanlara yapılan muamele, düzenli şehir sokakları ve aydınlatılan kamu alanları, bu Doğulu’nun dikkatini çekmiş. Neticede seyahatnamenin Viyana bölümü, 18’inci yüzyıl hayatının beklenmedik yönlerini anlatan sayısız ayrıntı içermesi ile adeta bir Viyana gezi rehberi niteliğinde; hatta eser bu yönüyle kentin ilk gezi rehberlerinden biri olarak kabul edilebilir.”

Dr. Tütüncü, Testa’nın Avrupa’da ilgisini çeken olaylar arasında Avrupalı kadınların çalışmasının yer aldığının altını çizdi. Dr. Tütüncü, Testa’nın bu konudaki düşüncelerini “Türkiye’deki kadınlar Hristiyanlıktaki gibi dükkân işletemiyor, yalnızca evdeki işlerle meşgul oluyordu. Semlin’de her türlü işi yaptıklarını gördüm. Hristiyanlıkta yaygın olduğu şekilde kadınlar hizmet ediyordu” gibi ifadelerle dile getirdiğini aktardı.

20kr02kutu1.jpg

19 YAŞINDA ÇANAKKALE’DEKİ BEŞ HOLLANDALIYI TESLİM ALAN İSİM’

‘Dr. Tütüncü, yaptığı araştırmalarda ayrıca Testa’nın 1790’da beş Hollandalı köleyi teslim almak üzere Büyükelçi Baron de Dedem de Gelder’in emriyle Çanakkale’ye de bir seyahat yaptığını keşfettiğini aktardı. O tarihte henüz 19 yaşında olan Testa’nın bu seyahate dair de bir günlük yazdığını söyleyen Dr. Tütüncü, bu günlüğü de belgeleri ile birlikte kitaba eklediğini belirterek, şunları söyledi:

“Testa bu seyahâtinde de yolculuğu, gemileri, kaldığı konsoloslukları, yol boyunca karşılaştığı birçok insanı, dönüş yolculuğu için gemi bulmanın sıkıntılarını ve ters rüzgârları anlatıyor. Testa’nın kurtardığı beş Hollandalı, Rus-Avusturya-Türk Savaşı’nda (17891792) Avusturya ordusunun hizmetinde olan askerlerdir. Türk kayıtlarından anlaşılana göre, bu insanlar Türk ordusuna sığınmıştır ve ardından Türkler tarafından yakalanarak bir süre hacir altında tutulmuştur. Testa bu kimselerden esklavlar yani kölele olarak bahsediyor. Testa’nın bu görevi başarıyla yerine getirmesinin ardından büyükelçi van Dedem’in 1793 yılında çıktığı Hollanda yolculuğunda onu sekreteri ve tercümanı olarak yanında götürmek istediğini düşünüyorum.”

8 4 GÜNLÜK SEYAHATTEN ÇARPICI KARŞILAŞTIRMALAR

KÖPEKLER: Polis, Türkiye’de olduğu gibi ölü köpek ve kedilerin sokakta bırakılmasına asla izin vermiyordu. Canlı köpekler de şehirde başıboş dolaşmıyordu, her birinin onu tanımak için boynuna tasma takan bir sahibi vardı. (Viyana 26 Ekim 1793) SOKAKLAR: Viyana yolları kare taşlardan yapılmıştı, kaldırımda kullanılanlar daha genişti. İsimleri büyük harflerle yazılmış sokaklar sürekli temizleniyor ve onarılıyordu. (Viyana 26 Ekim 1793)

GİYECEKLER: Viyana’da Doğu kostümü Avrupa kostümünün Konstantinopolis’te olduğundan daha sıra dışı olmasa da, genel olarak benim yalnızca bir Müslüman olabileceğim fikri hâkimdi ve Babıali’nin Londra Sarayı için yeni görevlendirdiği Büyükelçi’nin maiyetinden olduğum varsayılıyordu. (Viyana 28 Ekim 1793)

KAYSERLE KARŞILAŞMA: Majesteleri locasına girdiğinde kimse ayağa kalkmadı ve bunun beni çok şaşırttığını söyleyebilirim. Türkiye’de Majesteleri bir yere girdiğinde herkesin ayağa kalkıp, bir kenara çekilip ve olabilecek en düzgün duruşa geçmeye çalışmasına alışkın olduğumdan, böylesi elle tutulur bir muhalefet bana inanılmaz göründü ve parterde majestelerinden büyük bir özgürlükle sanki herhangi birinden bahsediyormuş gibi konuşulduğunu duyunca daha da şaşırdım. (Viyana 24 Ekim 1793)

İlk yayın yeri:https://www.karar.com/kultur-sanat-haberleri/hollandaya-giden-ilk-osmanlinin-seyahatnamesi-1798324

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum