GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE IRAK: İsmail Kermal aydemir yazdı

Orta Doğu, üzerinde çok şey söylenen ama çok az bilinen bir coğrafya

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE IRAK: İsmail Kermal aydemir yazdı
08 Ağustos 2017 - 14:58

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE IRAK

Orta Doğu, üzerinde çok şey söylenen ama çok az bilinen bir coğrafyadır. Dünyanın en önemli su ve kara yollarının üzerinden geçmesiyle jeopolitik, birçok dinin çıkış merkezi olmasıyla inançsal, büyük ölçüde enerji rezervlerinin bulunması ile de ekonomik bir öneme sahip olan Orta Doğu tarih boyunca dünya egemenliği peşinde koşan güçlerin mücadele alanı olagelmiştir. Orta Doğu olarak bilinen coğrafya iki devletin yani İngiltere ve Fransa’nın kontrolünde ortaya çıkmıştır. Bu iki devlet, bölgeyi 1. Dünya savaşında işgal etmişler, daha sonra bu işgallere uygun düşecek şekilde bölgenin stratejik noktalarını (Süveyş Kanalı, Basra Körfezi vd.) doğal kaynaklarını kendi aralarında paylaşmışlardır. Orta Doğu devletlerinin temelinde ya Fransa’nın (Fas, Cezayir, Tunus, Suriye, Lübnan) ya da İngiltere’nin (Mısır, Ürdün, Irak, Körfez ülkeleri) izleri bulunmaktadır.

Tarih sürecine baktığımızda Irak devleti (Irak bölgesi) Abbasi Dönemi 750-1258 hariç, 1920’ye kadar süren yaklaşık 2000 yıl boyunca; ya başka bir yerde merkezi olan bir imparatorluğa tabi olmuş ya da Doğu Akdeniz ülkeleri ile İran arasındaki sınır bölgesini oluşturmuştur. Birinci Dünya Savaş’ından sonra, Osmanlı İmparatorluğu’nun üç bölgesi olan Basra, Bağdat ve Musul bir araya getirilerek İngilizler tarafından Irak devleti teşkil edilmiştir. Netice itibariyle geçmişten günümüze kadar süre gelen dönemlere baktığımızda da Irak, bir devlet değil haritadır. Bilindiği üzere ‘Irak’ adı da Osmanlı İmparatorluğu döneminde merkeze olan uzaklığından dolayı ‘Irak’  kelimesi ile isimlendirilmiştir. 1921 yılında İngiliz hegemonyası altına giren Irak’ın başına Kral Faysal geçmiştir. 1932 yılında sözde ‘tam bağımsız’ bir devlet olarak Milletler Cemiyetine (Cemiyeti Akvam) üye olmuşlardır. 1958 yılında Abdulkerim Kasım yönetimindeki sol eğilimli darbe ile Irak monarşisi yıkılarak cumhuriyet ilan edilmiştir. Bu tarihlerde Türkiye’de İran’da aynı şekilde askeri darbeler  gerçekleşecektir. Biz bu üç bölgede gerçekleşen yönetim değişimlerini yani askeri vesayeti 1905 yılında İran’da 1908 yılında Türkiye’de görmüştük. Orta Doğu da bir ülke de askeri diktanın yerleştiğini görürseniz hemen yakınında bulunan en güçlü devlete bakın. Sanırım şuan itibari ile İran devletinde de ciddi çatlaklar yaşanmakta ve 1979 devriminin lideri Humeyni’nin ardıllarına baskılar yapılmaktadır. Orada bir darbe kokusunun olacağından şüphe yoktur.

1979 yılında bir darbe ile başkan olan Saddam Hüseyin; 1980-1989 yıları arasında İran-Irak Savaşı, 1990 yılında Irak’ın Kuveyt’i işgali ve müteakiben Körfez Savaşı ve nihayet 2003 yılındaki Irak Savaşının ardından kendi sonunu getirmiştir. 2003 yılında Irak’ı işgal eden koalisyonun lideri olan ve bugün Orta Doğu’yu tek hegemon güç olarak kontrol altına alan ABD, 2011 yılına kalmadan Irak’tan büyük ölçüde çekilmiştir. ABD Irak’ta çıkarlarını koruyacak daha çok sivil ağırlıklı bir Amerikan varlığı bırakmıştır. İstikrarın olmadığı Irak’ta isyanlar artmış mezhep ve etnik savaşlar Orta Doğu ülkelerine yayılmıştır. Geçmişte ve bugün yaşanan olaylardan da görüleceği üzere Irak hızlı ve geniş bir parçalanmaya gidebilir. Bunu da bize Barzani’nin 25 Eylül’de yapacağı referandum gösterecektir.

Uyarı: Yazıda bahsi edilen konular yazarının şahsi görüşleridir. www.tarihstan.org  sitesini bağlamaz. Okuyucularımıza ve kamuoyuna duyurulur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum