Gamze Gülseven:Prof. Dr. Ayşın Şakar Coşkun ile özel ropörtaj

Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşın Şakar Coşkun ile ropörtaj

Gamze Gülseven:Prof. Dr. Ayşın Şakar Coşkun ile özel ropörtaj
12 Ocak 2014 - 13:20
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşın Şakar Coşkun ile 6-12 Ocak Verem Savaşı Eğitimi  Haftası nedeniyle özellikle tarihe bakılınca ince hastalık adıyla çokça ölümlere sebep olduğu bilinen ama günümüzde tedavisinde epey ilerleme olan Verem(Tüberküloz)'i konuştuk.İşte o ropörtaj:
 
 
Gamze Gülseven:Verem nedir?
Ayşın Şakar Coşkun:Verem tüberküloz olarak bildiğimiz bir hastalık.Bir infeksiyon hastalığı yani bir mikropla oluşan bir hastalık,verem mikrobu dediğimiz mikropla oluşan bir hastalık.Ve çok uzun zamandır insanlığın uğraştığı bir hastalık.Hem Türkiye'de hemde dünyada çok uzun zamandan beri görülen bir hastalık.Ama eskiden tedavisi zorken,şimdi artık yeni ilaçlarla birlikte tedavisi çok kolaylaşmış olan bir hastalık.Artık korkmuyoruz veremden eskiden olduğu gibi.
 
Gamze Gülseven:Verem sadece yetişkinlerdemi ortaya çıkar?Yoksa çocukluktada ortaya çıkar mı?Verem vücudumuzda hangi organları tutar?
Ayşın Şakar Coşkun:Çocukluktada ortaya çıkan yetişkinlerdede ortaya çıkan bir hastalık bu.Çocuklukta nasıl oluyor,bu verem mikrobunu aslında bütün dünyadaki insanların üçte biri almış oluyor yani üç kişiden birinde verem mikrobu vücudunda var ama ne oluyor o orda uyur durumda kalıyor ama eğer kişinin direnci düşerse,başka hastalıklar eklenirse mesela AIDS gibi hastalıklarla birlikte,direncin düşmesiyle birlikte verem mikrobu hastalık yapar konuma geliyor.En fazla hastalığıda akciğerde yapıyor.Ama onun dışında akciğer zarında,kemiklerde,böbreklerde,beyin zarında hastalık yapabiliyor,verem heryeri tutabiliyor vücutta ama en fazla akciğerleri tutuyor o yüzdende biz göğüs hastalıkları hekimleri en fazla karşı karşıya kalabiliyoruz.
 
Gamze Gülseven:Belirtileri neler?Sağlıklı bir insan hangi durumlarda kendinde veremden şüphelenmelidir?
Ayşın Şakar Coşkun:En önemli belirtisi akciğer için öksürük.Özellikle 2-3 haftadan uzun süren öksürüklerde veremden kuşkulanırız biz.Bunun yanı sıra balgam çıkıyorsa,balgamda kan varsa önemli.Göğüs ağrısı,nefes darlığı olabilir vereme bağlı olarak.Birde böyle,halsizlik,iştahsızlık,kilo kaybı,gece terlemeleri,çocuksa kilo alamama gibi şikayetlerde olabilir beraberinde bunlar akciğere ait şeyler.Başka bir organı tuttuysa o organlara ait belirtiler yapabiliyor.Kemiği tuttuysa ona ait,beyin zarını tuttuysa ona ait değişik belirtileride olabiliyor.
 
Gamze Gülseven:Verem teşhisi hangi tetkiklerle nasıl konur?
Ayşın Şakar Coşkun:Şikayetleri olan kişiler göğüs hastalıkları hekimine yada kendilerine en yakın verem savaş dispanserine başvurabilirler.Biz buralarda ne yapıyoruz tanı koymak için hastalara akciğer filmlerini çektiriyoruz vede balgam çıkartıyorlarsa balgam muayenelerini yapıyoruz balgamda verem mikrobu olup olmadığına bakıyoruz.Zaten bu hastalığın kesin teşhisi balgamda verem mikrobunun görülmesiyle yapılıyor.Ondan sonra tanıyı koyduktan sonra tedaviye başlıyoruz.
 
Gamze Gülseven:Tedavisi nasıl olur,ne kadar sürer?
Ayşın Şakar Coşkun:Tedavi ilaç tedavisi şeklinde ama çok sayıda ilaç alınan bir tedavi bu.Genellikle altı ay sürüyor.Klasik verem tedavisi.İlk iki ayında dört ilaç kullanılıyor haplar yada bir tanede kabadan kas içine uygulanan enjeksiyon şeklindede bi ilacımız var.Sonra bu ilk iki ay dört ilaçla,sonraki dört ayda iki ilaçla toplam altı ay klasik tedavisi.Ama bazen bu klasik tedavi uzayabiliyor.Bazen bu klasik tedavide kullanılan ilaçlara dirençli bir mikropla karşı karşıya olabiliyoruz biz o zaman farklı ilaçlarla ve daha uzun süre tedavi vermemiz gerekebiliyor.Direncide oluşturan en önemli şey kişinin ilaç tedavisini uygun dozda ve uygun süre devam etmemesi eksik kullanırsa eksik süre kullanırsa bu kişilerde veremin tekrarlama olasılığı artıyor ve tekrarladığı zamanda dirençli.
Gamze Gülseven:Belkide iyileştiklerini sanıyorlar o süreçte ama öyle değil sanırım.
Ayşın Şakar Coşkun: O kadar süre tedaviye devam etmezlerse iyileşmelerine rağmen devam etmeleri gerekiyor.Bu durumdada farklı mikroplar dirençli mikroplarla karşı karşıya kalabiliyoruz.
 
Gamze Gülseven:Tedavide önemli olan en önemli konu nedir?
Ayşın Şakar Coşkun:Düzgün tedavi almak çok önemli dedik.İyi bir şekilde bütün tam doz,tam süre ilacını devam etmek çok önemli.Çünkü ilacına düzgün devam eden kişilerde mikrop çıkışı duruyor yada çıkan mikropların bulaştırıcılığı ortadan kalkıyor.Bu süre 2-3 hafta.Yani ilacını 2-3 hafta kullanan bu kişi artık veremi bulaştırmaz hale geliyor.Çünkü veremin çok önemli bi tarafı var bulaştırıcı olabiliyor kişiler özellikle gırtlak vereminde ve akciğer vereminin mikrop çıkan tipinde öksürmekle,aksırmakla,nefes vermekle bulunduğu ortama verem mikrobu saçabiliyor bu kişiler vede bu şekilde bu havayı soluyan diğer sağlıklı insanlar tarafındanda bulaşım söz konusu olabiliyor.
 
Gamze Gülseven:Çok sorulur, veremli kişinin kaşığıyla,çatalıyla bulaşır mı,öpmekle bulaşır mı,yastığıyla bulaşır mı gibi...
Ayşın Şakar Coşkun:Bunlarla bulaşım bildirilmemiş,böyle bir bulaşım yok.Bunlara dikkat etmeleri gerekmiyor veremli kişilerin.
 
Gamze Gülseven:Beslenmeye dikkat etmeleri gerekiyor mu?Tek ilaçlar değil beslenmede önemli oluyor çünkü...
Ayşın Şakar Coşkun:Genel sağlık kurallarına dikkat etmeleri lazım.Beslenmeye dikkat etmek derken,çok kilo alıp kilolu olmalarını istemiyoruz biz o da zararlı.Ama kilosu normal kilosundan düşükse kilo alıp normal kilosuna ulaşmasını istiyoruz.Zaten bizim verem tedavimizin iyi gidip gitmediğininde bi göstergesidir kilo almaya başlar hastalar eğer tedavi iyi gidiyorsa ilaçlarını düzgün kullanıyorsa kilo alırlar bizimde o tedavinin iyi gittiğinin bi göstergesi olur.Verem tedavisinde kullanılan ilaçlar ücretsiz olarak verem savaş dispanserleri tarafından sağlanır.
 
Gamze Gülseven:Tıp dışındada insanlar birçok bitkisel tedavi gibi şeylere başvuruyorlar.Ne söylemek istersiniz?
Ayşın Şakar Coşkun:Onlar çok sakıncalı şeyler.Şimdi şöyle düşünelim veremi yapan ne bir mikrop bu mikrop vücutta varoluyor ve bazı organları tutarak hastalığa neden oluyor.Biz dışarıdan ne alırsak ne yaparsak yapalım bu mikrobu öldürme şansımız yok.Bunu ancak mikrobu öldüren ilaçlarla yapabiliriz.Onun için mutlaka tıbbi tedavi yapılması gereken çok önemli bir hastalık.Onun dışında mesela eskiden sanatoryumlar varmış işte temiz hava,güneş vs. bunların etkisi var mı,bunların etkisi bildirilmemiş,çok önemli bir etkisi yok ama şu var verem hastalığına yakalanmış kişilerin odalarının havalandırılması,güneş görmesi,bunların yararı var çünkü dedim ya bu kişiler öksürmekle,aksırmakla,konuşmakla,nefes vermekle ortama mikrobu saçabiliyorlar,havalandırma güneşte bu mikropların ölmesi azalması açısından anlamlı.O açıdan sadece yararı var.
 
Gamze Gülseven: Verem tedavisinde ne kadar sıklıkta kontrole gidiyor hastalar?
Ayşın Şakar Coşkun:Genellikle ayda bir kontrole gidiyorlar.Ayda bir hem ilaçlarını alıyorlar verem savaş dispanserinden hemde ilaçlarla ilgili yan etkiler var mı,tedavi düzgün gidiyor mu onları kontrol etmiş oluyoruz biz.Yan etkiler olabiliyor ilaçlarla ilgili.Özellikle karaciğere yan etki olabiliyor.Göze bazen yan etkiler,kulak duyma üzerine,denge üzerine yan etkiler olabiliyor.Ciltte yan etkiler görülebiliyor.Farklı farklı yan etkiler var bunların takip edilmesi lazım.O yüzden ayda bir kontrole gidiyorlar.
 
Gamze Gülseven:Tedavi bitiminde mesela tedavisi bitti bir hastanın sonrasında gerekiyor mu kontrole gitmesi?
Ayşın Şakar Coşkun:Sonrasında ne oluyor,hastalığın yaygınlığına bağlı olarak bizim onu yine kontrol etmemiz gerekiyor.
Gamze Gülseven:Her yıl mı gitmesi gerekiyor, belli bir süresi var mı?
Ayşın Şakar Coşkun:Aslında tedavi bittikten sonra,birkaç kontrolde yapıldıktan sonra öyle her yıl kontrole gitmesine gerek yok.Tüberküloz tedavisini tamamlamış bir kişinin başarılı bir tedavinin sonrasında yeniden tüberküloza bu kişinin yaşamı boyunca yakalanma olasılığı çok düşük.O yüzden gidip sık sık kontrol olmasını önermiyoruz.
Gamze Gülseven:Belli bir şikayetleri varsa mesela,çünkü önceden yaşadığı için bilir diye düşünüyorum?
Ayşın Şakar Coşkun:Evet şikayetleri açısından uyanık olmasını öneriyoruz.Zaten bir kez yaşadığı için biliyor şikayetleri akciğerle ilgili şikayetleri olduğunda vakit kaybetmeden biran önce hekime başvurmasını öneriyoruz rutin kontrol dışında.
 
 
Gamze Gülseven:Verem genetik mi?
Ayşın Şakar Coşkun:Genetik yönü yok veremin ama mesela veremli kişinin ailesinde yada yakın çalışma arkadaşlarında bu bulaşma nedeniyle görülebiliyor yoksa genetik bir tarafı yoktur veremin.
 
Gamze Gülseven:Verem zatürreden nasıl ayrılır?Yada zatürre vereme döner mi?
Ayşın Şakar Coşkun:Çok bilinmeyen birşey bu.Verem zatürreden nasıl ayrılır.
Gamze Gülseven:Sanki çok benzer çünkü?
Ayşın Şakar Coşkun:Benzer.Zatürrede veremde akciğerin iltihabı.Ama ikisinide yapan mikroplar birbirinden farklı.
Gamze Gülseven:Veremde sanırım balgamda bakıyoruz mikrop var mı yok mu,kesin bir tanı koymak için?
Ayşın Şakar Coşkun:Evet.Zatürrede de bakıyoruz balgamda ondada üretebiliyoruz yapan mikropları ama verem çok özellikli bir zatürre öyle söyleyeyim ben.Zatürrede iki hafta bilemedin üç hafta tedavi yeterli.Daha kısa sürüyor tedavi.Veremde ise çok daha fazla ilaçla ve çok daha uzun süre.
Gamze Gülseven:O zaman verem için daha ciddi bir hastalık diyebilir miyiz?
Ayşın Şakar Coşkun:Şöyle ciddi.İkiside ciddi olabilir.İkiside sorunsuz geçebilir.Aslında öyle bir kıyaslama yapmak çok doğru değil.Çünkü mesela gençse kişi başka bir rahatsızlığı yoksa o zaman veremde zatürrede çok sıkıntısız atlatılabiliyor.Ama yaşlı kişilerde ya da çok küçük çocuklarda başka rahatsızlıklar varsa diyabet gibi,kalp hastalığı gibi,böbrek hastalığı gibi o zaman veremde zatürrede çok zorlu olabiliyor.Zor tedavi edilebiliyor.O yüzden çok kıyaslamak doğru değil birini diğerine.Ama şunu söyleyebilirim verem mikrobu direnç geliştirebilen bir mikrop,ilaçlara verdiğimiz tedaviye direnç geliştirebiliyor o yüzden biz verem mikrobunu çok ilaçla tedavi ediyoruz direnç geliştirmesin diye ve uzun sürede tedavi ediyoruz çünkü bu özelliği nedeniyle tedavinin uzun verilmesi gerekiyor,zatürreden bu yönüyle ayrılıyor farklı ama sonuçta o da verem mikrobunun oluşturduğu bir zatürre tipi olduğunu söyleyebiliriz.
 
Gamze Gülseven:Tarihe bakılınca ince hastalık adıyla çokça ölümlere sebep olduğu biliniyor.Geçmişten günümüze bu hastalıkla mücedelede nasıl bir mesafe alındı?
Ayşın Şakar Coşkun:Hani eski türk filmlerinde vardı böyle öksürür mendile kan çıkar ve verem olur ölür filmin kahramanı.Şu anda günümüzde yüzde doksanlara yaklaşan bir oranda biz artık tüberkülozlu hastaları tedavi edebiliyoruz büyük bir ilerleme var.Dünyada bakacak olursak özellikle Afrikada,Güney Afrikada ve yine Güney-Güney Doğu Asyada verem çok yüksek oranda görülüyor özellikle Çin ve Hindistan veremin çok fazla görüldüğü ülkeler.Türkiye veremin daha düşük görüldüğü bir ülke yani oralarla kıyaslanırsa on kat belki daha az görülüyor.Yüzbinde yirmi iki yirmi üç gibi bildiriliyor her yıl yeni verem vakalarının sayısı.O anlamda dünyada kıyaslandığında iyi bir yerde olan bir ülke.Bizim kendi içimizde baktığımızdada Türkiyede geçmiş yıllara nazaran bakıldığında evet gerçekten özellikle 2000'li yıllarda veremli hastaların sayısında belirgin bir azalma var ama şuda var verem olduğu halde tanıyamadığımız bir hasta gurubuda var bizim doktora gitmeyen.
Gamze Gülseven:Aslında çok belirgin özellikleri var.
Ayşın Şakar Coşkun:Aslında öyle ama gitse de belki tanınamayan guruplarda var onlarında tanınmasıyla ve tedavi edilmesiyle mutlaka daha iyi yerlere gelecektir.Ama geçmişten günümüze çok büyük bir gelişmenin olduğunu yinede söyleyebiliriz rahatlıkla.
 
Gamze Gülseven:Veremi önlemek için yapılacaklar neler?
Ayşın Şakar Coşkun:Buda önemli birşey.Verem aşısı var mesela.
Gamze Gülseven:Ne kadar etkili peki?
Ayşın Şakar Coşkun:Verem aşısının etkinliği hakkında çok farklı şeyler var çok farklı yayınlar var bizim tıp literatüründe.Yüzde sıfırla seksen arasında değişebildiği söyleniyor ama verem aşısı özellikle çocuklarda kanla yayılan bi verem tipi var vücudun tüm bölgelerine yayılabilen ve öldürücü olabilen bir verem tipi var bunu önlüyor bunu biliyoruz.
Gamze Gülseven: Yani çocukluk çağında bu verem aşısının vurulmasımı gerekiyor?
Ayşın Şakar Coşkun:Evet.İkinci ay dolduktan sonra bebek ikinci ayını doldurduktan sonra verem aşısı yapılıyor.Bütün aile hekimleri tarafından bu verem aşısı eksiksiz olarak yapılıyor.Yapılması gerekli.Erişkinlik dönemindeki veremdende koruyor.Ama tamamen önlemiyor.
Gamze Gülseven:Koruyucu tedavi gibi mi?
Ayşın Şakar Coşkun:Evet en önemli önleme yönü bu.Onun dışında vereme daha yatkınlık sağlayan hastalıklardan en önemlisi AIDS.Aslında dünyada bakıldığında özellikle Afrika için AIDS hastalarının artması vereminde artışına neden oluyor.O anlamda bu hastalığında önlenmesi önemli.Bide diğer kronik hastalıklar.Diyabet,böbrek hastalığı gibi.Mesela diyabetin kontrollü olması,böbrek hastalığının tedavisinin yapılması,kalp hastalığı,kronik hastalık neyse onun tedavisinin yapılmasıda bi anlamda bu hastalıktan kaçınma açısından çok önemli.Bide şu çok önemli,hasta olan kişinin yakınlarının kontrole gitmesi temaslı muayenesi diyoruz biz buna özellikle aynı evde yaşayan kişilerin aile fertlerinin,birlikte çalışan iş arkadaşlarının kontrole gitmesi çok önemli.Bunlarında muayeneleri verem savaş dispanserinde ücretsiz yapılır.
Gamze Gülseven:Kontrol sonucu koruyucu tedavi uygulanır mı hasta yakınlarınada?
Ayşın Şakar Coşkun:Evet hasta ise hastalık tedavisi değilse koruyucu tedavi tek ilaçla 6 ay boyunca tedavi alırlar.Bu verem hastalığında korunmada epeyce etkili bir yöntemdir.Buda çok önemli bir önleme yöntemi.Yani yakınında,çevresinde verem hastalığı olanların mutlaka kontrol olması lazım.Eğer hekim uygun görüyorsada koruyucu tedaviyi kullanmaları lazım.
 
                                                    ...........................................................................................
 
Ve bir kız tanımıştım 18 yaşlarında Verem teşhisi almış. Yaşadıklarını yazmak istedim,duygusal mücadelesini,hastalık ile mücadelesini.İsminin verilmesini istemedi.Kısacası yaşanmış bir hikaye ...
 
Gamze Gülseven: Belirtiler nasıl başlamıştı?
(İsminin verilmesini istemedi):  Aylardan haziran hiç halsiz olmayan ben sürekli halsizlikten şikayet ediyordum ama birşeyim yoktu esasında.Böyle geçmişti haziran ayı.Sonra temmuz.Hafif kilo verme,devam eden halsizlik ve kuru öksürük başlangıcı.Öksürünce genelde boğaz ağrısı olur ya insanın,benim yok.Bazı geceler hafif ateşlenmeler ama öksürüğe bağlı olduğunu düşünüyordum.Doktora gittim muayenem yapıldı,öksürük şurubu ve ağrı kesici-ateş düşürücü ilacım yazıldı.Kullanmaya başladım.İlaçlar bitti benim öksürüğüm hala geçmemişti.Artık halsizliğim daha çok artmaya başlamıştı ve kilo veriyordum günler geçtikçe,geceleri kafamı yastığa koyduğum an da öksürüğüm daha çok artıyordu,uyuyamaz hale gelmiştim.Hırıltılı nefes alıyordum.Ve bi akşam bi öksürdüm sanki nefesim kesilmişti o an , ben gittim artık yaşamıyorum demiştim içimden ama Allah a şükür yaşıyordum.Hemen en yakın acil servise gitmiştik ailemle, orada sadece tansiyon-nabzım ölçülmüştü,ağrı kesici iğne yapıp eve göndermişlerdi beni.Haftasonuydu.Acil serviste,hafta içi göğüs hastalıkları polikliniğine gitmem gerektiğini söylemişlerdi.Eve geri dönmüştüm o gece ama hala zor nefes alıyordum.Öksürüğüm balgamlı gelmeye başlamıştı.Bağışıklık sistemim çökmüştü sanki.Markete alışverişe bile gidemez olmuştum.Adım attığımda nefesim kesiliyor ve boğuluyor gibi hiç durmadan öksürüyordum.Kalp atışlarımda bu nedenle yükseliyordu.Korkuyordum,ne olmuştu,neler oluyordu bana.Hafta içi olsada hemen gitsem diyordum göğüs hastalıkları polikliniğine.
 
Ve sonrası hafta içi...
 Gamze Gülseven: Hafta içi oldu tekrar doktora gittiniz,nasıl gittiniz hastaneye,neler oldu?Ne olmuş size?Anlatır mısınız?
(İsminin verilmesini istemedi): Ve hafta içi olmuştu sabah uyandım aslında hiç uyumayan biri neden uyandım der ki ( gülüyor) , öksürmekten gerçekten uyuyamıyordum geceleri.Gittim hastaneye göğüs hastalıkları polikliniğine.Doktora şikayetlerimin ne kadar süredir olduğunu anlattım,muayene etmişti beni ve gerekli tahlilleri yaptırmamı istemişti.Akciğer filmi çektirmemide istemişti doktorum.Çekilen akciğer filminin sonucu yarım saate çıkıyordu.Ve yarım saat sonra akciğer film sonucum ile doktorumun yanına gitmiştim.Doktorum bi akciğer film sonucuna bide bana bakmıştı şöyle uzun uzun ve sessizlik olmuştu bi an.Kendime ne olduğunu merak eden ben; "Acaba bana ne oldu söyleyebilir misiniz?" diyerek sessiliği bozmuştum.Doktorum zatürre olmuşsun cevabını verdi,hemen hastaneye yatırıyorum seni dedi ve ekledi ama "Verem"de olmuş olabilirsin."Kesin bir tanı koyabilmemiz için diğer sonuçlarıda bekleyelim hem birkaç tahlil daha istiyorum onları yaptır ve ağlama güzel kız iyileşeceksin" demişti doktorum.Hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım tabii, "Verem" kelimesini duyunca dünya başıma yıkılmıştı.Hastane duvarları üstüme üstüme geliyordu zaten doğru düzgün nefes alamayan ben hiç nefes alamıyordum artık sanki.Adım adım gidiyordum göğüs hastalıkları servisine tedavi göreceğim odaya hüngür şakır ağlaya ağlaya.Gitmiştim odam gösterilmişti.Doktorumun istediği diğer birkaç tetkikleride yaptırmak için nerede yapıldığını öğrenip yaptırmaya gitmiştim.Yaşayacak mıydım?Ölecek miydim?O an ki psikolojimi anlatamam,berbat.
 
Gamze Gülseven: Tedaviniz başlamıştır hemen diye düşünüyorum.Doktorunuz tarafından aldığınız ilk teşhis "Zatürre" olmuş ama "Verem"de olmuş olabilirsin demiş ya doktorunuz.Kesin tanınız "Zatürre" mi oldu yoksa "Verem" mi? Neler oldu?
(İsminin verilmesini istemedi):Akciğer tomografisi çekilmişti,evde sürekli balgamlı bir öksürüğü olan ben hastanede balgam çıkaramaz olmuştum.Bu kesin tanıyı zorlaştırmıştı.Kan değerlerimde bazı yükseklikler ve düşüklükler gözlemleniyordu.Hastanede de gece ateş yüksekliğim devam ediyordu.Hala nefes almakta zorlanıyordum ve geceleri uyuyamıyordum.Kuru öksürüğüm sürekli devam ediyordu.5 gün boyunca başka bölümlerden uzman doktorlarda geliyordu kontrole.Ağrı kesici-ateş düşürücü ve serumlarla geçen 5 günde hala balgam örneği veremediğim için kesin tanı koyulamamıştı.Ve 5 gün sonunda doktorum beni başka hastaneye sevk ettiklerini söylemişti.Ve apar topar bu hastaneden toparlanıp diğer hastaneye gitmiştim.Ordada hemen yatışım yapılmıştı.Ordada tahliller yapılmıştı.Ve tanı için hemen ertesi gün bronkoskopi yapacaklarını söylemişlerdi.Korkmuştum,ağlamıştım ama artık kesin tanının konmasını ve gerçekten tedavime başlanmasını istiyordum.Çünkü ben yaşamak ve iyileşmek istiyordum.Gece 12'den sonra birşey yememem gerektiği söylenmişti.Ve ertesi gün oldu,bronkoskopim yapıldı.15 dk süren birşeymiş,aslında hiç korkmaya gerek yokmuş(gülüyor).Ama hasta psikolojisi işte.Ve çıkan sonuç,kesin tanı "Verem" olduğum.Annem,ailem yanımda iken gülen yüzüm,onlar oda dışına çıkınca ağlayan gözlerim.
 
Gamze Gülseven:Bu süreçte yanınızda kimler vardı?Nasıl destek oldular?Toplumun tepkisi neydi?
(İsminin verilmesini istemedi): Tabi ki annem ve babam en  büyük manevi güçlerimdi.Arkadaşlarım,dostlarım.Ziyaret eden arayıp soran akrabalarım.Ama ben saklı kalmasını istedim çünkü toplumumuz çok önyargılı.Eğer öğrenilirse bana kötü bakabilirler,bu kız hastalıklı diyebilirler,dalga geçebilirlerdi.Ama kim ister ki,hangi anne-baba isterki evladının  "Verem" teşhisi almasını hemde 18 yaşında.Sadece annem-babam doktorum biliyordu.Geri kalanlara zatürre olduğumu söylüyordum hep.Ve korktuğum başıma gelmişti.Hastaneye ziyarete gelen bir yakınım doktorla konuşmuş ve "Verem"li olduğumu öğrenmişti.Aslında kendimede kızıyorum bu konuda.Doktorumla konuşup annem-babam ve benim dışımda kimseye bilgi vermemesini rica edebilirdim.Doktorum nerden bilsin benim yakınımın ne dedikoducu bir insan olduğunu.Sonra onu beni soranlara hep söylemiş beni acırcasına.Bunları hastanede tedavimin devam ettiği süreçte hep duydum.Çok üzüldüm.Hüngür şakır ağladım.Ama telefon edip bi laf bile etmedim kendisine neden konuşuyorsun ayıp değil mi? vs. gibi. Rabbime havale ettim.Bu süreçte beni en çok üzen bu oldu.Ne oldu değil ne olacak demeli insan.Hayatta herkesin başına herşey gelir.Ben bunu öğrendim.Zor günler,kötü günler gerçekten insanların ne olduğunu ,nasıl biri olduğunu anlamak için biçilmiş bir kaftan sanki bana göre.
 
Gamze Gülseven:Tedaviniz nasıl sürdü?
(İsmini vermek istemedi):Teşhisi aldığım andan itibaren hemen tedavime başlamıştı doktorlarım.Hergün bir kere yediğim antibiyotik iğne ve sabah aç karnına içtiğim 4 hap.Ve ateşlenirsem ateş düşürücü serum yiyordum hızlı etkili.Birde diyabetliyim ben(şeker hastası),düzensiz giden şekerlerim vardı.Şekerimide dengede tutmaya çalışıyorduk.9 gün kaldım hastanede.Taburcu oldum.2 ay hergün antibiyotik iğne tedavim sürdü.Ve sabah aç karnına içtiğim haplarımı içiyordum.Ayda bir akciğer filmi çekiliyordu.Negatif olana kadar balgam örnekleri veriyordum ayda bir.Tedavim 6 ay sürdü.2 ay hergün vurulduğum iğnelerin etkisinden mi bilmem saçlarım inanılmaz dökülüyordu.Saçsız kalma düşüncesi psikolojim açısından kötüydü.Ama çok şükür saçlarım tamamen dökülmedi.Kilo almaya başlamıştım.6 ay süren tedavim sonunda tamamen iyileşmiştim.Tedavimin bitiminden itibaren,özellikle diyabetli olduğum için 6 ayda bir kontrol amaçlı akciğer filmi çektirdim.Bir problem çıkmadı,sonuçlar temizdi.Verem tanısı aldığımda,akciğerlerim sağ akciğer tamamı,sol akciğer yarısı olmak üzere tıkalıydı.6 ay süren tedavim sonucu,akciğerlerimde düzeldi.Ama ilaçlarımı kesinlikle düzenli kullandım,kontrollerimi hiç aksatmadım.Genel sağlık kurallarına,beslenmeme dikkat ettim.Şeker hastası olduğum,şekerlerimi düzende tuttum.Buda çok önemli bana göre.Şu an yaşamımda herşey yolunda,veremle savaşımı,mücadelemi ben kazandım.
 
Gamze Gülseven:Doktorlarınızın size karşı tutumu nasıl oldu?Yeterli bilgilendirme yapıldı mı?İlgilenildi mi sizinle?Ve son olarak söylemek istedikleriniz var mı bu teşhisi almış insanlara?
(İsmini vermek istemedi):Tanı koyma aşamasında ve tanı koyulduktan sonra tedavim hemen başlamıştı gerekli tüm bilgilendirmeleri yaptı doktorlarım.Bu yüzden şanslıydım sanırım.Minnettarım doktoruma.
Son olarakta;İlk tanı aldığımda her ne kadar duygusal çöküş yaşamış olsam bile yaşamak,iyileşmek,iyi olmak istiyordum.Hatta hastanede yatarken sabah kalkar yüzümü yıkar daha ilaçlarımı içmeden hafif makyajımı yapardım hergün.Müthiş moral olurdu,kendimi iyi hissederdim.Hatta ziyaretime gelenler bu ne enerji hastanede bile makyaj yapıyor derlerdi.(gülüyor).Gülümserdim sürekli.Gülmekte iyi geliyor.Bi neden olmasına gerek yok.Şeker kız diyorlardı bana.Tedavime düzenli uydum,genel sağlık kurallarına dikkat ettim.Aslında verem korkulacak bir durum değilmiş bence,tedavisi mümkün.Bu süreci yaşamış biri olarak bu teşhisi almış insanlara korkmayın demek istiyorum,moralinizi kesinlikle bozmayın.Ve tedavi sürecinde kesinlikle iyileştim deyip tedavinizi yarıda bırakmayın.Sonuna kadar düzenli uyun tedavinize,ilaçlarınızı ihmal etmeyin.Genel sağlık kurallarına dikkat edin.Kontrollere gidin ihmal etmeyin.Tedaviniz başarılı sonuçlansın.Hayat güzel,yaşamak güzel.Ve ne olursa olsun hayat yaşamaya değer.Dilerim sağlık bedeninizden hiç eksik olmasın...
www.tarihistan.org

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum