ESAT BOZAY: 21 YÜZYILIN HASAN SABBAHI

Bir çoğumuz hiç duymadı, duyan da sadece bu isme aşina oldu.

 ESAT BOZAY: 21 YÜZYILIN HASAN SABBAHI
14 Ağustos 2014 - 11:15

21. YY'ın Hasan Sabbah'ı
Bir çoğumuz hiç duymadı, duyan da sadece bu isme aşina oldu.

Hana bin Ali bin Muhammed bin Cafer bin Hüseyin bin Sabbah el-Hamari, ya da kısaca Hasan Sabbah. Büyük Selçuklu dönemine damgasını vurmuş bir lider. Tarihin eski sayfalarında yer almış olan Haşhaşileri kuran ve ölene kadar liderliğini yapan bir İranlı. Mürüdleri tarafından Seyduna olarak adlandırılan, islamiyeti büyük ölçüde sorgulamış, tarikat ve mezheplerle ilgili araştırmalar yapmış bir lider. Edindiği bilgiler ve deneyimler doğrultusunda tarikat liderlerinin insanları istediği gibi yönetebildiğini ve yalan yanlış öğretilerle onları tamamen kendi öğretilerine bağlayabildiklerini anlatmıştır. '' Bu insanlar cennet için yaşıyorlar, ancak onlara bir cennet verebilirsen onları yönetirsin'' sözü de Hasan Sabbah'ın hayatının sözü olmuştur.

Şimdi gelelim 900 yıl sonrasına yani 21. yüzyıla...
Herkes bi liderlik aşkıyla tutuşmakta, yönetme ve gücün elinde olması arzusunda. Ama biri var ki...

Onu her gördüğümde Hasan Sabbah aklıma geliyor. Önce bi tarikat lideri oldu, mürüdleri tarafından bir isim(!) konuldu, ardından güçlü bi kaleye sığındı. Geriye yapması kalan, Hasan Sabbah'ın Selçuklu'ya sızdığı gibi devletin içine sızması kalmıştı.

Biz insanlar tuhafızdır, bazen gözümüzün önündekini bile görmekten aciz olabiliyoruz. Lakin farkında olmamız lazım. Bu devlet bizim, bu bayrak bizim, bu millet bizim... Sırf kendi ideolijik tercihlerimiz ve düşüncelerimiz için bu ve bunun gibi örgütlere göz yummak, ne akla , ne mantığa ne de insanlığa sığar. Bunların derdi yönetici konumunda olan bir kaç şahıs değil, bunların derdi 600 yıldır atalarının, akıl hocalarının yapamadığını yapmaya çalışmak. Ama o kadar büyük o kadar ulu bir milletiz ki değil altı yüz sene bin sene geçsede asla emellerine ulaşamayacaklar.

Benim tek bir derdim var dostlar...

Farkındalık...

Etrafımıza bakarken, bakmakla yetinmeyelim, görelim...

Duyduklarımızı aklımızla tartalım...

İşte o vakit ne Hasan Sabbahlar ne zat-ı muhteremler(!) sadece arı kovanı etrafında dolaşan bir sinekten farksız olurlar...

 

                                                                                                       

 

                                                                                                       ESAT BOZAY

                                                                                                      [email protected]


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum