DİLVİN KADAZ: AĞUSTOS BAŞAĞI

SEVİNÇ ÇOKM:AĞUSTOS BAŞAĞI

DİLVİN KADAZ: AĞUSTOS BAŞAĞI
16 Mayıs 2012 - 14:58

 

Yazar, Millî Mücadele yıllarını ele almıştır. Olayları,  Söğüt ön planda olmak üzere, Batı Cephesi'nin diğer bölgelerine de uzanan bir coğrafya içerisinde değerlendirmektedir. Cepheyle cephe gerisi belgelerden ve gerçek kişilerden alınan bilgilerden yola çıkılarak anlatılmış ve yorumlanmıştır. Yazar;romanı sadece yazılı belgelerle değil, o coğrafyada yaşamış Ali Amca ve Memiş Dayı gibi gerçek kişilerden dinledikleriyle oluşturmuştur.Yazar bu eseri 1984-1986 yıllarında,yaptığı araştırmalarla destekleyerek kaleme alması anlatımı güçlendirmiştir.Açık ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.Romanın kurgusunda titizlik göstermiştir.Yazar, romanındaki olayların ve karakterlerin tarihe bağlı kalması konusunda hassasiyet göstermiştir. Yazar, roman kurgularının sağlam olmasına dikkat etmiştir.Romanında tarihi bir üslup kullanmaya çalışmıştır.Milli mücadele döneminde yaşanan olayları tüm gerçekliğiyle öne sürmesi ve okuyucuya aktarması yazarın ne derece başarılı olduğunu bize göstermektedir.

Özet:

Bu romanda Osmanlı Devletinin kuruluş dönemine ait bazı unsurları motif olarak kullanmıştır. Olay İstiklal Harbinin Söğüt Cephesinde geçmektedir. Yazar bu mekanı özellikle seçmiştir. Bu mekan aracılığıyla Milli Mücadele ile Osmanlı Devletinin kuruluşu arasında bağ kuran yazar, bunu romanının ilk sayfasında kahramanının ağzından şöyle dile getirmiştir:"Osmanlı Devletinin beşiğidir Söğüt. Doğduğu, kök saldığı yerdir. Bilir misin, Milli Mücadelede ilk düzenli ordu birlikleri burda kurulmuş.Yani devlet burda ikinci defa dal budak salmış. Bereketli, kutlu bir yerdir anlayacağın."

Romanda, Milli Mücadelenin Söğüt cephesi anlatılırken sık sık Osman Gazi dönemi hatırlatılır. Bunlar, yeni kurulan Türk Devletinin sembolü olurlar. Orhan Gazi Camii,Edebali'nin beyaz evi, türbesi, Ertuğrul Gazi Türbesi gibi mekana ait unsurlar, Osman ve Orhan Beyler gibi tarihi şahsiyetler, Ertuğrul Gazi'yi anma törenleri gibi sembolik unsurlardır. Böylece tarihi kişiler yalnız kendi devirlerinde geleceğe hükmedecek büyük bir devletin temellerini atmakla kalmazlar, altı yüz yıl sonraya da taşınan, yön veren birer manevi kurtarıcı halini alırlar. Söğüt insanı, gücünü kuvvetini Ertuğrul, Osman ve Orhan Beylerden alır. Söğüt'ün Rum bacıları İstiklal Savaşı’nın mermi taşıyan, kağnı süren kadınları olarak yeniden dirilirler. Onlar uzun yıllar önce ölen insanlar olmaktan çıkıp, yaşayan, hatta savaşan bireyler gibi yol ve yön gösterici olurlar. Milli Mücadele adeta onların kemiklerini sızlatmamak için yapılır ve kazanılır. Onlar, yattıkları yerden dünyayı yönetirler. Söğütlülere güç kaynağı olurlar.

Yazar, Söğüt Kuvayı Milliye’sinin kurulmasını, Söğütlülerin azmini ve direnişini heyecanla anlatır ve işler. Olay kahramanlarından birinin adının Osman olması, ona "Kara Osman" denmesi, yazarın bağlantıyı daha sıkı bir şekilde hatırlatmak istemesinin bir sonucudur. Roman boyunca Osman Gazi'nin zamanında olduğu gibi Söğüt'ten Bursa'ya ve Bilecik'e gidilir.

 


Sevinç ÇOKUM Kimdir?

 Sevinç Çokum  25 Ağustos 1943’te  İstanbul  Beşiktaş’ta dünyaya geldi. Üç kız evlada sahip olan ailenin en küçük çocuğudur. Beşiktaş Büyük Esma Sultan İlkokulunu, Beşiktaş Ortaokulu ve Lisesini bitirdi. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu; ayrıca Umumi Sosyoloji dalında öğrenim gördü.  Acıbadem Özel Anadolu Lisesinde ve Etfal Hastanesine bağlı hemşire okulunda Türkçe ve Edebiyat dersleri verdi.

Orta öğrenimi sırasında bir süre İstanbul Radyosu çocuk korosunun haftalık programlarına katıldı.   Klasik Batı müziği dalında özel keman dersleri alarak Türk ve değişik ülkelerin temsilcilerinden  oluşan A. Kavafyan yönetimindeki  İstanbul Amatör Senfoni Orkestrasında ikinci kemanlarda çaldı, konserlere katıldı. Üniversitedeyken politikayla ilgilenmeğe başladı. Bir siyasi partinin ilçe gençlik kolu başkanı oldu, daha sonra İl Gençlik Teşkilâtına geçti, bir süre sonra politikada aktif rol almaktan  vazgeçti.  Öğrenimi sırasında evlenen  Sevinç Çokum, 1968 çalkantılı döneminde öğrenci hareketlerine fikirleriyle katıldı.

Edebiyata sevgisi  ortaokul sıralarında Türkçe Öğretmeni Necmi Seren’in, lisede ise Suzan Karamanlıoğlu’nun   yönlendirmeleriyle  yol aldı. Necmi Seren öğretmenliğin dışında Macarca’dan çeviriler yapmış, ünlü “Pal Sokağı Çocukları” romanını Türkçeye kazandırmıştı. Sevinç Çokum daha o tarihlerde günlük tuttu, şiirler yazdı. Lisede öğrenciyken büyüklerin katıldığı Kudret Gazetesindeki bir yarışmaya girerek ikinci oldu. Üniversitede hikâyeler yazmağa başlayan yazarın  Bir Eski Sokak Sesi adlı öyküsü Hisar Dergisinde (Şubat 1972) yer aldı. O sıralarda Yelken ve Eflatun Dergilerinde de birkaç hikâyesi görüldü, Ahmet Nadir Caner’in yönettiği Başkent Gazetesinde  şiirlerinden bazıları  neşredildi. İlk hikâyelerini  Eğik Ağaçlar adlı kitabında toplayan yazar,  Behçet Necatigil’in  tavsiyesiyle öyküde yoğunlaştı. Bu kitabın ardından Hisar Dergisinin yanısıra  Türk Edebiyatı Dergisinde de yazmağa başladı. 1975-76 yıllarında Kültür Bakanlığı bünyesinde düzenlenen komisyonlardan Halk ve Çocuk Yayınları Kurulundaki çalışmalara katıldı. 1977-79 yıllarında Türk Edebiyatı Dergisinin yazı işleri müdürlüğünde bulundu. Daha sonra,  (1981-85)  eşi Rıfat İzzet Çokum’la kurdukları Cönk Yayınlarını yönetti. Sevinç Çokum, Hisar, Türk Edebiyatı, Gösteri ve  Varlık Dergilerine yazdı.

Öyküleri:
Eğik Ağaçlar (1972), Bölüşmek (1974), Makina (1976), Derin Yara (1984),Onlardan Kalan (1987 ) Bu kitaplar birleştirilerek, Bir Eski Sokak Sesi, Evlerinin Önü, Onlardan Kalan adlarıyla yeniden yayımlandı. Rozalya Ana  (1993- Türkiye Yazarlar Birliği Armağanı), Beyaz Bir Kıyı (Fas’ta geçen hikâyeleri 1998), Gece Kuşu Uzun Öter (2001 ), Al Çiçeğin Moru (2010).

Romanları:
Zor (1977), Bizim Diyar (1978), Hilal Görününce (1984- Milli Kültür Vakfı ve TYB Armağanları), Ağustos Başağı (1989), Çırpıntılar  (1991), Karanlığa Direnen Yıldız (1996), Deli Zamanlar (2000),  Gülyüzlüm (Tefrika roman olarak yazılışı 1988, kitaplaşması 2003 ), Gece Rüzgârları (2004), Tren Burdan Geçmiyor (2007),  Arada Kalmış Tebessüm (2010), Lacivert Taşı (2011- Eskader Roman Armağanı)

Gazete Yazıları: Güzele Bakan Karınca (1997), Vaktini Bekleyen Tohum (2000 )

Anlatı:  Hevenk- Kayıp İstanbul (1993-TYB Armağanı)

Radyo programları ve TV senaryoları da bulunan Çokum, Yeniden Doğmak adlı dizi senaryosuyla  Ankara Gazeteciler Cemiyeti, 1988 Basın Şeref Belgesine lâyık görülmüştür.

Çevrilmiş Eserleri:
Çarmıh,Bir Geminin Getirdikleri, Der Neu Mensch İn Der Türkei – Almanya(Öyküler)Bizim Diyar, Prof.Dr.  Azize Cefarzade’nin çevirisiyle- Azerbaycan-Bakü.(Roman)
Tarifsiz Bir Sesin Hikâyesi, Moderne Turkse Verhalen- Hollanda (Öykü)
Denizin Dalgası Saçların, Racconti dell Anatolia-İtalya (Öykü)
Deli Zamanlar  Arapçaya çevrilerek Mısır’da yayımlandı (Roman)
Deli Zamanlar Arnavutluk, Bulgaristan ve Hindistan’da yayımlanmak üzere çevrilmektedir.

Eserleri üniversitelerde araştırma konusu olan Sevinç Çokum’un yurt dışında da bazı eserleri üzerinde çalışmalar gerçekleşti. Ayn Şems Üniversitesinden Ayşe Abdülvahid Çırpıntılar romanıyla ilgili, Batıda Türk Göçmenlerinin  Sorunları  adıyla  yüksek lisans yaptı.(2008-2010) Ayrıca yine Mısır’da Kahire Üniversitesinden Muhammed Eyd, yazarın  Beyaz Bir Kıyı  adlı eserini dil bakımından inceleyen bir çalışma ortaya koydu.(2010-2011)

İlk kitabıyla insan sevgisi ve hümanizma çizgisinde görünen Sevinç Çokum, zaman içerisinde öykü ve romanlarında değişimler yaşadı. Toplum ve birey arasındaki ilişkileri kurcalayan yazar, ilk romanlarında ulusun değerlerini kişilerine aktararak onları tarih perspektifi içinde ele aldı. Giderek insanın iç yapısındaki  derinliklere yönelen yazar,  sanatın sınırları olmayacağını savunarak evrenselliğe ulaştı. Deli Zamanlar romanıyla birlikte hikâyelerindeki ince gözlemleri, dil özenini ve ironik bakışı romanlarına taşıdı. Tren Burdan Geçmiyor ve Arada Kalmış Tebessüm, Lacivert Taşı  gibi  son romanlarında sosyal psikolojinin verileriyle insanı anlamaya çalıştı. Abukiz adını verdiği bir felsefe ortaya atarak, çok renkli ve prizmatik bir yapı içinden dünyaya baktı. İçtenliği önemseyerek öğretilerin dışındaki doğruları aradı.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum