Davutoğlu'na Rusya'dan cevap verdi

Demirtaş, Başbakan’ın, HDP’nin özerklik talebine “Biz bu işi yerel yönetimlerle de hallederiz” çıkışına, “Yalnız Türkiye’de değil tüm Orta Doğu’da kanton istiyoruz” dedi

Davutoğlu'na Rusya'dan cevap verdi
27 Aralık 2014 - 00:09

Köşeye sıkıştırıyor
İktİdar, “ihanet süreci”nde taviz verdikçe, HDP “istemek”te sınır tanımıyor. Daha önce “özerklik”te ısrar eden Demirtaş, Rusya ziyareti sırasında müzakere ortaklarını köşeye sıkıştıracak “kanton” resti çekip, buna örnek olarak da Kuzey Suriye’deki yapılanmayı gösterdi.

Devleti bekleyemeyiz
DemİrtaŞ, yerel seçim öncesinde de PKK’nın hedefinin İsviçre’de uygulanan kanton modeli olduğunu dillendirmişti. Demirtaş, “Halkımız kendisini yönetme aşamasına geldi. Ana dilimizde hizmet almalıyız. Bunları yapmak için devleti beklemek zorunda değiliz” demişti.

İstediğini alma zamanı
TerÖr örgütü PKK’nın elebaşlarından Sabri Ok da, “Diyarbakır, Van, Urfa ve Mardin’i kazanırsak, bu 4 büyükşehir, 4 kanton olabilir. Kürtler için talep etme değil, istediğini alma zamanıdır. Hedefimiz Kürdistan’ın özgürleştirilmesidir” ifadelerini kullanmıştı.

AKP iktidarı, Türkiye’nin bölünmesi anlamı taşıyan sözde çözüm süreci uğruna taviz verdikçe, terör örgütü PKK’nın Meclis’teki uzantısı HDP de istekte sınır tanımıyor. Daha önceleri özerklik istediklerini defalarca dile getiren HDP, bu kez Kanton modelini öne sürdü. Rusya’nın başkenti Moskova’da temaslarda bulunan HDP Eş Genelbaşkanı Selahattin Demirtaş, müzakerelere 10 gün içinde başlanabileceği mesajını verdi. Demirtaş, “2 yıla yakın süredir diyalog süreci devam ediyor. Bunun müzakereye dönmesini ve müzakere sürecinin bir hafta on gün içinde başlamasını bekliyoruz” dedi. Kafalarındaki modeli de şu anda Suriye’nin kuzeyinde “Rojava olarak adlandırdıkları bölgede hayata geçirilmeye çalışıldığını” anlatan Demirtaş, şöyle konuştu: “Rojava modeli (kanton) tüm Orta Doğu’ya örnek olabilir. Biz yalnız Türkiye’de değil tüm Orta Doğu’da özyönetim (kanton) modelinin tartışılması gerektiğine inanıyoruz.”

Davutoğlu’na cevap
Demirtaş’ın bu açıklamasının, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun geçtiğimiz günlerde Makedonya’ya yaptığı ziyaretten önce “Yerel yönetimlerin yaygınlaşması (Özerklik) ve yerel yönetimlerle ilgili hususlarda da zaten hükümetimizin başta büyükşehir yasası olmak üzere yerel yönetimlere nasıl önem verdiği ve bu bağlamda nasıl adımlar attığı herkesin malumudur. Bu konuları kamuoyu önünde yanlış bir eksende tartışmak doğru değil. Çözüm sürecini doğası gereği kendi mantığı içinde ilerlemekte olduğunu ve bugün geldiğimiz noktada usul ve yöntem bundan sonraki aşamalar hususunda pozitif bir atmosferde bulunduğumuzu söylemek mümkün” şeklindeki ifadelerine cevap olarak yorumlandı.

30 Mart öncesi
Demirtaş, 30 Mart Yerel Seçimleri’nden önce de PKK’nın hedefi İsviçre’de uygulanan kanton modeli olduğunu dillendirmişti. Demirtaş, şunları söylemişti “Seçimden sonra sadece fuar ya da kültür merkezi inşa etmeyeceğiz. Asıl inşa edilecek şey demokratik özerkliktir. Bu halk artık kendisini yönetme aşamasına geldi. Muhtarlar, mahalle meclisleri vs. ana dilimizde, lehçelerde Arapça, Ermenice, Süryanice hizmet alma noktasına geldi. Bunları yapmak için devleti bekleyemeyiz. Halkımızın ana dilinde eğitimi olacak, ders kitapları olacak. Devleti bekleme zorunda değiliz. AKP’nin insafını beklemek zorunda değiliz. İşte BDP’li belediyeler bunu hayata geçirecek.” Yine PKK’nın elebaşılarından Sabri Ok da yaptığı açıklamada “30 Mart, öz yönetim seçimidir” demişti.

Dayatmayı Avrupa’dan ilan etmişti

HDP lideri, PKK dayatmalarını Öcalan’ın birebir sözleri ile AP’deki kürsüden tüm dünyaya ilan etmişti: Her kimliğin kendini yerelde yönetebildiği, yetki sahibi olduğu, yerel parlamento, eyalet meclisi ne derseniz deyin temsiliyetini bulduğu, kendini garanti altına alabileceği yönetime ihtiyacımız var.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 10 Aralık’ta terör örgütü PYD’nin elebaşılarından Salih Müslim ile katıldığı Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada PKK dayatmalarını ve bebek katili Öcalan’ın birebir sözlerini aktarmıştı. Demirtaş, şunları söylemişti: “Her kimliğin, anlayışın ve inancın kendini yerelde yönetebildiği, yetki sahibi olduğu, ’yerel parlamento, belediye meclisi, il genel meclisi, eyalet meclisi’temsiliyetini bulduğu, kendi dilini, eğitimini, kültürünü, geçmişini ve geleceğini garanti altına alabileceği, karar mekanizmalarına katılabileceği yönetim birlikteliğine ihtiyacımız var. Bu devletin kendini savunabilmesi gerekir. Neye karşı, devletin demokrasiden uzaklaşarak merkezileşmesine karşı. Öz savunmamızı yapabilecek yerel güvenlik birimlerine ihtiyaç var. Bölgede demokratik düzeni koruyabilecek savunma birimleri oluşmalı. Ulusal savunmanın da merkezi hükümete bağlı şekilde kurgulanması lazım.”


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum