Çukurova folklorunu derleyip kitaplaştırdı

Bekir İşlek, vatanına borcunu doğduğu toprakların sözlü kültürünü derleyip kitaplaştırarak ödemeyi kendine görev edinmiş bir folklor gönüllüsü.

Çukurova folklorunu derleyip kitaplaştırdı
12 Ağustos 2021 - 09:15

Bu zahmetli çabaları sonunda üzerinde imzası bulunan 4 değerli eser ortaya çıkmış. Çukurova Folkloru Üzerine Mektuplar, Tekeden Teleme Çalmak, Bir Cerene Av olmak, Seksen Kapıya Doksan Değnek Çalmak hep bu çabaların ürünü. Bu değerli eserler Türk kültürüne yeniden kazandırılırken Bekir İşlek yalnız değil.. En büyük ilham kaynağı da daha önce bölgede halk bilimi araştırma ve derlemeleri yapan hocası Prof. Dr. İsmail Görkem... Tabii bir de 3 ciltlik "Çukurova Folkloru Üzerine Mektuplar"ı birlikte hazırladığı Musa Tolu...

Bekir İşlek, bir folklor gönüllüsü olarak bölgesinin gelenek ve kültürlerini derleme macerasına girişinin öyküsünü şöyle özetliyor:

1985 yılında Düziçi'nde avukatlık yaparken, Düziçi Öğretmen Okulu'ndan hocam Prof. Dr. İsmail Görkem'in, eski öğrencilerinden birisinin motosikletinin terkisinde Düziçi'ni köy köy dolaşıp derlemeler yaptığını görmüştüm. 2000 ve 2001 yıllarında bu derlemelerin "Halk Hikâyesi Araştırmaları: Çukurovah Âşık Mustafa Köse ve Hikâye Repertuvarı" ve "Türk Edebiyatında Ağıtlar: Çukurova Ağıtları isimleriyle kitaplaştığını takdir ve hayranlıkla takip ettim. Ne yazık ki derlemesi ayrı, kitaplaşması ayrı bir emek ve gayretle ortaya konmuş bu eserler Düziçi'nde hak ettiği takdir ve yankıyı bulmadı.

Çocukluğum halk hikâyeleri ve Karacaoğlan türküleri dinleyerek geçmişti. Yarbaşı'ndan bir adım ötesini Yemen kadar gurbet sayan bir Düziçili olarak, Düziçi'nden 1000 km. batıda görev yapıyordum. Memleket hasreti bir bakıma türkülere, Düziçi şivesindeki, aksanındaki tınılara, o güzelim davul ve zurna seslerine olan hasrete dönüşmekteydi. Âşık Ali Kirik'ten bir "Âşık Halil" hikâyesi dinlemek için neler verilmezdi ki?

Hocam İsmail Görkem'in söz konusu kitaplarını okuduktan sonra, kendisini telefonla aradım ve kutladım. Bu konuda neler yapılabileceğini sordum. Kendileri de, hiç vakit kaybetmeden işe başlamak gerektiğini, bana uzun uzun anlattı.

"Neler yapabilirim"i düşünürken, aklıma, işi, Düziçi düğünlerinde video kayıtçılığı olan bir yakınım geldi. Hiç olmazsa, yaşayan âşıklar ile çekimler yapıp, söyledikleri her şeyi kaydedebilirdik. Her âşıkla ayrı ayrı görüşerek bu programları yaptık. Video görevlisi çekimleri yapıp bana gönderiyordu.

İkinci olarak, vefat eden âşıkların ailelerinde kalan ses kayıtları derlenebilirdi. 2006 yılında Düziçi'ndeki tatilimin büyük bir kısmını köyleri dolaşarak kaset toplamakla geçirdim. Kirik Ali'den, Âşık Mehmet Ova'dan, Köroğlu'ndan (Mehmet Demirci), Âşık Mahmut'tan pek çok kaset buldum. Ben de bu kayıtların birer kopyasını hocama gönderiyordum.

Fakat asıl keşfim İspir Onbaşıyı (İspir Mehmet Koç) tanımak oldu. İspir Onbaşı, 80 yaşın üzerindeydi. Tam bir hikâye ve türkü tutkunuydu. Pek çok âşıktan hikâye ve türkü öğrenmişti. Ama onun asıl derdi Karacaoğlan idi. Bana Karacaoğlan ile ilgili derli toplu tek hikâyeyi kendisinin bildiğini, Karacaoğlan'ın Düziçi'li ve hatta Farsak'lı olduğunu, bunu Adana'da düzenlenen Altın Koza Film Festivallerinde iddia edip kabul ettirdiğini, ama kimsenin kendisini ciddiye almadığını, biraz da kahırlanarak anlattı. Sonra o görüşmede bizlere, Karacaoğlan'ın türkülü hikâyelerini anlatarak kaydettiği toplam üç saatlik iki ses kaseti verdi.

Diğer yandan Karayiğit Osman'ın anlattığı hikâyeler arasından da son derece değişik bir Karacaoğlan hikâyesi çıkıp geldi.

Yaşayan âşıklardan Mustafa Köse, Karayiğit Osman, Mustafa Çabuk ve Mehmet Öztürk'ten iki yıl boyunca kayıtlar yaptık. Mehmet Öztürk, yaptığımız kayıtlardan bir müddet sonra maalesef vefat etti. İlk üçü, 15'e yakın türkülü hikâye anlattı. Bunlardan Köroğlu hikâyesinin ise, ortalama bir saatten fazla süren pek çok kolları vardı. Bizimkiler İstanbul'un Beyoğlu hikâyesini bile anlatmışlar.

Kayıtları arşivledik. Kameramız son derece amatördü. Görüntü çözünülürlüğü elbette istenen nitelikte değildi, ama olsun, biz bu kadarına da razıydık!

Mehmet Demirci ve Ali Kirik vefat ettiler. Şimdi, Düziçili yaşayan âşıkların anlattıkları bütün hikâyeler ve söyledikleri bütün türküler, çoğu birkaç âşıktan ayrı ayrı olmak üzere kayıt altında, diyebiliriz.

Tabii ki bizden önce pek çok derlemeler yapılmıştı. Ama, bir âşığın repertuvarı, her biri bir saatten fazla süren 25-30 hikâyeye ulaşabiliyordu. Âşıkların gelir kaynağı olan yevmiyelerinin ödenmesi bir yana, ne Kültür Bakanlığı, ne TRT ve benzeri kuruluşların ne de halkıyatçıların bu kadar süre köylerde kayıt yapmaları mümkün olmuştu.

İletişim Tel: (0505) 571 62 53
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/kitap-haberleri-56hk.htm

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum