Afranur KARABAŞ :DOST ÇERÇİ

-Anne internette bir kitap özeti okudum. -E,e? -Bana o kitabı alır mısın? -Çok beğendiğin sesinden de anlaşılıyor, alalım. Adı neymiş? -Dost Mağarası…

Afranur KARABAŞ :DOST ÇERÇİ
19 Mart 2017 - 18:47 - Güncelleme: 19 Mart 2017 - 19:24

DOST ÇERÇİ

 

Zamanın birinde; Köyde bir dağ başında bir av köpeğiyle yaşayan bir adam varmış. O köyde yaşayan kimseyle konuşmaz suallerine cevap vermez, tek dertlerin onun neden yalnız başına dağda olduğunu öğrenmek istedikleri için yüzlerine bakmaya tenezzül etmemiş…

Bu adamın namı köylerden köylere dolaşıp durmuş. Kimse hala onu neden orada olduğunu anlayamamış. Adamı üzende buymuş kimsenin onu anlamak için çabalaması bu yüzden yanına bir av köpeği alıp dağa saklanmış. Saklanmaktan kastı insanların arasında sıyrılıp uzaklaştığı bir sığınak. Bu mekan’a bir ad vermiş.

 “Dost Mağara”

 

Aylar; günleri günler, dakikaları kovaladığı bir zaman adamın yanına getirdiği eğer’in içindeki nimetleri mağara sahibinin eline tutuşturup bezi yere serip adamı elindekileriyle beraber tutup yanına oturtmuş.

­-Duydum ki insanların arasından sıyrılıp bu mağaraya saklanmışsın.

Mağaradaki adam şaşırmıştı. Bir gün birinin gelip böyle sorusuz bir cümleyi ona yönelteceğini tahmin etmeyi bir tarafa aklının ucundan dahi geçirmemişti. Ağzını açıp adama cevap vermek istedi, lakin uzun bir müddettir konuşmadığı için  sesinin dahi nasıl çıkacağından şüpheliydi. Bunu fark eden adam;

-Konuşmak istediğini gözlerinden anlıyorum genç adam, ne için tereddüt edip konuşmadığını da görebiliyorum endişe etme, dedi.

Şok üzerine şok yaşıyordu, birinin düşüncelerini okuması yetmezmiş gibi dile getirmesi onda büyük bir etki yaratmıştı. Sanki adamın ona bakan buz mavisi gözleri onun düşüncelerinin aynasıydı…

 

İki gündür misafir mağarada konaklıyordu. Bu arada adamla muhabbeti ilerletmiş çok yakın olmasa da iki dost olmuşlardı. Bunca vakit adamın neden burada olduğunu sormamıştı. Misafirdi sonuçta kendi hanesi olarak gördüğü mağarada onu ziyarete gelen adamın neden, nereden ve de en önemlisi hiçbir şey demeden iki gününü hangi sebepten ötürü ona ayırmıştı. Nereden başlayacağını bilemiyordu. Ona nasıl böyle bir soru soracaktı diye düşünüp dururken çerçi ona seslendi ve ekledi;

-Merak ettiğin ve cevabını öğrenmek istediğin soruları sormaktan çekinme!..

-Peki, neden buradasın?

-Bütün insanların aynı karakterde olduğuna inanıyorsun genç adam. Yanılıyorsun. Bende bunu ispatlamak için buradayım.

-Ben senin doğrularını kabul etmezsem?

-Yani benim söylediklerimin doğru olduğunu kabul ediyorsun?

-(…)

-Bak genç adam; her insanın doğruları hakikaten doğruysa, yanlışları da vardır bunun yanında yanlış olduğunu bildiği halde devam ettiği…

-Sorun doğru, yanlış olması değil.

-Ne peki?

-Kendi; merakları, hesapları için bizim gibileri saf görmeleri.

-Sen saf kelimesinin kaç anlam ifadesinin bilir misin?

-Evet.

-O zaman bırak onlar kendi lisanlarıyla seni saf sansınlar. Onlar yüzünden kendi vaktini artık boşuna öldürme

-Ama ben...

-Genç! Sana dediklerimi düşündün yeterince. Her şey ölür ama ölüm ölmez evlat. Kalk üzerine düşen vazifeleri tamamla ölüm gelmeden. Tamam mı?

-Tamam.

 

-Anne, anne neredesin?

 -Buradayım yavrum, neden bağırıp duruyorsun?

-Anne internette bir kitap özeti okudum.

-E,e?

-Bana o kitabı alır mısın?

-Çok beğendiğin sesinden de anlaşılıyor, alalım. Adı neymiş?

-Dost Mağarası…

 

Afranur KARABAŞ  12.03.2017

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum