Fuat YILMAZER

Fuat YILMAZER

[email protected]

Türk- İran ilişkileri

06 Ocak 2020 - 10:35

İran’ın durumu ve Türk- İran ilişkileri

 

Türkler ve İranlılar birbirlerine coğrafya olarak yakınlar ama gönül olarak pek de yakın değillerdir. Türkler ve İranlılar yani Farslar (İslam’ı kabulden önceki adları Pers’ti) birbirlerinden hoşlanmazlar ama birbirlerine de katlanmak zorunda olduğu gerçeğini kenara bırakmazlar. 

Her ne kadar Türkler medeniyet ve edebiyat alanında fars kültüründen etkilendi dense de bu etkinin medeniyet ve idari alanda fazla olmadığı görülür. W.Barthold, “Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler” adlı eserinde bu durumu şöyle izah eder: “ Türkler hiçbir yerde tamamen Arap ve İran medeniyetine tamamen tabi olmuş değildirler ve Türklerin kendi lisanlarını unutmaları hiçbir yerde vaki olmamıştır”

İran ile Türklerin arasındaki ilgi çekici ikinci bir nokta da sınırlarımızdır. Sınır 1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Anlaşmasıyla belirlenmiştir ve bu anlaşma doğrultusunda 337 yıldır sınır değişmemiştir.

İran’ın nüfuzunun yarıya yakını Türklerden oluşmaktadır.

İRAN’IN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUM

İran 2009 yılından bu tarafa iç kargaşa içindedir. Ekonomik alanda çökmüştür. Petrol üretememekte ürettiklerini de ABD ile aralarında olan mücadeleden dolayı pazarlayamamaktadır.

Benzinin litresi 1000 tümenden 3000 tümene fırlamıştır. Bankalar batmış, Bankerler iflas etmiştir.  Ülkede yolsuzluk, işsizlik had safhadadır.

Ve İran bu nedenlerden dolayı çalkalanmaktadır.

Anayasa değil liderin kararı geçerlidir.  Lider her şeye müdahale edebilir. Yetkileri vardır ama sorumluluğu yoktur. Lidere dur diyebilecek tek organ yine lider tarafından seçilen kuruldur.

İran’da enerji, inşaat sektörü ve ekonominin önemli noktaları Devrim Muhafızlarının kontrolündedir.

Ülkede 6 etnik grup vardır. Bunların dördü Sünni’dir. Fakat yönetim Şiilerin elindedir.  İran’daki olaylara Türkler katılmamaktadır. İran uzmanlarına göre de Türklerin bulunmadığı bu kargaşada yönetim değişikliği olması çok zordur.

İran yönetimi Türklere sıcak bakmaz. Türkleri bölgede kendilerine rakip görürler. İran içinde nüfusun önemli bir oranını teşkil eden Türklerin bayrak açmasını bile kabullenmezler.

İran yönetimi Barış Pınarı harekâtında bize destek vermediler. Azerbaycan’ın, soydaşlarımızın kanayan yarası, yaramız olan Karabağ konusunda Ermenilere destek verdiler. İran yönetimi içte bu durumda iken dışta da çevresini kontrol altına almak gibi mezhepsel politika gütmektedir. Bu nedenle Lübnan’da Hizbullah’a, Suriye’de Esat rejimine, Irak’ta Haşdi Şabilere, Yemen de Hursilere her türlü desteği vermektedir. Ekonomilerinden önemli bir kısmı bunlara aktarılmaktadır. Halk kendilerine harcanması gereken bu kaynağın başka yerlere aktarılmasından dolayı perişandır.

İran ABD ile mücadele halindedir. ABD, İran’a her konuda ambargo uygulamakta ve İran’ı köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadır. ABD son saldırısıyla da İran’ın önemli bir komutanını, Kudüs Tugayları komutanını öldürmüştür. Bu endişe verici bir durumdur.  İki ülkenin çatışmaya girmesi gibi çok tehlikeli sonuçları da doğurabilir.

İran’a bakarken bu gerçekleri de göz önünde bulundurmakta yarar vardır. Ülke olarak daha iyi daha güçlü daha güzel günlere kavuşmamız dileği ile.