Fuat YILMAZER

Fuat YILMAZER

[email protected]

İNANÇ VE KAVRAMLAR KARGAŞASI YAŞANIYOR

19 Mart 2019 - 08:54

İNANÇ VE KAVRAMLAR KARGAŞASI YAŞANIYOR

                                                   

            Bir ülkede çok konuşulan konular o ülkede eksikliği görülen konulardır.

            Bu pencereden Türkiye’nin gündemine baktığımız zaman hukuk, adalet, diktatörlük, demokrasi, haksızlık, hırsızlık, yalan, özgürlük, ihanet gibi konular gündemin ilklerinde yerini korumaya devam ediyor.

Kamuoyun da adaletsizlik sıkıntısı başlarda gelmektedir. Ama bunların yanında bir başka büyük tehlike var ki, yozlaşmadır.

            Devlette hukuk ve adalet ve hayatımızda önemli yeri olan ahlaki ve manevi normlar düstur edinilmezse, o ülkede hayat serüveninin toz duman içinde olduğu su götürmez bir gerçektir.

Bu çeşit hatalar ve zafiyetler toplumu ve toplum değerlerini erozyona uğratıp eritir.

Önemli değerlerin göz ardı edilmesi, sonuçta çözülmeyi ve yıkımı da beraberinde getirir.

            Hukuk, adalet ve ahlaki değerlerin uygulanmadığı yerlerde iyilikten, dürüstlükten, bahsetmek mümkün olmaz. Bunların eksikliklerinin getireceği nokta maalesef yozlaşma, kendini kaybetme, insani özelliklerin zayıflamasıdır.

            Sayılan değerlerin çürümesi, yozlaşması birey DNA’larının bozulmasını getirir. Yanlış bireyden yanlış toplumlar oluşur.

Bu konuya akılda kalabilecek örneklerle devam etmek yerindedir.

Kullandığımız kelime ve deyimlerin üzerine de asalaklar birikmiştir. Burada toplanmadan da ileri giderek bulundukları yerlere yuva yapmışlardır.

Vatan, millet, milliyetçilik, millilik, sosyal değerler, kültürel ve ekonomik değerler, yar, ana, canan, sevgili, aşk, sevgi, canım, dost, düşman, hain, ihanet gibi kültürel unsurlarımızda ki yanlış kullanımlar ve uygulamalar buna örnektir.

Üzülerek söylüyorum ki karın doyurmak bile israfın, tasarruf etmek müsrifliğin dik örneği haline gelmiştir.

Birlikte zaman geçirmek gibi çok haklı düşüncelerle sabah kahvaltısı için bir sosyal ortama giden ailelerin yiyeceklerinden fazla kahvaltı sofraları kurdurması, israfın ve yoksulun düşünülmemesi sonucudur. Sadece zarar bununla da kalmaz müsrifliğin ve obezite hastalığının başlangıcını teşkil eder.

Bir tarafta geçim sıkıntısı çeken, çevrenin yardımıyla geçinmeye çöpten artık toplamaya çalışanlar varken, bazı insanların artıklarını çöp kutularıyla fakirlere dolaylı ulaştırma çabası, bir başka varlık haline geldiğimizi gösterir.

Toplumda kavganın şiddetin artması, insanın cezayı mahkemelere bırakmadan kendilerinin kesmesi noktasına gelinmesi rahatsızlığın derinliğinin ölçüsüdür.

Kendini ceza vermede yetkili gören birinin sokak ortasında rakibine silahla vurması, bir sorun iken bu suçu işlemiş failin mahkemece veya savcılıkça “denetimli serbestlik” kuralıyla serbest bırakılması yozlaşmanın tetiklenmesinin örneklerindendir.

Yarınlarda evlenip ülke ve millete hizmet noktasında hareket edecek, vatana millete yararlı evlatlar doğurup yetiştireceğine inanılan lise üniversite çağındaki bayanların sokakta veya ormanlık alanda bir erkeği bölüşemedikleri gerekçesiyle birbirlerini dövmesi, işkence etmesi, yaptıklarını da güzel bir şeymiş gibi videoya almalar yarınlarımızın da karanlık olma ihtimalini güçlendirir.

Bir başka manidar olan konuda insanın hayvanlara yaptığı işkencesidir. Kendini anlatmaktan aciz, güçsüz hayvanların vahşice darp edilmesi ve ya telef edilmesi insanların geldiği rahatsızlık boyutunun bir başka örneğidir.

Ayrıca gözleri önünde insanların, kocanın eşini dövmesine müdahil olmayan, tepki göstermeyen, hatta bulunduğu yerden korkup uzaklaşan insanın, hayvanlara yapılan bu caniliklere eylemli tepkiler ortaya koyması da düşünülmesi gereken bir başka noktadır.

Bu ve bunun gibi sayısız örnekler, birileri tarafından yozlaşmamız için özel emekler harcandığının önemli delilleridir.

Sayılan veya sayılamayan pek çok konudaki yanlışların ortadan kaldırılması gerekmektedir.

Bunun için ciğeri güçlülerin ortaya çıkıp değerlerimiz üzerindeki biriken tozları üflemesiyle “Bismillah” denmelidir.