A. Yağmur TUNALI

A. Yağmur TUNALI

[email protected]

BİR DE ŞÖYLE BAKSAK

07 Mayıs 2020 - 04:00

BİR DE ŞÖYLE BAKSAK

Dünyada ve Türkiye'de âfet ve kriz durumlarında belediyeler hazır kıta gibidir.

Halka en yakın çalışan kurumlardır.

Hükûmetler, merkezî idareler ilkeler koyarlar.

Krizleri, âfetleri kuralları işleterek yönetirler.

Bu kurallar, bizde de bütün dünyada da bellidir.

Özel durumlarda çok az düzeltme ve düzenlemeyle yapılmış kanunlar, tüzükler, yönetmelikler ve talimatlara ek tedbirler ve kararlar alınabilir.

Fakat bu kararlar diğer ana ilkelere ters, onları bozacak türden olamaz.

Belediyelerin yardım dağıtmasına karşı çıkmak böyle bir ters karardır.

Hiçbir mantığı yoktur.

Bozucu etki uyandırır.

Yardım, belediyelerin zaten devamlı yaptığı hizmetlerdir.

Şartsız bağışlarla bu yardımların takviye edilmesi de öteden beri uygulanan bir usuldür.

Ve belediyeler zaten valilikle "eşgüdüm" halinde çalışırlar.

Onların faaliyetleriniv valilik iznine bağlamak gibi bir tuhaf karara "lüzum ve ihtiyaç" olmadığı açıktır.

Şimdi her ele, herkesin katkısına ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, "Tamam, elime düştün, senin yolunu böyle keserim.." anlayışı sakattır.

Buna kimsenin tevessül etmemesi gerekir.

Hele bu zor günlerde, aç açık milyonların bulunduğu bir Türkiye'de bunun hiçbir izahı olamaz.

Olağanüstü şartları fırsat bilerek böyle bir kurnazlığı düşünmek akıl alır şey değildir.

Siyaset düşünülmeyecek durumlar vardır.

İşte virüs belası tam o günleri getirmiştir.

Hükumet toparlayıcı olmak zorundadır.

Çatlak sesler çıkaranlar olursa da onları yumuşatacak hükumettir.

Tabii bozucu-bozguncu rol oynamakta ileri gidenleri sert tedbirlerle hizaya getirmek veya susturmak da ilgili kurumların ve yargının işidir.

Çatlak seslerin hükumet kanadından çıkması ise büsbütün vahim sonuçlar doğurur.

Virüs tedbirleri konuşulacak yerde virüsü bir kaç cümle ile geçip dolu ağız muhalefete nişan almak olacak iş değildir.

"Öfke size, tahammül bize.." diyen devlet yönetme kültürü nerede kaldı?" demezler mi?

Belediyelerin, her türlü kısıtlamaya rağmen iyi gitmesi bunları söylememize engel değildir.

Ankara, İstanbul, Mersin, İzmir, Gaziantep belediyeleri ve adını, yaptıklarını belki duymadığımız pek çok belediye, olağanüstü işler yaptı, yapıyor.

Ankara Belediyesi'nin, yirmi bin kişiye bir aylık iftar kampanyası üç günde tamamlandı.

Millet, güvendiği, hayrını çar çur etmeyeceğini, çalmayacağını düşündüğü yere böyle yardıma koşar.

Doğrudan yardımlar yanında, esnafı ve borçluyu rahatlatacak, Osmanlı âdeti, "Bir borçlunun borcunu sil" kampanyası da çok tuttu.

Dikkat buyurun, burada bu borçları ödeyenlerin adı gizlidir.

Borçlular da kimin ödediğini bilmez.

Bu bir yaptığını bin gösteren son yılların gösterişçi dindarlığına ters bir anlayıştır.

Türk, yüzyıllar içinde gösterişçiliğin ayyuka çıktığı geçmiş yıllardaki gibi değil, bu "sağ elin verdiğini sol el görmesin!" zihniyetiyle hareket etti.

Belediyelerin bu hayır öncülüğü beni çok heyecanlandırdı.

Eski incelmiş, yüksek insani değer yüklü kültüre ve bu yönde şekillenen Türk inanışına dönüşe zemin hazırlayacak bir örnek olduğu için çok sevindirdi.

Eskiler, 'Hal sârîdir" derlerdi.

Yani yapılan edilenler ve onları yapıp edişlerimiz de virüs gibi geçicidir.

Bu da geçti, örnek alındı ve İstanbul Belediyesi de aynı anlayışa, binlerce ailenin su ve gaz faturalarının ödenmesi kampanyasıyla katıldı.

Müsaadenizle bunların yapılan herşeyden daha önemli olduğunu söylemek zorundayım.

Çünkü bu yapılanlarda tarih var, kültür var, ecdada benzemek var.

A. Yağmur Tunalı