YÜKSEL YILMAZ: EFLATUN SÖZLERİNE ELEŞTİRİ

“Aldatmaların en kötüsü, kendi kendini aldatmaktır.”

YÜKSEL YILMAZ: EFLATUN SÖZLERİNE ELEŞTİRİ
15 Temmuz 2014 - 17:15 - Güncelleme: 15 Temmuz 2014 - 18:12

EFLATUN SÖZLERİNE ELEŞTİRİ

 

“Aldatmaların en kötüsü, kendi kendini aldatmaktır.” Bunu ‘kimi’ aldatmaktan ziyade ‘ne konuda’ aldatmak belirler. Belki aldatmanın sadece varlığı bile ‘en kötü’ demek için yeterlidir; kimi ve ne konuda olursa olsun.

 

“Bilge insanlar konuşurlar çünkü söyleyecek bir şeyleri vardır. Aptal insanlar konuşurlar çünkü bir şey söylemek zorundadırlar.” Niye zorunda?

 

“Cesaret, tehlike karşısında akıl ve zekanın kullanılmasıdır.”Akıl ve zeka kullanılmadan mesela bodoslama olarak cesur davranıldığında bu cesaret değil de ne oluyor?

 

“Düşüncelerinizle ne yapmak istiyorsanız yapın yeter ki onların denetimini elinize alın.” Denetim kötü ellerde olunca istediğini yapmak suç doğurur.

 

“Erdem, iyiyi elde etme gücüdür.” Kısmen.

 

“Felsefe, doğruyu bulma yolunda, düşünsel bir çalışmadır.” Felsefeye pozitif bakan bir filozofumuz. Ne de olsa Sokrates’in öğrencisi ve Aristo’nun hocası Platon o.

 

“Güzel adetler kullanıldığı ölçüde pekişir, sağlamlaşır. Şayet ihmal edilirse silinip gider. Gençler ve çocuklar bunu bilemez. Öyleyse bu onlara kabul ettirilip yaptırılır.” Bir ilk çağ filozofu için önemli tespit.

 

“Kötülük edebilmek ellerinde iken bütün ömrünü doğrulukla geçirmek çok güç ve övgüye değer bir şeydir.” İlkçağda bunu o söyleyebilirdi; onun ve onun gibiler sayesinde artık herkesin düşüncesi böyledir.

 

“Makamını kaybedersen üzülme! Güneş de her sabah doğar ve akşam batar.” Harika.

 

“Her işin en önemli kısmı hedef belirlemek ve bu hedefe doğru ilk adımı atmaktır.” Tam ve en eski bir kişisel gelişim ölçüsü.

 

“İnsanlar akılsızlıkları yüzünden ‘alınlarında yazılı olandan’ daha çok acı çekerler.” Eflatun’un Hıristiyanlıktan ve Cebriyye mezhebinden binlerce yıl önce bunu söylemesi onu ilk kadercilerden yapar. Tabi katılmak mümkün değil.

 

“Bir insanın akıllı olmasına bir şey dediğimiz yok. Yeter ki; aklını başkalarına kabul ettirmeye çalışmasın.” Harika bir güzel ahlak ölçüsü.

 

“Nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi ol.” Günümüz modern insanına lazım olan eskimez bir nasihat.

 

“Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir.” Aynen öyle.

 

“Mutluluk bilgi ile kazanılır.” Bilginin tek başına yeterli olduğuna inanmıyorum.

 

“Âşık olmayı beceremeyen yağ çekmeyi öğrenmek zorundadır.” Bunun sonucu da mantık evliliği olsa gerek.

 

“Sadece ölüler savaşların sonunu görmüştür.” Her zaman herhangi bir yerde mutlaka bir savaş oldukça bu sözün doğruluğu devam edecektir.

 

“Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın, yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.” Muhteşem. Kişisel gelişimciler kitaplarına yazmalı.

 

“Bilirken susmak bilmezken söylemek kadar kötüdür.” İlkçağda edinilmiş çok kaliteli bir tecrübenin sonucu çıkmış veciz bir ifade. Hocasının çektiği çile bu ilhama vesile olabilir.

 

“Sorgulanmayan bir hayat, yaşanmaya değmez.” Yine bir kişisel gelişimci sözü. Belli ki Eflatun öncü bir güzel ahlak adamı.

 

“Bir insan tanrıların varlığına hiç inanmasa da, eğer aynı zamanda dürüst bir mizacı varsa, böyle kişiler insanlardaki kötülükten nefret eder; yanlışlıklara karşı olan nefretleri, onları yanlış işler yapmaktan uzaklaştırır; haksızlıktan kaçınırlar ve namuslu yaşarlar.” Tanrılara inanmayı iyi insan olmanın bir gerekçesi olarak görmüyor ama tek tanrılı inancın çok tanrılı inançtan daha eski ve ilk çağ öncesi bir inanç olduğu dikkate alınırsa, bütün bu övdüğü iyi hasletler yine Tanrıdan (dinden) gelmiş olacağı için Tanrıya inanmak iyi insan olmanın artık bir gerekçesi olmasa bile kesinlikle ilk sebebidir.

 

“Hekimlerin yaptığı en büyük hata ruhu düşünmeden yalnız bedeni tedaviye teşebbüs etmeleridir.” Burada ‘ruh’ sözcüğü yanlış çeviri olmalı; psikolojiyi kastetmiş olmalı ve o dönem için harika bir tespit.

 

“Gözlemle, dinle, sus, az yargıla, çok sor!” Harika bir kulak küpesi.

 

“Başımıza gelecek her kötülük, eğrilik etmekten yeğdir.” İlkçağa yakışmayacak güncellikte bir söz.

 

“Karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebiliriz. Hayattaki gerçek trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.” Muhteşem diyorum; o kadar.

 

“Müziğin insanı götüreceği yer güzellik sevgisidir.” Müziğin günümüzde ne kadar çeşitleneceğini bilemezdi.

 

“İnsanoğlu, bilgeliği sevenler siyasi gücü ellerine alana kadar veya siyasi gücü ellerinde tutanlar bilgeliği sevene kadar problemlerin bittiğini görmeyecek.” Politikacılara ve topluma hala geçerli olan bir uyarı.

 

“Halkını tüketen devletlerin kendileri de tükenir.” Bu da öyle.

 

“Akıl noksanlığı iki türlü olur: Biri delilikten, öbürü cahillikten.” İlk çağda söylenmiş olması kesinlikle harika. Bunu bilmeyen milyonlarca insan yaşıyor modern hayat içinde.

 

“Şehir halkı huy ve tabiat itibariyle iyi olmadıkları zamanlarda istibdat idaresine ihtiyaç duyabilir. İdareci karakter itibariyle müstebitse istibdat o zaman kötülenebilir. Köleler ve kötüler için istibdat en üstün iyiliktir.” Vallahi gerekçeleri dikkate alınırsa doğru ama suiistimal edilmemeli.

 

“Kalabalıkları felsefi olarak aydınlatmak imkânsızdır.” Bugün de geçerli değil mi?

 

“İnsanlara kötülük etmek iyilik etmekten daha kolaydır.” Nasıl bir kötülük nasıl bir iyilikle kıyaslanmış? Mesela iyi insanlar için bu söz doğru değildir.

 

“Bilinen bir şey hakkında araştırma yapmak gereksiz, bilinmeyen bir şey hakkında araştırma yapmak imkânsızdır.” Bu durumda araştırmanın ne için yapılacağı kapısı kapatılmış. ‘Az bilinen’ demekten başka çıkış kapısı kalmadı.

 

“Kendini idare etmesini bilmeyenler, kendi yurttaşlarını yönetmek iddiasında bulunamazlar.” Politikacılara duyurulur.

 

“Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek analarla öğretmenlerin elindedir. Eğitim demek, vücuttaki ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir.” Barışı beceremeyenler bunu denemeli bence.

 

“Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.” Vaaav.

 

“Boş bir kafa, şeytanın çalışma odasıdır.” Harikasın Eflatun.

 

“İktidar, iktidara düşkün olmayan ve iktidardan gelecek yararlara ihtiyacı bulunmayanlara verilmelidir.” İlkçağda söylenmiş ama son çağda bile geçerli olacak bir nasihat.

 

“Korku, gelecek bir kötülüğü beklemedir.” Korku sadece bu ise aniden korkmak nedir?

 

“İnsanın kendini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür.” Alın size bir kişisel gelişim nüktesi daha.

 

“Oğullarım büyüdüğünde, dostlarım onları cezalandırmanızı istiyorum sizden; eğer servetini veya herhangi bir şeyi erdemden daha çok önemserlerse veya aslında hiçbir şey değilken bir şeymiş gibi davranırlarsa, hayatta göreceğiniz iş ne olursa olsun, erdem olmayınca elde edeceğiniz her şeyin, yapacağınız her işin sonunda utanç ve kötülük vardır.” Bunu her baba ve her babayiğit söyleyemez.

 

“Yanlış olan her yerde daima aldanma da vardır.” O zaman bu ifade başlangıçta terk et demeye geliyor.

 

“Kötülüklerin ilki ve en büyüğü, haksızlıkların cezasız kalmasıdır.” Haksızlığın yapılması ilk olacağı için cezasız kalması ilk kötülük olamaz. ‘En büyüğü’ denebilir mi tartışılır ama ‘çok büyüğü’ kesinlikle denebilir.

 

“Adaletsizliklerin en büyüğü adil olmayıp adil gibi görünmektir.” Adil gibi görünmek adaletsizliğin değil sahtekârlığın en büyüğü olabilir; ama adaletsizliğin en büyüğü adil gibi görünmek değil adil olmamanın bizatihi ta kendisidir.

 

“Kendini yönetirsen dünyayı yönetecek gücü bulabilirsin.” Buradan başlamalı.

 

“Edep, devlet başkanları ve benzeri kişilerin tabiatına yerleşince bunun neticesi olarak iyilikler çoğalır, bunlar iyi olarak görülüp beğenilir. Böylece halk da bunların gerçek olduğuna inanır ve iyiliklerin kabulünde birleşir. İşte istenen istikamet budur.” İyi de edep devlet başkanı olmadan önce yerleşmediyse sonradan yerleşir mi?

 

“İyiye varmadıkça, varacağımız her şey boşunadır.” Al sana bir ölçü.

 

“Yasalarda düşüneceğimiz tek şey, bizi erdeme götürüp götürmediğidir.” Muhteşem!

 

“Konuşma, insanın aklını kullanma sanatıdır.” Bu herkesin harcı değil.

 

“Gençler için müzik kadar beden eğitimi de önemlidir. Bunun ilk basamağını doğru beslenmek oluşturur. Bir hekim pek çok hasta görmüş tecrübeli kendisini kafasıyla tedavi edebilen bir insan olmalıdır. Diğer yandan kötülüklere savaşacak olan yargıç içinse bu durum tam tersidir. Yargıç çocukluğundan itibaren kötülerle düşüp kalkmamış ve yaşlı çevresindekileri gözlemleyerek iyi ile kötüyü ayırma tecrübesine ulaşmış olan bir kimse olmalıdır.” Tespit.

 

“Adalet herkese hak ettiğini geri vermektir.” Bunun icrasının doğruluğu anayasanın ilkelerinin doğruluğuna bağlıdır.

 

“Asalet doğuştan değil davranıştan doğar.” Harika.

 

“İyi görüp beğenen yani düzgün insan kanuna sarılır.” Ama kanunlar da düzgün olmalı.

 

“Edebini kaybeden kimse kötülükten zevk alır.” Bir gerçek.

 

“Kabilecilik, ailecilik kanunsuzdur; fayda sağlamaz.” İlk çağın evrensel adamı Eflatun.

 

“Adet ve kanunlar iyilik ile kabul edilmelidir. İyilik ve fayda bundadır. Baskı ve kölelik yolu ile kabul ettirilmesi ile doğacak zarar sayılamaz.” Eflatun çok önemli bir konuya parmak basmış. Çünkü eğer kanunlar iyi ise iyilikle kabul ettirilmesi zaten kolay olacaktır. İyi kanunlar iyilikle kötüleri bile terbiye edebilir.

 

“Öğretmenlik her şeyden evvel bir tanrı sanatıdır.” Her öğretmen önce öğrenci olduğuna göre Tanrı öğretmen değil, öğretmenlikten çok daha hususidir.

 

“İşlerin doğru düzgün yürümesi için şehrin halkına edepli bir başkan lazımdır.” Ama günümüz insanının ölçüsü maalesef ‘edep’ değil ‘menfaat’tir. Eflatun ilk çağda yaşadığına göre menfaatçiliğe ilkellik demek bile menfaatçiliği övmek olur.

 

“Bir karenin kenarlarıyla köşegenlerinin rasyonel orantılı olmadığı gerçeğinden habersiz olan, insan sıfatına layık değildir.” Eflatun mantığı işletmenin önemine vurgu yapıyor. Öğrencisi Aristo’nun mantıkta tavan yapmasının nedeni malum. Zaten insanı hayvandan ayıran da mantığın işletilmesidir.

 

“Devlet işleri içten gelen bir sevgi, edep ve kâmil akıl ile yürütülmezse onun sonu ‘çöküş’ ve ‘yok oluş’tur.” Hayattan bir sevgi, erdem ve edep dersi sunuyor.

 

“İdareciler edepli olmadıkları zaman hem kendi işleri hem de idareleri altında bulunanların işleri bozulur.”  Benzer bir ders daha.

 

“Hayatta göreceğiniz iş ne olursa olsun, erdem olmayınca, elde edeceğiniz her şeyin, yapacağınız her işin sonunda, utanç ve kötülük vardır.” Günümüz modern insanı erdeme bu değeri vermedikçe ilk çağ aydınlarını yetişemez.

 

“Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir.” Bu ancak kalp gözüyle görülebilecek bir gerçektir.

 

“Bitkilerde, bütün canlılarda, her tohumun, her fidanın yaşama gücü ne kadar büyük olursa, kendine uygun besini, mevsimi, yeri bulamayınca göreceği zarar da o ölçüde büyük olur; çünkü kötünün iyiye zararı, iyi olmayana zararından daha çoktur.” Yine doğru bir tespit.

 

“Her şeyin en mühim noktası, başlangıçtır.” Sonuç başlangıca bağlıysa başlangıç önemlidir; ama eğer sonuç başlangıca bağlı değilse başlangıç değil sonuç önemlidir.

 

“Bir millet için faydalı olan şey, o milletin tabiatına ve bünyesine uygun olandır.” Tabiat değişmez bir şey ise bu söz doğru; değişen bir şey ise yanlış. O halde bu tespitten önce bilinmesi gereken tabiatın değişir olup olmama özelliğidir.

 

“Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır.” Ruh bu değil; çeviri hatası.

 

“Kötülüğün yolu yakındır kolay ulaşılır ona. İyiliğin önüne ise alın teri ve vicdanı koymuştur Tanrı.” Kılı kırk yarmazsak doğru bir söz.

 

“İnsana aklı kazandıracak olan şey yalnız ve yalnız edeptir.” Tarikatların çoğu edebi kazandırırken aklın işletilmesine izin vermez. Ne olacak şimdi?

 

“Bilginin elde edilmesi, bizi iyiye ulaştıracaktır.” Bilgi iyiyi bulmaya hizmet eder; icraata hizmet başkadır.

 

“Aşk, çok zor bir şuur bozukluğudur.” Aşk gibi kontrolsüz her şey tehlikelidir.

 

“Kanun sahibinin en önemli vazifesi; gayret gösterip edebi gerçekleştirmek ve yerleştirmektir.” Duyurulur.

 

(NOT: Bu sözleri kaynaklarından değil paket halinde hazır olarak bularak değerlendirdiğimi itiraf etmeliyim. Bu yüzden değerlendirme yazarın orijinal yazılarından ziyade servis edilene olduğunu nazar-ı dikkate alınız.)

 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum