Hüseyin HATIL

Hüseyin HATIL

[email protected]

HASRET ONULMAZ BİR YARADIR

15 Aralık 2021 - 19:44

HASRET ONULMAZ BİR YARADIR

“Özlemek,ölmekten iki harf fazla be çocuk…” der Cemal Süreya, hasret ikliminde gezinirken,
Ve türküler “ölüm Allahın emri, ayrılık olmasaydı”yı terennüm eder. Hasret, ayrılığın doğurduğu asi çocuktur… Ve hasret, ayrılıktan daha can yakıcıdır. Çünkü hasret, uzun soluklu bir acıdır.
“Demedim mi bu hasret bitirir seni
Ay dolanır gider, yalnız kalırsın
Her gün yeni baştan dağılır, ufalırsın
Demedim mi yüreğim sevme!” (Yavuz Bülent BAKİLER)

Hasret, sevdalı bir kuşun kanadındadır. Bazen yarin gözlerinde bir sürme, can dostun uzaktan selamı, kardeşin gurbet mektubunda bir cümle, annenin duasında bir hece, vatanın sınır boylarında nöbettir hasret…
“Son günüm yaklaştı görünesiye,
Kalmadı bir adım yol ileriye;
Yüzünü görmeden ölürsem diye,
Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.” (Necip Fazıl KISAKÜREK)

Teknoloji ile birlikte uzağı yakın eylediğini, zamana hükmedeceğini, ayrılığın acısını hafifleteceğini ve hasretin bileğini bükeceğini sansın insanoğlu; hasret onulmaz bir yaradır.
Yazgınız hasret üzere yazılmışsa; yanmadan, kavrulmadan bu çileden kurtulamazsınız.
“Ezel meclisinde divan kurmuşlar
Çamurumu çile ile karmışlar
Yazıp çizip ak alnıma vurmuşlar
Hasret fermanımı silemiyorum” (Dilaver CEBECİ)

Sevdayı kılcal damarlarına kadar hissetmeyen hasret şiirlerinin dilinden anlayamaz,
Aşkı nefes nefes solumayan için gurbet türküleri sıradan bir ezgiden öteye geçemez,
Düşlerini hasretin koynunda saklamayan gecenin hüznünü anlayamaz…

Hasretin rengine siyah mı desem
Ağarmak bilmiyor sonsuz geceler
Ya gülerdim yada ölürdüm görsem
Acep yarda nasıl bensiz geceler (Hayati Vasfi TAŞYÜREK)

“Keşke”lerle dozunu artırır hasret. Her “keşke”de biraz daha acıtır yüreği.

Herkesin bir hasreti vardır. Bir vuslat hayaliyle yaşar her insan. “İyi ki”ler hasretin yarasını sarar, kavuşmak hasretin ilacı olur.

Geleceğe dokunamamanın, geçmişi getirememenin yürekte bıraktığı yakıcı histir hasret.

“Hasretin bilevlediği bir yürekle ben
Dermansız dertlerin hekim başıyım
Kalbim etten değildir benim...
Çifte su verilmiş çelik misali
Öyle keskin, öyle kırılgan
Bir o kadar kaviyim.
Bakma böyle solgun durduğuma
Gözlerin yangınında maviyim.” (H.H.)
Bir fincan Türk kahvesi ise hayat, günlük telaşımız, geçici hevesler, şen kahkahalar, arada kızmalar, günlük olanlar işte, köpüğü gibi kahvenin, gelir, geçer…
Ve hasret telvesidir hayatın, dil de tortusu kalır.

Vuslatınızın hasretinize değmesi duasıyla...

Hüseyin HATIL

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum