Hüseyin ALPASLAN

Hüseyin ALPASLAN

[email protected]

BÜYÜKDERE TEHCİRİ DAVASI-II

11 Şubat 2022 - 09:09 - Güncelleme: 11 Şubat 2022 - 13:24

BÜYÜKDERE TEHCİRİ DAVASI-II

Sevgili okurlar, aynı başlıklı yazımızın ilk bölümünde Birinci Dünya Savaşı sırasında Büyükdere’de yapılan yer değiştirmenin gerekçeleri ile gayrimüslimlerin sevkleri sırasında çeşitli suçların işlendiğine dair şikayetler çerçevesinde oluşturulan iddianamenin kabulü sonucunda gerçekleşen mahkemede görülen ilk iki duruşmayı sizlere anlatmıştım Bugün ise Büyükdere tehciri davasında önemli bilgilerin, şahitlerin ve zanlıların ifadelerinin yer aldığı duruşmaları anlatarak yazıma devam edeceğim.
3. Duruşma: 28 Nisan’da saat 11.00’de başlayan duruşmada bu defa savcılık makamında Reşat Bey vazife yapmıştır. Mahkemede tanıklardan Tinaş Efendi ve Pertev Efendi sırasıyla salona alınarak ifadelerine başvurulmuştur. Tanıklar ifadelerinde, sanıkları, göçmenlerin eşyalarını çalmak, yağmalamak, evleri ile iş yerlerini haksız şekilde gasp etmekle suçlamışlardır. Tanıkların isnatlarına karşı söz alan sanıklar suçlamaları şiddetle reddetmişler, Merkez memuru Kerim Bey ise hakkında iddialara karşı uzun bir savunma yapmıştır. Zamanın gecikmesi sebebiyle duruşma sona ermiştir[12].
4. Duruşma: 2 Mayıs’ta başlayan oturumda iddia makamında Feridun Bey bulunuyordu. Nakil sırasında Beykoz’da ikinci komiser olarak görev yapan Reşad Efendi’nin tanık olarak dinlenilmesine karar verildi. Reşat Efendi ifadesinde, sevkler sırasında Beykoz’da görev yaptığını teyit ettikten sonra  izinli olduğu gün kendilerine ormanda gömülü kazan hakkında bir evrak geldiğini, kazanın yerinden çıkartılarak şehre getirildiğini, bu hususta bildiklerinin bu kadar olduğunu, Büyükdere’ye geri dönüş yapan Rumların, eşyalarının kayıp olduğuna, evlerinin tahrip edildiğine dair şikayetlerin bulunduğunu, ancak suçlamalar ve suçlanan kişiler ile ilgili bir kanıta ulaşılamadığını, vatandaşların bu mağduriyetinden, görevleri sebebiyle Merkez memuru Kerim Bey ve Muhtar Celal Efendi’nin sorumlu olduklarını söylemiştir. Kerim Bey, Reşat Efendi’nin suçlamalarına itiraz ederek, tanığın kazan ile ilgili tahkikat yapıp yapmadığını, Büyükdere’den getirildiğini nereden bildiğini sormuş ve merkez resmi defterinde evlerinden ayrılan vatandaşların eşyalarının kayıtlı olduğunu söylemiştir[13].
Birinci Kolordu’da görevli İkinci Şube Müdürü Osman Bey, tanık olarak alınan ifadesinde, nakil esnasında Çanakkale’ye gittiğini, döndüğünde vatandaşlardan çoğunun mallarının kayıp olduğunu duyduğunu söylemiştir. Mahkemede Osman Bey aleyhinde yazılı ifade veren Vasiliyadis Efendi’nin iddiaları okunmuş, iddiaya cevap veren Osman Bey, Vasiliyadis Efendi’nin parasını ödemediğini söylediği keresteleri ordu için aldığını söylemiştir. Osman Bey’den sonra tanık olarak dinlenen fırıncı Yandal, Büyükdere’de fırıncılık işi ile iştigal ettiğini, Büyükdere Muhtarı Celal Efendi’nin fırınını zorla başkasına devrettirmek ve kendisini asker yapmak istediğini, ancak mesleğinden dolayı askere gitmekten sarfı nazar olduğunu söylemiştir. Söz alan Celal Efendi, fırıncı Yandal’ın suçlamalarına karşı uzun bir savunma yapmıştır[14]. Verilen aradan sonra devam eden duruşmada Büyükdere halkından Sava’nın ifadesine başvurulmuştur. Tanık beyanında, Kerim, Refik ve Celal Bey’leri yıkılan evler ve çalınan eşyalar ile ilgili suçlamıştır. Sanıklar, tanığın suçlamalarına karşı ayrıntılı olarak cevap vermişler ve Sava’nın iddialarının doğru olmadığını söylemişlerdir. Tercüman aracılığıyla ifadesi alınan Vasil oğlu Herakli, nakil sırasında kilisede memur olduğunu Kerim Bey’in Büyükdere’den hemen ayrılması yönünde emir verdiğini, evinin ise yıkıldığını söylemiştir. Tanık Herakli, Celal Efendi hakkında Mahkeme Başkanı tarafından yöneltilen sorulara verdiği cevapta, Celal Efendi’nin sahibi olduğu fırına elli tane Laz hemşehrisini getirdiğini, bundaki maksadın boşalan evlere bunları yerleştirmek olduğunu ifade etmiştir. Tanığın iddiaları üzerine söz alan Celal Bey, tanığın yalan söylediğini, fırında yedi kişi olduğunu söylemiştir[15]. Kerim Bey’de, tanıkların mahkemede kendi milli amaçlarına hizmet etmek için bulunduklarını, maksatlarının farklı olduğunu ifade etmiştir[16]. 
5.Duruşma: 6 Mayıs 1919 tarihinde yapılan beşinci oturumda Emniyet Daire Müdürü Nuri Bey’in tanık olarak ifadesine başvuruldu. Nuri Bey, tehcir edilenlerin malları ve bakır ile ilgili tahkikat yapmak için görevlendirildiğini, yapmış olduğu soruşturmada birtakım evlerden eşyaların kaybolduğunu ve çalındığını tespit ettiğini söylemiştir. Sivil polis olarak görev yapan Osman Nuri Bey ise Büyükdere tehciri ile ilgili bilgisi olmadığını, bölgedeki Hristiyan Rumların başka yerlere taşındığını işittiğini söylemiştir[17]. Mahkeme daha sonra Rizeli Hafız Mehmed Efendi ve Büyükdere’de bakkallık yapan Seyyid Efendi’yi dinledi. Seyyid Efendi ifadesinde, nakiller esnasında Büyükdere’de olduğunu, evlerin boşaltılması için komiser muavininin emir verdiğini, mahkemedeki sanıklar aleyhinde ifade vermeleri için tanıklara ellişer lira verildiğini söylemiştir. Büyükdere imamı Hilmi Bey, Seyyid Efendi’den sonra verdiği ifadesinde, oturdukları mahallede 600 hanede 3000 kadar gayrimüslim olduğunu, taşınma sırasında bazı eşyaların gittiğini, bazılarının emanet edildiğini, gayrimüslimlerin eşyalarının hepsini götürmeleri için gereken sayıda ulaştırma aracının bulunmadığını, Hristiyan kurulların başvurusu ile vapurların ve araçların geldiğini, mahalleden göç edenlerin bazılarının evlerinde bekçi bulunduğunu, korumasız ve boş evlerin kışın askerler tarafından işgal edildiğini, sanıkları tanıdığını, ancak bir ilişkisi olmadığını beyan etmiştir[18].
Beşinci duruşmada şahitlerin dinlenilmesine Sarıyer’de fırıncılık yapan Ali Bey’in ifadesi ile devam edildi. Ali Bey, evlerin taşınması sırasında Büyükdere’de bulunduğunu, Fırıncı Pandeli’nin fırını kendisine devretmek için kendisi ile irtibat kurduğunu, ancak Büyükdere Merkez memuru Kerim Bey’in tazyiki ile kararını değiştirerek fırını Celal Efendi’ye aktarmaya karar verdiğini söylemiştir. Ali Bey ifadesinin devamında, o zamanının şartlarında fırının yıllık kirasının yetmiş seksen lira civarında olduğunu, fırında Pandeli’nin demirbaş eşyalarının bulunduğunu söylemiştir. Ali Bey’in ifadeleri üzerine söz alan Celal Efendi, fırını değeri üzerinden bir fiyatla yüz liraya kiralayarak sözleşme yaptıklarını, demirbaş eşyanın Pandeli Efendi’ye teslim edildiğini, senedinin bulunduğunu söylemiştir[19]. Dava vekili ise söz konusu fırının altı hisseli olduğunu, Pandeli’ye bir baskı yapıldığı iddiası olsa bile diğer hissedarların kiralamayı kabul ettiklerine dair yeterli kanıtın bulunduğunu beyan etmiştir. Doğruluğu tasdik edilen resmi sözleşme mahkeme başkanına arz edildikten sonra duruşma bitmiştir[20].
6.Duruşma: 7 Mayıs’ta öğleden sonra saat:14.00’te başlayan duruşmada şahit olarak dinlenilmek üzere Dede Yusuf Efendi mahkeme salonuna getirildi. Dede Yusuf Efendi ifadesinde, tehcir esnasında Büyükdere’de olduğunu, eşyaların nakli sırasında evlerden çalınan mallar olduğuna dair dedikoduları işittiğini, ancak bizzat şahit olmadığını, mahkemede yargılanan zanlıları tanıyıp bildiğini, iddia edilen işler ile ilgilerinin olup olmadıklarını bilmediğini söylemiştir. Dede Yusuf Efendi’nin arkasından ifade veren dalyancı Ömer Efendi, kendisinin de nakiller esnasında Büyükdere’de bulunduğunu, göçe tabi olanlardan gücü yetenlerin mallarını taşıdıklarını, götürülemeyen eşyaların akıbeti ile ilgili bilgisinin olmadığını, kendisinin işiyle gücüyle meşgul olan birisi olduğunu ifade etmiştir. Sorular üzerine ifadesine devam eden Ömer Efendi, balık avlama tesisi olan dalyanı ortak olduğu Alexo ile birlikte işlettiklerini, Alexo’nun hissesini Büyükdere eşrafından Refik Bey’in aldığını, Alexo ile Refik Bey’in beş yüz liraya anlaştıklarını söylemiştir. Ömer Efendi’nin ifadesinde kendisi ile ilgili anlatılanları ve Alexo ile yaptığı anlaşmayı ispat ve teyit etmek isteyen Refik Bey, mahkeme başkanlığına aralarındaki sözleşmeyi sunarak korkulacak bir şey yapmadığını, kârı paylaşmaktan kaçınmadığını, amacının ticaretten çok taze balık yemek olduğunu söylemiştir[21].
Büyükdere’deki dalyanın işletilmesi ve sahiplenilmesinde haksızlık yapıldığına dair şikayetlere ilişkin soruşturmada ifade veren bir diğer tanık Pavlo, Dalyanın asıl sahibinin bir Yunanlı olduğunu, Balkan Savaşı’nın ardından Ömer Efendi ile Alexo’ya kiralandığını, Büyükdere göçünden önce Ömer Efendi’nin Refik Bey’in muaveneti ile dalyana sahip olmak istediğini söylemiştir. Pavlo’nun ifadesindeki iddialara karşı cevap vermesi için dinlenen Ömer Efendi, göçten önce Pavlo ile beraber, nüfuzlu birisi olan Refik Bey’den yardım istememizin sebebi nakil için gelen vapurların dalyanı yıkmasını önlemekti demiştir. Ömer Efendi ile birlikte dalyanı işleten ve daha sonra hissesini Refik Bey’e devrettiği iddia edilen Alexo ise ifadesinde, göçe tabi tutulduğum zaman dalyanı ve ağları Ömer Efendi’ye geçici olarak teslim ettim. Buna ilişkin aramızda sözleşme yaptık. Ömer Efendi işletmenin kârının yarısını bana veriyordu. Bir süre sonra Refik Bey dalyanı almak için bana protesto çekti. Yunan elçiliğine başvurarak mağduriyetimi bildirdim. Elçilikten Refik Bey’in güçlü ve nüfuzlu birisi olduğunu, bu olaya karışamayacaklarını söylediler. Bunun üzerine korktum ve dalyandaki hissemi devretmek için Refik Bey’in verdiği parayı aldım demiştir[22]. Duruşmaya sonradan zanlılar arasına katılan Laz Celal ve Hafız Mehmed Efendi’nin sorgulanması ile devam edilmiştir. Mahkeme Başkanı, Divan-ı Harp tarafından yürütülen Büyükdere tehciri ile ilgili soruşturmanın tamamlanmakta olduğunu, 10 Mayıs gününe ertelenen duruşmaya savcı ve avukatların mütalaa ve savunmalarını hazırlayarak gelmelerini istemiştir[23].

ÜÇÜNCÜ BÖLÜMLE DEVAM EDECEK.

Hüseyin ALPASLAN;
Tarihçi-Yazar
[email protected]

Kaynakça
[12] Memleket, 25 Nisan 1919.
[13] Çelik, a.g.t., s. 114.
[14] Çelik, a.g.t., s. 114-115.
[15] Çelik, a.g.t., s. 116.
[16] Memleket, 2 Mayıs 1919.
[17] Çelik, a.g.t., s. 116.
[18] Çelik, a.g.t., s. 117.
[19] Çelik, a.g.t., s. 117.
[20] Memleket, 8 Mayıs 1919.
[21] Çelik, a.g.t., s. 118.
[22] Çelik, a.g.t., s. 117-118.
[23] Memleket, 8 Mayıs 1919.


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum