VANKULU MEHMED EFENDİ - Yazan: Hüseyin Cemre BEYTEKİN
12 Temmuz 2020 - 20:15 - Güncelleme: 12 Temmuz 2020 - 20:25
VANKULU MEHMED EFENDİ
“Vankulu Muhammed ibni Mustafa El-Vani” (?-1592) Osmanlı’da Basılan İlk Kitabın Muharriri
Hayatı
Doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen Vankulu’nun adı Mehmed, babasının adı Mustafa’dır. Van’da dünyaya geldi-ği için “Vani” veya “Vankulu” lakabıyla tanınmıştır. İyi bir öğrenim gören Vankulu, klasik medrese tahsili tamamladıktan sonra Kırkakça, Mahmut Paşa, Hankah Atik Ali Paşa ve Sahn-ı Seman medreselerinde müderrislik yapmıştır. Daha sonra sırasıyla Rodos müftülüğü, Kurşunlu Medresesi müderrisliği, Manisa müftülüğü, Kütahya kadılığı görevlerini sürdürmüş, bir Türk tarikatı olan Bayramiliğin İseviyye kolundan feyz almıştır. 1583’te emekli olmuş fakat 1590’da Medine kadılığına tayin edilince yeniden göreve başlamıştır. 1592’de vefat eden Vankulu Mehmet Efendi’nin kabri de buradadır. Vankulu fıkıh, lügat ve ede-biyat alanında eserler vermiş ve tercümeler yapmıştır. Manisa şer‘iyye sicillerine göre Vanku-lu’nun Talibi Mehmed adında bir oğlu, Ayni Hatun adında bir kızı olmuştur. Manisa’nın Ça-paçarık mevkiinde bir cami yaptırdığı, vakıf kurduğu ve vakfiyeler düzenlediği de bilinmektedir. Bursalı Mehmed Tahir, büyük eseri Osmanlı Müellifleri’nde Vankulu Mehmet Efendi için “En yüksek âlimlerden bir zat olup ekseri ilimlerde hususiyle fıkıh ve edebiyatta tam ihtisas sahibi idi.” demiştir.
Türkçeye Katkıları
Fıkıh ve tefsir alanlarında pek çok eserleri olan, aynı za-manda şiir ve hat gibi sanatlarla da uğraşmış Vankulu Mehmet Efendi’nin en önemli eseri Van-kulu Lügati olarak bilinen Türk asıllı bilim adamı ve dilci İmam Ebu Nasr İsmail bin Hammadü’l Cevheri El-Farabi'nin 10. yy’da yazdığı Tacü’l Luga ve Sıhahu’ Arabiyye adlı eserin Türkçeye tercümesi olan Tercüme-i Sıhah-ı Cevheri’dir. Yazıldığı günden bugüne kadar tekmile, zeyil, şerh, ihti-sar, tenkit ve tercüme gibi bir-çok çalışmaya konu olan Ta-cü’l Luga, Arap sözlükçülüğü tarihinde tertip itibariyle yeni bir çığır açtığı gibi sadece sahih kelimeleri (Bedevi Araplardan gelen fasih kelimeler) ihtiva etmesi açısından da ayrı bir özellik arz etmektedir. Bu kıymetli eser üzerine en muteber çalışma olarak da Vankulu Lügati gösterilmektedir.
Yirmi sekiz babdan ve her babı yirmi sekiz fasıldan mey-dana gelen eser bir kelimenin bütün müştakları o madde içeri-sinde gösterilmekle birlikte (bu özelliği ile Kamus-ı Okyanus’a benzer.) asıl kelime lügatin ke-narına tek olarak yazılmıştır.
Vankulu eserin ön sözünde de İslami ilimlerin ve şeriat ahkâmının Arapça ifadelerle dolu olduğu, bu nedenle bu dilin öğrenilmesi gerektiğinden bahsetmektedir. Bu dilin öğrenilmesinde lügat kitaplarının büyük önem taşıdığını ve bu alanda el-Cevheri’nin Sıhah'ı nın bütün önde gelen bilginler-ce kabul edildiğini ifade eder. Arapça açıklamalı olan bu lügati, ihtiyaca binaen ve kolaylıkla yararlanılabilmesi amacıyla Türkçeye çevirdiğini belirtir.
Eserin baş tarafında devrin padişahı 3. Ahmed, sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, şeyhülislamı Yenişehirli Abdullah Efendi’ye dair bir takdim ve sitayişten sonra, lügatin basılmasındaki faydaları sıralayan bir dibace, matbaanın açılması hakkında padişah tarafından Sait Mehmet Efendi ile İbrahim Müteferrika’ya verilen 1727 tarihli müsaade fermanı, basma sanatının memleketimizdeki tatbikatında şer’i bir mahzur olmadığı hakkında şeyhülislamın verdiği fetva sureti, kitaba dair bazı âlimler tarafından yazılmış on altı takriz, İbrahim Müteferrika tarafından matbaacılığın lüzum ve ehemmiyeti hakkında “Vesiletü’n Tıbaa” başlılı bir layiha sureti, lügat yazarı Cevheri ve mütercim Vankulu’nun hal tercümeleri ve lügatte kelime arama usulü hakkında izahlar bulunmaktadır. Bir Osmanlı müellifinin kaleminden çıkmış olup Türkiye’de basılan ilk kitap olarak kabul edilen lügatin ilk baskısı 1729’da İbrahim Müteferrika tarafından yapılmıştır.
Eserleri
1. Tercüme-i Sıhâh-ı Cevherî. Cevherî’nin, Tâcü’l-luġa ve ṣıḥâḥu’l-ʿArabiyye adıyla da bilinen Arapça sözlüğünün Türkçe tercümesidir. Yirmi sekiz babdan ve her babı yirmi sekiz fasıldan meydana gelen eser Vankulu Lugatı (Lugat-ı Vankulı) ismiyle tanınmıştır. İbrâhim Müteferrika tarafından iki cilt halinde yayımlanan eser (İstanbul 1141) bir Osmanlı müellifinin kaleminden çıkmış olup Türkiye’de basılan ilk kitap sayılmaktadır. Lugatın daha sonra çeşitli baskıları yapılmıştır (İstanbul 1170, 1188, 1217-1218). Eserin mukaddimesinde İbrâhim Müteferrika’nın III. Ahmed, Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa ve Şeyhülislâm Abdullah Efendi’ye methiyeleri, sözlüğün yararlarıyla ilgili düşünceleri, matbaanın açılmasına izin veren padişahın fermanı, şeyhülislâmın fetvası ve kitap hakkında devrin âlimlerince yazılmış on altı takriz yer almaktadır. Ayrıca eserin baş tarafına İbrâhim Müteferrika’nın matbaanın önemine dair Vesîletü’t tıbâa adlı risâlesi konmuştur.
2. Tercüme-i Kîmyâ-yı Saâdet. Gazzâlî’ye ait eserin tercümesidir (Nuruosmaniye Ktp., nr. 2334; Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 636, Hacı Mahmud Efendi, nr. 1711, 1756).
3. Tercîḥu’l beyyinât. Vankulu’nun kadılığa başladıktan sonra kaleme aldığı bu Arapça risâlede deliller arasında çatışma bulunması durumunda başvurulacak tercih yöntemi anlatılmaktadır (Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 2070, Hacı Mahmud Efendi, nr. 1026/4, vr. 161b-170a; Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 1420; İÜ Ktp., AY, nr. 435).
4. Naḳdü’d-Dürer. Molla Hüsrev’in fıkha dair Ġurerü’l-aḥkâm adlı eserine yine kendisinin yazdığı Dürerü’l ḥükkâm adlı şerh üzerine yapılan hâşiyelerin en önemlisi sayılmaktadır. Birçok yazması mevcut olan eser ayrıca basılmıştır (Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr. 985, vr. 1b-187b, müellif hattı; İstanbul 1314, Nûh b. Mustafa’nın hâşiyesi Netâicü’n-nazar’ın kenarında).
5. Müseddes Na‘t-i Şerîf. Aruzun remel bahriyle (fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün) kaleme alınmış olup beş bendden ibarettir (Süleymaniye Ktp., Nuri Arlasez, nr. 54, vr. 90b).
6. Mefâtîḥu’l-cinân ve meṣâbîḥu’l-Cânân. Hadise dair bu eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Âtıf Efendi, nr. 297, vr. 1a-154a).
7. Hâşiyetü Şerḥi’s-Sirâciyye. Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin eserine yazılan hâşiyedir (İstanbul 1317).
8. Şerḥu Miftâḥi’n-necât. Hz. Ali’den nakledilen “Miftâhu’n-necât” adlı duanın şerhidir (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1933) (eserlerinin diğer yazma nüshaları için ayrıca bk. Muʿcemü’l-maḫṭûṭât, III, 1393).
Kaynak
https://islamansiklopedisi.org.tr/vankulu
Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansik-lopedisi (TDünEA), Evliya Çelebi, 8. Cilt, Ankara 2007, AKM Yayınları, s. 499.
Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani, 3. Cilt, İstanbul 1996, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, s. 1024.
Mustafa S. Kaçalın, Vankulu, Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA). 42. Cilt, İstanbul 2012, TDV Yayınevi, s.513.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (TDEA). Vankulu Mehmed Efendi, 8. Cilt, İstanbul 1998, Dergâh Yayıne-vi, s. 506.
Yakup Civelek, Mehmed bin Musta-fa el-Vani ve Vankulu Lugatı, EKEV Akademi Dergisi, 1998, 1(3), s. 360.
Doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen Vankulu’nun adı Mehmed, babasının adı Mustafa’dır. Van’da dünyaya geldi-ği için “Vani” veya “Vankulu” lakabıyla tanınmıştır. İyi bir öğrenim gören Vankulu, klasik medrese tahsili tamamladıktan sonra Kırkakça, Mahmut Paşa, Hankah Atik Ali Paşa ve Sahn-ı Seman medreselerinde müderrislik yapmıştır. Daha sonra sırasıyla Rodos müftülüğü, Kurşunlu Medresesi müderrisliği, Manisa müftülüğü, Kütahya kadılığı görevlerini sürdürmüş, bir Türk tarikatı olan Bayramiliğin İseviyye kolundan feyz almıştır. 1583’te emekli olmuş fakat 1590’da Medine kadılığına tayin edilince yeniden göreve başlamıştır. 1592’de vefat eden Vankulu Mehmet Efendi’nin kabri de buradadır. Vankulu fıkıh, lügat ve ede-biyat alanında eserler vermiş ve tercümeler yapmıştır. Manisa şer‘iyye sicillerine göre Vanku-lu’nun Talibi Mehmed adında bir oğlu, Ayni Hatun adında bir kızı olmuştur. Manisa’nın Ça-paçarık mevkiinde bir cami yaptırdığı, vakıf kurduğu ve vakfiyeler düzenlediği de bilinmektedir. Bursalı Mehmed Tahir, büyük eseri Osmanlı Müellifleri’nde Vankulu Mehmet Efendi için “En yüksek âlimlerden bir zat olup ekseri ilimlerde hususiyle fıkıh ve edebiyatta tam ihtisas sahibi idi.” demiştir.
Türkçeye Katkıları
Fıkıh ve tefsir alanlarında pek çok eserleri olan, aynı za-manda şiir ve hat gibi sanatlarla da uğraşmış Vankulu Mehmet Efendi’nin en önemli eseri Van-kulu Lügati olarak bilinen Türk asıllı bilim adamı ve dilci İmam Ebu Nasr İsmail bin Hammadü’l Cevheri El-Farabi'nin 10. yy’da yazdığı Tacü’l Luga ve Sıhahu’ Arabiyye adlı eserin Türkçeye tercümesi olan Tercüme-i Sıhah-ı Cevheri’dir. Yazıldığı günden bugüne kadar tekmile, zeyil, şerh, ihti-sar, tenkit ve tercüme gibi bir-çok çalışmaya konu olan Ta-cü’l Luga, Arap sözlükçülüğü tarihinde tertip itibariyle yeni bir çığır açtığı gibi sadece sahih kelimeleri (Bedevi Araplardan gelen fasih kelimeler) ihtiva etmesi açısından da ayrı bir özellik arz etmektedir. Bu kıymetli eser üzerine en muteber çalışma olarak da Vankulu Lügati gösterilmektedir.
Yirmi sekiz babdan ve her babı yirmi sekiz fasıldan mey-dana gelen eser bir kelimenin bütün müştakları o madde içeri-sinde gösterilmekle birlikte (bu özelliği ile Kamus-ı Okyanus’a benzer.) asıl kelime lügatin ke-narına tek olarak yazılmıştır.
Vankulu eserin ön sözünde de İslami ilimlerin ve şeriat ahkâmının Arapça ifadelerle dolu olduğu, bu nedenle bu dilin öğrenilmesi gerektiğinden bahsetmektedir. Bu dilin öğrenilmesinde lügat kitaplarının büyük önem taşıdığını ve bu alanda el-Cevheri’nin Sıhah'ı nın bütün önde gelen bilginler-ce kabul edildiğini ifade eder. Arapça açıklamalı olan bu lügati, ihtiyaca binaen ve kolaylıkla yararlanılabilmesi amacıyla Türkçeye çevirdiğini belirtir.
Eserin baş tarafında devrin padişahı 3. Ahmed, sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, şeyhülislamı Yenişehirli Abdullah Efendi’ye dair bir takdim ve sitayişten sonra, lügatin basılmasındaki faydaları sıralayan bir dibace, matbaanın açılması hakkında padişah tarafından Sait Mehmet Efendi ile İbrahim Müteferrika’ya verilen 1727 tarihli müsaade fermanı, basma sanatının memleketimizdeki tatbikatında şer’i bir mahzur olmadığı hakkında şeyhülislamın verdiği fetva sureti, kitaba dair bazı âlimler tarafından yazılmış on altı takriz, İbrahim Müteferrika tarafından matbaacılığın lüzum ve ehemmiyeti hakkında “Vesiletü’n Tıbaa” başlılı bir layiha sureti, lügat yazarı Cevheri ve mütercim Vankulu’nun hal tercümeleri ve lügatte kelime arama usulü hakkında izahlar bulunmaktadır. Bir Osmanlı müellifinin kaleminden çıkmış olup Türkiye’de basılan ilk kitap olarak kabul edilen lügatin ilk baskısı 1729’da İbrahim Müteferrika tarafından yapılmıştır.
Eserleri
1. Tercüme-i Sıhâh-ı Cevherî. Cevherî’nin, Tâcü’l-luġa ve ṣıḥâḥu’l-ʿArabiyye adıyla da bilinen Arapça sözlüğünün Türkçe tercümesidir. Yirmi sekiz babdan ve her babı yirmi sekiz fasıldan meydana gelen eser Vankulu Lugatı (Lugat-ı Vankulı) ismiyle tanınmıştır. İbrâhim Müteferrika tarafından iki cilt halinde yayımlanan eser (İstanbul 1141) bir Osmanlı müellifinin kaleminden çıkmış olup Türkiye’de basılan ilk kitap sayılmaktadır. Lugatın daha sonra çeşitli baskıları yapılmıştır (İstanbul 1170, 1188, 1217-1218). Eserin mukaddimesinde İbrâhim Müteferrika’nın III. Ahmed, Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa ve Şeyhülislâm Abdullah Efendi’ye methiyeleri, sözlüğün yararlarıyla ilgili düşünceleri, matbaanın açılmasına izin veren padişahın fermanı, şeyhülislâmın fetvası ve kitap hakkında devrin âlimlerince yazılmış on altı takriz yer almaktadır. Ayrıca eserin baş tarafına İbrâhim Müteferrika’nın matbaanın önemine dair Vesîletü’t tıbâa adlı risâlesi konmuştur.
2. Tercüme-i Kîmyâ-yı Saâdet. Gazzâlî’ye ait eserin tercümesidir (Nuruosmaniye Ktp., nr. 2334; Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 636, Hacı Mahmud Efendi, nr. 1711, 1756).
3. Tercîḥu’l beyyinât. Vankulu’nun kadılığa başladıktan sonra kaleme aldığı bu Arapça risâlede deliller arasında çatışma bulunması durumunda başvurulacak tercih yöntemi anlatılmaktadır (Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 2070, Hacı Mahmud Efendi, nr. 1026/4, vr. 161b-170a; Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 1420; İÜ Ktp., AY, nr. 435).
4. Naḳdü’d-Dürer. Molla Hüsrev’in fıkha dair Ġurerü’l-aḥkâm adlı eserine yine kendisinin yazdığı Dürerü’l ḥükkâm adlı şerh üzerine yapılan hâşiyelerin en önemlisi sayılmaktadır. Birçok yazması mevcut olan eser ayrıca basılmıştır (Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr. 985, vr. 1b-187b, müellif hattı; İstanbul 1314, Nûh b. Mustafa’nın hâşiyesi Netâicü’n-nazar’ın kenarında).
5. Müseddes Na‘t-i Şerîf. Aruzun remel bahriyle (fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün) kaleme alınmış olup beş bendden ibarettir (Süleymaniye Ktp., Nuri Arlasez, nr. 54, vr. 90b).
6. Mefâtîḥu’l-cinân ve meṣâbîḥu’l-Cânân. Hadise dair bu eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Âtıf Efendi, nr. 297, vr. 1a-154a).
7. Hâşiyetü Şerḥi’s-Sirâciyye. Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin eserine yazılan hâşiyedir (İstanbul 1317).
8. Şerḥu Miftâḥi’n-necât. Hz. Ali’den nakledilen “Miftâhu’n-necât” adlı duanın şerhidir (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1933) (eserlerinin diğer yazma nüshaları için ayrıca bk. Muʿcemü’l-maḫṭûṭât, III, 1393).
Kaynak
https://islamansiklopedisi.org.tr/vankulu
Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansik-lopedisi (TDünEA), Evliya Çelebi, 8. Cilt, Ankara 2007, AKM Yayınları, s. 499.
Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani, 3. Cilt, İstanbul 1996, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, s. 1024.
Mustafa S. Kaçalın, Vankulu, Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA). 42. Cilt, İstanbul 2012, TDV Yayınevi, s.513.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (TDEA). Vankulu Mehmed Efendi, 8. Cilt, İstanbul 1998, Dergâh Yayıne-vi, s. 506.
Yakup Civelek, Mehmed bin Musta-fa el-Vani ve Vankulu Lugatı, EKEV Akademi Dergisi, 1998, 1(3), s. 360.
Hüseyin Cemre BEYTEKİN
BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ
FEN - EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ
11.07.2020
BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ
FEN - EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ
11.07.2020
FACEBOOK YORUMLAR