Umut Oyunları: Burcu Erkurt

“Ödüllerimin gözyaşlarını dindirmeye gidiyorum.’’

 Umut Oyunları: Burcu Erkurt
10 Şubat 2013 - 23:14 - Güncelleme: 10 Şubat 2013 - 23:22

                                                 UMUT OYUNLARI

   Hayat ne kadar da  zorlaşır bazen.Ne yapacağını bilemezsin çoğu zaman,her şeyi yapacak gücün olsa da yapmak istediklerin olsa da yapamazsın.Bazen de ne yapacağını bilemediğin gibi ne bir fikrin vardır yapacaklarına dair, ne umudun vardır geleceğe karşı, ne de gücün kalmıştır ayakta durabilmek için.Hepsini son damlasına kadar bitirmene neden olmuştur yaşananlar,yaşanılanlar, yaşatılanlar.
    Hatta bir dakika sonra yaşayabileceğinin garantisi yokken bile geleceğe dair planlar kurdurur,umutlandırır seni hayat.Sonra da öyle bir şey yaşatır ki bütün o yaptığın mutluluk tablolarından ibaret olan planların altüst oluverir.Hayat geleceğini planlamayı gösterir sana, ama o planlarını yıktığında nasıl toparlanacağını,neler yaşayabileceğini ve en önemlisi nerelerden nerelere gelebileceğini göstermez önceden,sadece yaşatarak öğretir

Hayat bazen de  insana acımasız oyunlar oynar. Sevdiğin insanlardan başlar önce, birer birer yok eder onları,uzaklaştırır senden.Sen “ niye onu benden aldın’’diye sorarken hayata, 

o “sana daha nasıl acı versem de hayatı öğretebilsem’’ der.

Sen sevdiklerinin yokluğunda boğulurken başka sıkıntılar, kederler yaşatır sana. İyice köşeye sıkıştırır ve öylece bekleyip senin o karmaşadaki boğuluşunu izler. Hem de yaptığından gurur duyarcasına bir kenardan yapacaklarını ve yapamayacaklarını görmek istercesine.

İşte o an isyan etmek istersin tüm yaşadıklarına ve hayata, ama ne bir ses duyabilirsin sana cevap verebilen, ne de omzunda özgürce ağlayabileceğin bir dost görebilirsin yanında.

Tüm sevdiklerini kaybetmiş olsan da, her şeye rağmen,tekrar başlamak istersin en baştan, belki bu sefer mutlu olmayı başarabilirsin diye.Tekrar seversin başka insanları,tekrar güç toplarsın sevdiklerinden,mutluluklarını da üzüntülerini de paylaşırsın.

Çünkü; bilirsin ki acılar paylaştıkça azalır, mutluluklar paylaştıkça çoğalır.Tekrar mutluluk planları yaparsın,kendi aileni kurarsın.Mükemmel bir eş ve canından bir parça olan kıymetli bir evlatla ödüllendirilirsin.İlk defa hayat sana bir ödül vermiştir ama geri almayacağının garantisi de yoktur.Hayatın sana vermiş olduğu bu ilk ödülünü kaybetmemek için elinden geleni yaparsın.Her gün onlar için dua edersin ve onlara zarar gelmemesi için gözlerinin içine bakarsın hep.Onlar o kadar önemlidir ki senin için kendinden dahi önce gelir hayatında ve artık mutlu olduğunu, tüm kötü günleri  geride bıraktığını düşünürsün.

“Mutluyum artık, başardım yaşamayı,hayat bıraktı benimle uğraşmayı.’’dersin kendi kendine.Oysa vazgeçmemiştir hayat seninle uğraşmaktan.Sadece bir süreliğine seni izlemekle yetinmiştir ve işte hayat sana ikinci oyununu tekrar oynar. İkinci kez açmış olduğun bu sayfayı ikinci kez kirletir hayat…Yine sevdiğin insanları elinden alır,uzaklaştırır senden hem de bu sefer çok uzaklara götürür onları.

Mutlu yuvanı bozan, sevdiğin adamı ve kızını elinden alan bu zalim hayata karşı daha fazla dayanacak gücün kalmamıştır artık.Tüm bu yaşadıklarından sonra cinnet geçirip kendine kıyarsın kızına ve sevdiğin adama kavuşmak için.

Onların yanına uçup, doyasıya tadamadığın bu mutluluğu orada hep birlikteyken tadarsın,

bu hayatta başaramadıklarını orada başarırsın ve giderken bıraktığın bir not gelir aklına,

 “Ödüllerimin gözyaşlarını dindirmeye gidiyorum.’’

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum