Türkiye'yi haklı çıkaran tarihi itiraf!

A HABER - Bugün dünyanın her tarafından farklı sesler Türkiye'nin Suriye konusundaki tezlerini ve duruşunu takdir ediyor.

Son olarak Uluslararası Kriz Grubu Başkanı Jean Marie Guehenno da Batı'nın tüm tezleri çürütürcesine Türkiye'nin haklılığını kanıtları ile ortaya koydu.

İngiliz The Guardian gazetesinin internet sitesinde yayımlanan "Türkiye'yi Suriye'ye Feda Etmeyin" başlıklı makalesinde Guehenno, konuya ilişkin önemli tespitlerde bulundu. 

Guehenno, Ankara'yı dinlemeyen Batı'nın tarihi bir hata yaptığını ifade etti.

Batı'nın Irak ve Libya krizlerine müdahale sırasında Türkiye'nin tavsiyelerine kulak asmayarak yanlış yaptığının altını çizen Guehenno, aynı hatanın Suriye'de de tekrarlandığını söyledi. 

Guehenno, Türkiye'yi "Mevcut dünya düzeni ile şiddet dolu alternatif düzenin teşkil ettiği gergin fay hattı arasında bir istikrar çıpası" olarak tanımladı. 

Peki Suriye'de yaklaşık beş yıldır devam eden iç savaşta ilk günden bugüne kadar aynı endişeleri dile getirmesine rağmen Türkiye neden dinlenmiyordu?

İşte bu sorunun cevabını da Cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan bir konuşmasında şu şekilde dile getiriyordu:

Pek çok ülke Suriye'de sebepler yerine sadece sonuçlara odaklanıyor ve bunlar üzerinden harekat planları yapıyorlar. Elbette bu tavrın gerisindeki siyasi, diplomatik ve stratejik sebepleri görmüyor değiliz. Bizim derdimiz Suriye halkının en kısa sürede ülkelerinde kendilerine güvenli ve huzurlu bir gelecek kurabilmelerine yardımcı olmaktır. Bu konuda önerilerimizi dostlarımızla paylaşıyoruz. Suriye'de faaliyet gösteren diğer ülkelerle zaman zaman yaşadığımız sıkıntıların altında işte bu temel anlayış farkı oluyor. Biz Suriye2deki kardeşlerimizin can güvenliğini, geleceğini ve huzurunu korumanın peşindeyiz. Onlar ise sadece kendi çıkarları zaviyesinden meseleye yaklaşıyorlar. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylediği gibi Türkiye dışında diğer ülkeler soruna çözüm odaklı yaklaşmıyordu. Başta ABD ve Rusya olmak üzere bölge ülkeleri ile Avrupa sorundan çıkar devşirme peşindeydi.

Bu durum Eylül 2015'te Amerika Birleşik Devletleri senatosunda yapılan bir oturumda açıkça kendini belli ediyordu.