Türk Yurdu 112 yaşında

Yusuf Akçura ve arkadaşları tarafından “Türk Yurdu Cemiyeti” bünyesinde 1911 yılında yayımlanmaya başlayan Türk Yurdu dergisinin Yayın Yönetmeni Ayşegül Büşra Paksoy, “Milli çizgisinden bugün de taviz vermedi” ifadelerini kullanıyor.

Türk Yurdu 112 yaşında
19 Eylül 2023 - 09:58

Türk Yurdu 112 yaşında: Edebiyat ve fikir dünyasına millîlik kazandırdı

Dilber Dural

Türk Yurdu dergisi neşredildiğinden bugüne kesintilere uğrasa da Balkan Savaşları’nı, Birinci Dünya Harbi’ni, İstiklal Harbi’ni, saltanatın yıkılışını ve Cumhuriyet’in kuruluşunu, daha sonra ise İkinci Dünya Harbi travmasını yaşamış bir cemiyette bütün bu gelgitlere rağmen çizgisini sürdürmüş.

Türk Yurdu dergisi neşredildiğinden bugüne kesintilere uğrasa da Balkan Savaşları’nı, Birinci Dünya Harbi’ni, İstiklal Harbi’ni, saltanatın yıkılışını ve Cumhuriyet’in kuruluşunu, daha sonra ise İkinci Dünya Harbi travmasını yaşamış bir cemiyette bütün bu gelgitlere rağmen çizgisini sürdürmüş.

Yusuf Akçura ve arkadaşları tarafından “Türk Yurdu Cemiyeti” bünyesinde 1911 yılında yayımlanmaya başlayıp, 1917’den itibaren Türk Ocaklarının yayın organı olarak bugünlere gelen ve 112. yılını bitirmek üzere olan Türk Yurdu dergisi düşünce, bilimsel araştırma ve kültür alanlarında yazılarıyla en uzun soluklu dergi ünvanını hâlâ koruyor. Bugün derginin yayın yönetmenliğini üstlenen genç bir isim var: Ayşegül Büşra Paksoy. “Türk Yurdu dergisi bir dergicilik fantezisiyle ortaya çıkmış bir dergi değildir. Arkasındaki saik tamamen millîdir.” diyen Paksoy derginin çıkış misyonunu şöyle anlatıyor: “ O dönemler Osmanlı İmparatorluğu Afrika’daki son toprak parçası olan Trablusgarp’ı da kaybetmek üzereydi. Devletin ve milletin ölüm kalım mücadelesi verdiği bu kritik devrede Türk münevverleri bir an evvel bir şeyler yapmak istiyorlardı. Cemiyete millî bir şuur kazandırarak, meydana gelen felaketler karşısında onu tek vücut hâline getirmek gayesindeydiler. Bu saikle cemiyetin Türk unsuru millî bir dava etrafında birleşebilecek, istiklal ve istikbaline sahip çıkacaktı. Nitekim öyle de oldu. Türkçülük hareketinin ve bu yolda ortaya çıkmış Türk Yurdu mecmuası ve Türk Ocaklarının da esas gayesi buydu. Hareketin öncüleri arasında Osmanlı İmparatorluğu sınırları dışından gelen aydınlar da vardı. Bu aydınların bir kısmı istiklalini kaybetmiş bir coğrafyadan geliyordu. Dolayısıyla da onlar, bir cemiyetin ayakta kalması için millî şuur ve millî kimliğin ne derece mühim olduğunun farkındaydılar. Kurucularından Yusuf Akçura ve yazarlarından Ahmet Ağaoğlu, Zeki Velidi Togan, S. Maksudi Arsal bahsettiğim hareketin öncülerinden olup hepsi münevver, bazısı da aynı zamanda ilim adamıydı. İşte dergi, böyle elit bir kadroya sahipti. Elbette yayın kadrosu bu isimlerden ibaret değildi. Osmanlı İmparatorluğu sınırları dâhilinde de Türklük şuuru ve bunun maddi yansıması olan Türk millî kültürü hususlarında büyük hassasiyeti olan yetişmiş bir yerli kadro da vardı.”

Milli çizgiyi kuvvetlendirmek için

Ayşegül Büşra Paksoy, Türk Yurdu dergisinin fikrî gelişim sürecinin, umumi olarak Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’ndeki siyasi, iktisadi, kültürel gelişimle alakalı olduğunu belirtiyor ve derginin fikrî oluşumunun altındaki nedeni ise şu sözlerle açıklıyor: “Türk Yurdu dergisinin Trablusgarp’ın neredeyse tamamen kaybedilmesi sürecinde ortaya çıkması, Osmanlı münevverlerinin Türk Yurdu dergisi etrafında bir halka teşkil etmelerinin maddi temelidir. Osmanlı’nın ve daha sonra Millî Mücadele önderlerinin bu beka mücadelesi 1922 yılına kadar devam edecek ve 1923 yılında Lozan Antlaşması’nın imzalanmasıyla Türkler bu varoluş mücadelesini kazanacaklardır. İşte bu tehlikeli dönemecin geçilip Türk milletinin istiklalinin Lozan Antlaşması’yla teminat altına alınmasından sonra Türk Yurdu dergisi, millî sınırlar içinde millî kültürü kuvvetlendirmek ve diğer Türk topluluklarıyla da kültür alışverişi sağlamak gibi iki ulvi gaye gütmüştür. Bu iki gaye, bugün hâlen Türk Yurdu dergisinin manevi saikleridir.”

Kültürel yapımızın köşe taşları

Paksoy dergiye emek veren isimlerin aynı zamanda düşünce kültür hayatımızın da köşe taşları olduğunu söylüyor ve isimleri şöyle sıralıyor: “Türk Yurdu dergisinin neşir hayatına başladığı 1911 yılından bugünlere kadar yayınında emek vermiş isimlere göz attığımızda şair, edip, tarihçi, sosyolog, sosyal psikolog, hukukçu, iktisatçı, hekim vs. gibi birçok alanda isim yapıp öne çıkmış uzman bir yazar kadrosundan bahsedebiliriz. Mesela bunlardan Yusuf Akçura, Ziya Gökalp gibi isimler Cumhuriyet rejiminin ideolojisinin teşekkülünde de pay sahibi olan şahsiyetlerdir. Zeki Velidi Togan, Sadri Maksudi Arsal, Osman Turan, Mehmet Fuat Köprülü, İbrahim Kafesoğlu, Hüseyin Nihal Atsız gibi isimler 20. asırda Türk tarihçiliğinin öncü şahsiyetleri olmuşlardır”.

Fikrî meselelerde taraf oldu

Türk Yurdu dergisinin millî çizgide bir yayın hayatını sürdürdüğünü dile getiren Paksoy, “Bunu yaparken Türk fikir hayatına ve Türk edebiyatına da bu millî damgayı vurmak istemiştir.” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Dergi, fikrî meselelerde taraftır. Bu; milletin kültürel ve sosyal gelişiminin, siyasi istiklalinin ve bölünmez bütünlüğünün tarafıdır. Dolayısıyla dergideki yazarlar sırça köşklerinde oturup cemiyete dışarıdan ve tepeden bakan kimseler değillerdir; cemiyetin ıstırap ve sıkıntılarını bizzat nefislerinde hissetmiş dava adamlarıdır. Netice olarak edebî ve fikrî meselelerde Türk Yurdu dergisi millî bir istikamet tutturmuştur. Türk Yurdu dergisi edebiyat ve fikir dünyasına millîlik vasfı kazandırmıştır.”


Not: Yazı ilk olarak 17/09/2023 Pazar Yeni Şafak gaztesinde yayınlanmıştır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum