TURGUTLU ve TURGUTLU KENT MÜZESİ

Turgutlu Kent Müzesi Müdürü Mehmet Gökyayla yazdı

TURGUTLU ve TURGUTLU KENT MÜZESİ
01 Ocak 2018 - 12:48 - Güncelleme: 01 Ocak 2018 - 12:52

TURGUTLU ve TURGUTLU KENT MÜZESİ

30 Ocak 2017

Mehmet Gökyayla

Turgutlu ve çevresinin tam olarak ne zaman Türkler tarafından ele geçirildiği net olmasa da, Saruhanoğlulları’nın bu toprakları 1300’ler ile 1313 arasında fethettiği düşünüldüğünde önümüzde bir tarih aralığı belirecektir. Bugün Turgutlu olarak anılan şehirdeki yerleşimin hangi tarihlerde başladığı da açık değildir. Ancak fethin ardından kısa zaman içerisinde bölgede küçük köy ya da köyler şeklinde bir yerleşimin oluşmaya başladığını düşünebiliriz. Turgutlu’nun ilk kurucularının Turut isimli bir Türkmen Aşireti olduğu ve ilk yerleşimin 1400’lü yıllara tekabül ettiği genel olarak kabul görmektedir.

Türk İslam dönemi öncesinde şehrin bugünkü yerinde herhangi bir yerleşim olduğuna dair şu ana kadar elimizde belge olmasa da bazı eski yapılardaki devşirme yapı elemanları ve şehrin çeşitli bölgelerinde görülebilen sütun, sütun altlığı gibi kalıntılar, Türk devri öncesinde de burada hiç değilse metruk vaziyette bazı meskûn mahal ya da mahallerin var olduğunu düşündürmektedir. Bugünkü Turgutlu’nun tam bulunduğu yerde değil ama yakınlarında Troketta gibi bazı antik yerleşimlerin varlığı ise kesin olarak bilinmektedir.

1500’lü yıllardan ya da hemen öncesinden itibaren bir köy hüviyeti ile var olan bu şehir, verimli tarım arazileri ve ticarî güzergâhların üzerinde bulunması gibi etkenler sayesinde giderek büyümüş ve zaman içerisinde bölgenin önemli merkezlerinden birisi haline gelmiştir. 1700’lere gelindiğinde Turgutlu artık Müslümanlar’ın yanında Yahudi, Ermeni ve Rum nüfusun da var olduğu günün şartlarında çok da küçük sayılamayacak bir Osmanlı kasabasıdır.

29 Mayıs 1919’a gelindiğinde, bahsi geçen bu müreffeh şehir için karanlık bir dönem başlamıştır. İzmir ve Manisa’nın ardından Turgutlu da Yunan Kuvvetleri tarafından işgal edilmiş ve bura halkı, 7 Eylül 1922’deki kurtuluşa kadar olmayacak eziyet ve işkencelere maruz kalmışlardır. 7 Eylül’de Turgutlu işgalden kurtulmuş fakat işgal güçlerinin 4 Eylül akşamı başlattıkları yangın neticesinde şehir neredeyse tamamen kül olmuştur. Uluslar arası Kızılhaç Heyeti’nin raporuna göre şehirde var olan 6328 evden yalnızca 201 tanesi ayakta kalabilmiştir yangın sonrasında. Yangın öncesinde 25.000 civarında insanın yaşadığı Turgutlu’nun nüfusu, 25 Eylül 1922 tarihinde yalnızca 8000 civarındadır. Ancak bölge insanının azmi ve çalışkanlığı sayesinde kısa zaman içerisinde yeniden bölgenin en önemli şehir merkezlerinden birisi olarak karşımıza çıkacaktır bu şehir. Cumhuriyet döneminde nüfus her geçen yıl artmış; buranın cazibesi Türkiye’nin her bölgesinden insanları kendisine çekerek günümüzde merkezinde 140.000 civarında insanın yaşadığı ülkenin en büyük ilçelerinden birisi haline gelmiştir mazinin Kasaba’sı… Sürekli devam eden göç bir taraftan da şehir kimliği ve kültürünün de kaybolmasına, zamanla bu hususlarda maalesef umursamazcasına bir tavra bürünülmesine sebep olmuştur.

İlçede şehir tarihi ya da doğrudan tarih ile ilgili bir hassasiyet elbette geçmiş dönemlerde de mevcuttur ancak bugün Turgutlu Kent Müzesi olan taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli Üzümcü Konağı’nın kamulaştırıldığı 2012 bu anlamda ilk kırılma noktası kabul edilebilir. Bu anlamda en önemli tarih ise şüphesiz Kent Müzesi’nin ziyarete açıldığı 19 Mayıs 2017’dir.

Üzümcü Konağı’nın kamulaştırması sonrasında binayı müzeye dönüştürmek adına ilk olarak restorasyon projesi hazırlanarak proje İzmir 2 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun onayına sunuldu. Projenin kurul onayını almasının ardından da 2015 yılında Zafer Kalkınma Ajansı’nın hibe başvurularına müracaat edildi ve Turgutlu Kent Müzesi Projesi hibe almaya hak kazandı. Projenin uygulama faaliyetleri 7 Eylül 2015’te ajansla sözleşme imzalanmasının hemen ardından başladı. İlk olarak konağın restorasyonuna ve bununla birlikte müzeye dönüştürülecek olan yapıda uygulanacak olan teşhir, tanzim ve müze uygulama projelerinin çizilmesine başlandı. Tüm bunlar sürdürülürken bir taraftan da müzede sergilenecek olan taşınır kültür varlıklarının tespiti ve bağış olarak alınması amacıyla bir kısmı köylerde, bir kısmı da şehir içinde olmak üzere ziyaretler yoğun bir biçimde devam ediyordu. 2016 sonunda restorasyonun tamamlanmasını müteakip artık müze uygulama çalışmalarına sıra gelmişti. Heykel ve mankenlerin yaptırılması, sergi mobilyalarının ve yükseltilerin imalatı, aydınlatma seçimleri ile sürdürülen söz konusu çalışmaların nihayetinde taşınır kültür varlıkları belirlenen konumlara yerleştirildi.

Müze projesi ile ilgili çalışmaların başladığı ilk günlerden itibaren çeşitli toplantılar ve sıklıkla yapılan açıklamalar ile Turgutlu’da ikamet eden hemen herkesin müzeden ve bu hususta sürdürülen gayretten haberdar edilmeleri sağlandı. Bilhassa toplantılarda hiçbir şekilde ayrım gözetmeksizin toplumun farklı kesimlerinden bireyler davet edildi ve onların görüşleri alındı. Böylelikle işin nihayetinde Turgutlu Kent Müzesi, şehrin her kesiminin sahiplendiği, tüm Turgutlu’nun buluştuğu bir kurum haline geldi.

Turgutlu’nun sosyokültürel anlamda en önemli sorunlarından birisi hiç şüphesiz şehirlilik ve hemşerilik bilincinin oturamamış olmasıdır. Bunun nedeni de özellikle 1960’lar ve sonrasında yaşanan ve nispeten halen devam eden göçlerdir. Turgutlu, başa çıkılamayacak bir hızla büyümüş ve buraya yeni gelenlerin şehre uyum sağlamaktansa kendi aralarında, geçmişten getirdikleri alışkanlıkları, yaşama biçimlerini devam ettirmeleri nedeniyle ‘Turgutlulu olma’ duygusu oluşamamıştır. Bu durumdan yol çıkarak ifade edilecek olursa, Turgutlu Kent Müzesi’nin en önemli hedeflerinden birisi, bu şehirde bir arada var olan bireylerin ortak kökenlerinin vurgulanarak asgarî müşterekte buluşulmasını sağlamaktır. Ziyaretçilerin yorumları dikkate alındığında bu hedefe ulaşılmakta olduğu anlaşılmaktadır.

Müzelerin ülkemizdeki genel sıkıntısı var olabilmek kadar ziyarete açıldıktan sonra da devamlılık sağlayabilmektir. Bizler de bunun bilinciyle ilk günlerden itibaren Turgutlu Kent Müzesi’nin şehrin kültür odağı haline gelmesi ve böylelikle sürekli yaşayan bir kurum olabilmesi hedefiyle planlamalar yapmaktayız. Müze çalışanları tarafından gerçekleştirilen eğitim kurumları ziyaretleriyle öğrencilerin gruplar halinde müzeyi ziyaretleri sağlanıyor ve bunun dışında da çeşitli etkinliklerle Turgutlu Kent Müzesi, yalnızca bir kez ziyaret edilmektense ilgililerin sürekli gelip gittikleri, kültürel çalışmaların sürdürüldüğü bir mekâna dönüşüyor. Tüm bunların neticesinde müze, günde ortalama 120 ziyaretçinin geldiği, bu şehirde yaşayan insanların kökenleri ile mazileriyle buluştuğu ve her ziyaretçinin memnuniyetle ayrıldığı bir yer haline geliyor.

Böylesine geniş kapsamlı ve maliyetli bir projenin hayata geçirilmesi elbette geniş bir ekibin birlikteliği ile gerçekleştirilebilirdi. Üzümcü Konağı’nın kamulaştırma sürecinden bugünlere gelinene kadar Turgutlu Belediyesi’nin önceki dönem idarecilerinden şu an İl Kültür ve Turizm Müdürü olan İbrahim Sudak’a, mimar ve mühendislerimize varana kadar birçok kişinin emeği var Turgutlu Kent Müzesi’nde. Belediye Başkanımız Turgay Şirin’in olumlu yaklaşımları ve her konuda çalışmaları sahiplenmeleri olmasaydı şu an böyle bir kurumdan bahsedemezdik. Ve elbette müzenin şu anki çalışanlarının emekleri çok kıymetli. Bilhassa ismini anmadan geçemeyeceğim müzemizin uzmanı Tarihçi Rabia Uslu, hemen hemen başlangıçtan itibaren işin içerisinde olmasaydı, bugün –elbette eksikliklerimiz var ama- eksikliklerimiz çok daha fazla olurdu. Bu anlamda Turgutlu ve Turgutlu Kent Müzesi adına anılan ya da anılmayan tüm destekçilere de şükranlarımızı ifade etmemiz gerekiyor.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum