Tarkan: İstihbaratçı dedenin popçu torunu

Türk popunun prensi Megastar Tarkan, ‘yedi düvele karşı savaşmış’ Teşkilatı Mahsusacı Ali Dursun Kaptan’ın torunu. Bu kadar sevilmesinde savaşçı Türk kahramanın adını taşımasının da etkisi var.

Tarkan: İstihbaratçı dedenin popçu torunu
08 Eylül 2013 - 14:50 - Güncelleme: 08 Eylül 2013 - 14:58

Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) atası olan Teşkilatı Mahsusa'nın neferlerinden Süvari Üsteğmen Ali Dursun Kaptan, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, bir asra yakın bir zaman sonra dünya starı olacak torununun yeğeninin adına ilham veren savaşçı gibi cenk etti. Karadeniz'den teknelerle silah getirip Anadolu'ya gönderdi, Osmanlı'nın belalısı İngiliz casus Thomas Edward Lawrence'ın Arapları Türklere karşı ayaklandırdığı gibi İran'daki aşiretleri İngilizlere karşı ayaklandırdı, Urmiye'de Ruslara kayıplar verdirdi. 

İsmini, Türklerin İslamiyet öncesi devirlerinde Hıristiyanların şövalyeleri gibi devlet adına savaşan özel savaşçılardan alan Tarkan Tevetoğlu'nun büyük dedesi işte böyle bir adamdı. 

Aile, Ali Dursun Kaptan'ın izinden giderek milliyetçi bir çizgi izleyecek ve dahi bir sonraki kuşakta Türkçülük davasından yargılanan siyasi kişilikler yetiştirecekti. Ali Dursun Kaptan'ın Kafkas cephesinde çarpıştığı dönemde, 31 Ocak 1916'da doğan oğlu Fethi Tevetoğlu bu isimlerin başında geliyordu. Fethi Bey, babasının etkisiyle Türkçülüğe yöneldi, Nihal Atsız ve Alparslan Türkeş'le birlikte 'Irkçılık-Turancılık davasında' yargılandı. Buradan bakıldığında MHP eski Milletvekili rahmetli Mehmet Gül'ün Tarkan'a 'eşcinsel' dediği için partide ve ülkücü camiada ciddi tepkilere maruz kalması hiç de şaşırtıcı değildir. Zira aile, Fethi Bey'in siyaset yaptığı dönemlerden beri ülkücü hareketle çok sıkı ilişkilere sahipti. 

Fethi Bey, kardeşi Suphi Bey'in torunu olan Tarkan Tevetoğlu meşhur olmadan yalnızca üç sene önce, 1989'da vefat etti. Tarkan, 1992'nin son aylarında Kıl Oldum şarkısıyla ün yaptığı Yine Sensiz adlı albümünü çıkardı ve hatırı sayılır bir tecimsel başarı elde etti. 

Tarkan'ın en çok tartışılan albümlerinden biri, 'Türkiye'nin metamorfozu'nda, yani dönüşümünde milat olarak kabul edilebilecek Ergenekon operasyonunun başladığı 2007 yılında çıkan Metamorfoz adlı albümü oldu. Kafka'nın, Gregor Samsa adlı karakterin bir sabah ansızın böceğe dönüşmesinden sonra yaşadıklarını anlattığı meşhur novellası Metamorfoz'la aynı adı taşıyan bu albüm, içindeki şarkıların sözlerinden ötürü Türk Dil Kurumu'nun (TDK) övgüsüne mazhar oldu. 

Tarkan, son albümü Adımı Kalbine Yaz'ın çıktığı 2010 yılında uyuşturucu operasyonunda gözaltına alındı. Gözaltında polise esrar değil, kokain kullandığını söylemesi dikkat çekiciydi. Bu, gizliden gizliye sınıfsallık içeren bir itiraftı. Zira bu itirafla, 'aşağı sınıflara mensup müptelalar'ın uyuşturucusunu değil de 'upper classlar'ın uyuşturucusunu, bir başka deyişle 'Beyazların beyazı'nı kullanıyorum demiş oluyordu. 

TÜRKİYE'NİN İHRAÇ MARKASI
Tarkan, 17 Ekim 1972 tarihinde bir gurbetçi ailenin çocuğu olarak Almanya'nın Alzey kasabasında doğdu. 14 yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul'a göç etti ve müzik eğitimi almaya başladı. İlk albümünden iki yıl sonra çıkan Aacayipsin ve 1997 yılında çıkardığı Ölürüm Sana adlı albümleri yok sattı ve kısa zamanda 'apolitik' gençliğin kült albümlerine dönüştü. Sezen Aksu ve Nazan Öncel gibi pop'un en önemli bestekârlarının eserlerini özgün bir biçimde yorumlayan Tarkan, kariyerinin ilk dönemlerinden başlayarak albümleriyle olduğu kadar konserlerindeki sahne performansıyla büyük beğeni topladı. Öyle ki, şöhretini büyük oranda sahne performanslarına borçludur dense yeridir. 

2001 yılında çıkan Karma ve 2003 yılında çıkan Dudu adlı albümleri de çok sattı ve dinlendi. Ne var ki ilk İngilizce albümü olan Come Closer beklenen etkiyi yaratmadı. 

Tarkan, yalnızca bir büyük popstar değil. 1990'lı ve 2000'li yıllar Türkiyesi'nin Batı ülkelerinden başlayarak tüm gezegene ihraç ettiği bir marka ayın zamanda. 

GELENEKSEL MEDYANIN TT'Sİ
Necip Türk matbuatının artık zamirleşmiş 'Megastar' nitelendirmesiyle zikrettiği Tarkan, dünya medyasında 'Boğaz'ın Prensi' olarak anılıyor. Tarkan Tevetoğlu, sadece geleneksel medyada değil, sosyal medyada da çok tartışılan bir isim. Öyle ki, adının baş harfleriyle söylersek sosyal medyada TT olma potansiyeli yüksek sanatçıların başında geliyor. Çevre konusundaki duyarlılığı ile öne çıkması bu potansiyeli artırıyor. 

Tarkan, sahnelere çıktığı 1990'lı yılların başından bu yana ekolojik konulardaki hassasiyetiyle bilindi. "Nükleer santrallere hayır!" dedi. Baraj suları altında kalacak Allianoi ve Hasankeyf'teki antik kentlerin yok olmaması için yürütülen kampanyalara destek verdi. 

Tarkan'ın çevreciliği, bugün doğa temalı konserlerle devam ediyor. Nitekim son olarak geçtiğimiz günlerde Harbiye Açık Hava Sahnesi'nde doğa temalı bir konser verdi. Konserde Tarkan hayranlarının 'Her yer Taksim, her yer direniş' sloganları da dikkatlerden kaçmadı. 

Tarkan'ın doğa sevgisi, çevre ve yeşil konusundaki duyarlılığı elbette anlaşılır bir şey. Gelgelelim ekolojik hassasiyetlerini öne çıkararak ondan bir politik bir figür yaratmaya çalışmak zorlama bir şey olacaktır. Hele de meslektaşımız Cengiz Semercioğlu gibi Tarkan'ın 'bir dava adamı' olduğunu ileri sürmek, en hafif tabirle absürttür. 

Tarkan'ı bir muhalefet abidesine, bir muhalefet starına dönüştürmeye çalışmak, apolitikliği ile nam salmış 1980 ve 90 kuşağı hayranları için pek anlamlı olmayacaktır. Zaten Tarkan, 'apolitik' kişiliği ile sevilmiş ve zirveye tırmanmıştır. 

Bununla birlikte neden bu kadar sevildiğinin; başarılı yorumu ve olağanüstü sahne performansı gibi zahiri, somut, apolitik sebeplerinin yanı sıra içrek, soyut ve politik bir sebebi de var. Tarkan, Türklerin ortak bilinç dışındaki arketipsel savaşçı ve kahraman figürünün adını taşıdığı seviliyor biraz da. Bu açıdan bakıldığında şimdilerde Gezi Parkı eylemcilerinden ulusalcı çizgide olanların bayrağına dönüştürülmeye çalışılması da anlamlı bir rastlantı. 

Ferhat Ünlü.sabah pazar

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum