TARİHTE BUGÜN: Ali Şir Nevai - 9 Şubat'ta Meydana Gelen Olaylar - Yazan: Fazlı Koksal

TARİHTE BUGÜN: Ali Şir Nevai - 9 Şubat'ta Meydana Gelen Olaylar - Yazan: Fazlı Koksal
09 Şubat 2021 - 16:29
Günün Portresi: Ali Şir Nevai

Türk Şiirinin en önemli şairlerinden Türk Dilinin en büyük ustalarından Ali Şîr Nevâî 9 Şubat 1441 tarihinde Herat’ta doğdu. Bir Uygur asili olan Babası Kiçkine Bahadır  Timur’un torunlarının hizmetinde bulunmuş, Bâbür Şah’ın sarayında da önemli bir mevki sahibi olmuş devlet adamıydı. Ali Şîr Nevâî ilk eğitimini babasından aldı. Daha sonraki eğitimine Horasan ve Semerkant'ta devam etti. Babası Kiçkine Bahadır Bâbür Şah’ın hizmetine girdiği gibi oğlunu da onun himayesine verdi. Yine Babür Şah’ın himayesinde olan Hüseyin Baykara ile eğitimini Meşhet’te sürdürdü.  Bâbür Şah’ın ölümünden sonra da Meşhet’de kalarak tahsiline devam etti.
Ali Şîr Meşhet’de İmam Rızâ Medresesi’nde okurken pek çok İranlı âlim ve şairle tanışmış, birçoğundan da ders almıştır. Bunlar arasında Kemal Türbetî ve Arap aruzunun üstadı sayılan Derviş Mansûr da vardı. 1464’te Meşhet’den Herat’a gelen Ali Şîr, burada Ebû Said Mirza’nın hizmetine girdiyse de ondan ilgi göremeyince Semerkant’a gitti ve Hâce Celâleddin Fazlullah Ebü’l-Leysî’nin medresesine devam etti. Arkadaşı Hüseyin Baykara’nın tahta geçmesine kadar da Semerkant’ta kaldı.
1469’da Sultan Hüseyin Baykara Herat’ı alarak tahta çıktı ve arkadaşı Ali Şîr’i de yanına çağırdı. Herat’ın alınışından bir ay kadar sonra buraya gelen Ali Şîr, Sultan Hüseyin’e ünlü “Hilâliyye” kasidesini sundu
Hüseyin Baykara eski arkadaşını kendine nişancı olarak tayin etmişse de devlet işlerinden pek hoşlanmayan Ali Şîr bir süre sonra bu görevden ayrıldı. Ali Şîr, bir süre sultanın divan beyi ve nedimi oldu. Devlet idaresinde Hüseyin Baykara’nın yanında sahip olduğu mevki ve nüfuza rağmen idarî işlerden uzak kalmak istiyordu. Kendisini çekemeyen bazı kimselerin aleyhinde çalışmalarına bakmayıp yine de çeşitli görevlerde bulundu. 1490 yılında divan beyliği görevinden ayrılarak sadece sultanın nedimi olarak hizmetini sürdürmeye başladı. Nevâî’ye büyük bir saygı duyan Hüseyin Baykara bir fermanla herkesin şaire hürmet etmesini emretti.
Bazı saray entrikaları onu devlet işlerinden tamamen soğuttuğu için  1490 yılından sonra kendini tamamen ilmi çalışmalara verdi. 3 Ocak 1501’de Herat’da öldü. Kudsiyye Camii yanında kendisinin yaptırdığı türbeye defnedildi.
Ali Şîr Nevâî eserleriyle yalnız Çağatay edebiyatının değil Türk dünyası edebiyatının önde gelen simalarındandır. Türkçe eserlerinde Nevâî ve Farsça şiirlerinde Fânî olmak üzere iki mahlası vardır. Ali Şîr’e tesir edenlerin başında İran’ın büyük mutasavvıflarından Abdurrahman-ı Câmî gelmektedir. Câmî’ye olan hayranlığı ve fikirlerine duyduğu hürmet onun Câmî’nin mensup olduğu Nakşibendiyye tarikatına girmesine sebep oldu. Bunların dışında Attâr, Hüsrev-i Dihlevî ve Nizâmî ona tesir eden belli başlı şairler arasında sayılabilir. Şiire Farsça ile başlayan Ali Şîr daha on beş yaşlarında iken kendini şair olarak tanıtmayı başarmıştır. Farsça şiirleriyle ünlendikten sonra Türkçe şiirlere ağırlık vermiştir.
Nevâî’nin Orta Asya Türk dili ve edebiyatının gelişmesine büyük katkısı olmuştur. Çağatayca’nın dil kurallarını belirlemesindeki, yaygınlaştırmasındaki rolğ nedeniyle Çağatayca’ya “Nevâî dili” denmiştir. Eserleri Türkistan’dan başka, Azerbaycan  ve Anadolu coğrafyasında da okunan Ali Şîr Nevâî’yi Osmanlı şairleri üstat tanımışlardır.
Kaşgarlı Mahmut'tan sonra Türk diline en büyük hizmet eden kişi olarak tanınan Ali Şîr Nevâî, Muhâkemetü'l-Lügateyn adlı kitabında Türkçe ile Farsça'yı karşılaştırarak pek çok yerde Türkçe'nin üstünlüğünü savunmuştur. Ali Şîr Nevâî, bu kitabını Türkçe'yi bırakarak eserlerini Farsça verenlere ithafen yazmıştır.
Beş mesnevisinden meydana gelen Hamse'si ile Türk edebiyatının ilk hamse yazarı Ali Şîr Nevâî'nin Ali Şîr Nevâî'nin dördü Türkçe, biri de Farsça olmak üzere beş ayrı divanı vardır. Türkçe divanlarının genel adı Hazâinü'l Maânî'dir. Türkçe divanlarını, Garâibü's-Sağîr, Nevâdirü'ş Şebâb, Bedâyiü'l-Vasat ve Fevâidü'l-Kiber adları altında yazmıştır. Divanlarından başka 18 eseri daha vardır; Hayretü'l-Ebrâr, Ferhat ve Şirin, Leyla ve Mecnun, Seb'a-i Seyyârem, Sedd-i İskender, Lisânü't-Tayr, Muhâkemetü'l-Lügateyn, Mecâlisü'n-Nefâis, Mîzânü'l-Evzân, Nesâimü'l-Mehabbe, Nazmü'l-Cevâhir, Hamsetü'l-Mütehayyirîn, Tühfetü'l Mülûk, Münşeât, Sirâcü'l-Müslimîn, Tarihu'l-Enbiyâ, Mahbûbü'l-Kulûb fi'l-Ahlâk, Seyfü'l-Hâdî ve Rekâbet-ü'l-Münâdî.
Ali Şîr Nevâî'nin eserleri hem yazıldıkları devirde, hem de daha sonra bütün Türk dünyasında zevkle okunmuş, pek çok ünlü Türk şairi onu örnek almıştır. XV. yüzyılda yaşamış büyük Osmanlı Şairi Ahmet Paşa, XVI. Yüzyılda yaşamış ve Azeri lehçesiyle yazmış ünlü Fuzûlî, Ali Şîr Nevâî'den etkilenmişlerdir.
Bir çok Osmanlı aydını, bu arada Yavuz Sultan Selim, Nevaî'nin hayranı idiler. XVIII. yüzyılda büyük divan şairimiz Nedim bile Ali Şîr Nevâî dilinde (Çağatay lehçesinde) şiirler yazmıştır.
Bütün hayatını Türkçe'nin tanıtımına vakfetmiş olan Ali Şîr Nevâî'nin özellikle Muhâkemet-ül-Lugateyn adlı eserinden bahsetmek, onun Türk diline katkısını anlatmak açısından çok gereklidir.
Muhâkemet-ül-Lugateyn hacim olarak  küçük olmasına karşılık içeriği ve edebiyat dünyasında bıraktığı etki açısından dev bir eserdir. Muhâkemet-ül-Lugateyn sözlüklerin yargılanması demektir. Nevai bu kitabında Türkçe ve Farsça’yı karşılaştırmıştır
Nevaî, edebî dil olarak bir Türkçe lehçesi olan Çağatayca'nın Farsça'ya nazaran üstün olduğuna inanmış ve Muhakemet'ül Lugateyn'de de iddiasını savunmuştur. Özellikle Türk dilinin hayvan isimleri ve fiil zenginliği yönünden Farsça'dan daha üstün olduğunu ispatlamıştır.
Muhakemet'ül Lugateyn için çağının “Türkçülük Bildirgesidir” desek yanlış sayılmaz. Bakın şu cümlelere, gerçekten bir Türkçülük bildirgesi gibi değil mi?
"... Türk ve Fars dilleri arasındaki kusursuzluk veya noksanlık bakımından çok büyük farklar vardır. Söz ve ibarede, kelimelerin anlam ve kavramında, Türk Fars'tan üstündür. Türkün öz dilinde öyle incelikler, güzellikler, sanatlar vardır ki inşallah yeri gelince gösterilecektir... "
"... Türkün Fars'tan daha üstün, daha kabiliyetli, daha açık ve parlak olduğunun şundan kuvvetli delili olur mu: Bu iki milletin gençleri, ihtiyarları, büyükleri, küçükleri arasında kaynaşma aynı derecededir. Alış-verişleri, işleri, güçleri, düşüp kalkmaları, oturup durmaları, birbirinden hiç farklı değildir. Aynı hayat şartları içinde yaşarlar... Böyle olduğu halde Türklerin hepsi Farsçayı kolayca öğrenir ve konuşur. Oysa Farsların hiç biri Türkçe konuşamaz. Yüzde, belki binde biri Türkçe öğrenir ve konuşursa da, onun Türk olmadığı daha ilk sözünden belli olur... Türkün Fars'tan kabiliyetli olduğuna bundan daha kuvvetli tanık olamaz ve hiçbir Fars bunun aksini iddia edemez... "
"... Fars dili yüksek ve derin konuları anlatmada yetersizdir. Çünkü Türkçe'nin oluşumumda ve konularında pek çok incelik, özgünlük vardır. İnce farklar, en uçucu kavramlar için bile kelimeler yaratılmıştır ki bilgili kimseler tarafından açıklanmazsa kolay anlaşılamaz. "
"... Türkün bilgisiz ve zavallı gençleri güzel sanarak, Farsça şiirler söylemeğe özeniyorlar. İyi ve etraflı düşünseler, Türkçede bu kadar genişlikler, incelikler, derinlikler ve zenginlikler durup dururken, bu dilde şiir söylemenin ve sanat göstermenin daha kolay, şiirlerinin daha beğenilir olacağını anlarlar.”
Ona göre Türkçenin bir kusuru varsa o da çok güçlü, fakat yabani bir at misali ehlileştirilmemiş olması ya da mükemmel hazinelere giden taşlı bir yol misali düzeltilmemiş olmasıdır. Bu da aslında dilin değil de o dile mensup olanların kusurudur
9 Şubatta Meydana Gelen Olaylar
1441 – Büyük Türk Şairi Ali Şîr Nevaî doğdu.
1588 - Cami minarelerinde kandil kullanılmaya başlandı.
1640 - Sultan İbrahim (Deli) tahta çıktı.
1695 - Koyun Adaları Muharebesi: Venedik Cumhuriyeti Donanması ile Karaburun Yarımadası açıklarındaki Koyun Adaları önünde yapılan deniz muharebesi, Osmanlı Donanması'nın zaferiyle sonuçlandı.
1788 - Avusturya, 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rusya'nın yanında savaşa katıldı.
1871 - Osmanlı'da ilk kez Karl Marx'ın bir makalesi, Hakayik-ul Vakayi gazetesinde yayımlandı.
1876- Şemsettin Sami ve Mihran Efendi sabah gazetesini çıkardı.
1902- İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin kurucularından, gazeteci ve fikir adamı İshak Sukuti öldü
1621 – İstanbul Boğazı dondu.
1919 - İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanı Allenby'nin notasına uyularak Nusaybin'deki 6. Ordu, 13. Kolordu'ya çevrildi. 6. Ordu Komutanı Ali İhsan Paşa İstanbul'a çağrıldı.
1920 - Ali Saip komutasındaki milli kuvvetler gece (8/9), Urfa'da Fransız karargâhını ele geçirdiler. Urfa hapishanesi boşaltılarak gençler silahlandırıldı. Urfa'nın yarısı Türk kuvvetlerinin eline geçti.
1920 - İstanbul'da Fransız Muhipleri Cemiyeti adıyla bir demek kuruldu.
1921- İstanbul Boğazı dondu.
1921- Dün teslim olan Antep halkının temsilcileriyle Fransız Albayı Andrea arasında şehrin teslimi ile ilgili 11 maddelik bir anlaşma imzalandı. Buna göre Antep, Fransız mandası altına giriyor! Protokole göre Fransızlann kontrolünde yerli hükümet kurulacak, ordu birlikleri savaş esiri sayılacak, silahlar teslim edilecek, Ermenilerle Türklere eşit işlem uygulanacak, barikatlar kaldırılacak, silahlı Ermeniler Türk mahallelerine giremeyecek...
1921- Bakanlar Kurulu, "Pontus" bölgesinde halkı "zehirleyen" İstanbullu ve İzmirli papazların yurt dışına çıkarılmasını kararlaştırdı
1925 - Türk Kurtuluş Savaşı komutanlarından Halit Paşa, Mecliste Ali Çetinkaya tarafından kaza kurşunuyla vurularak yaralandı ve 14 Şubat 1925’te hayatını kaybetti.
1934 - Balkan Antantı; Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında Atina'da imzalandı.
1954- Cumhuriyetçi Millet Partisi (CMP) kuruldu
1968 - İlk kadın trafik polisi göreve başladı.
1969 - Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin adı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olarak değiştirildi ve Genel Başkanlığa Alparslan Türkeş seçildi.
1973 - TBMM, Güvenlik Mahkemesi kurulmasını öngören Anayasa değişikliği ile ilgili maddeyi kabul etmedi. 15 Şubat 1973'te yapılan ikinci toplantıda üç oy farkıyla kabul edildi.
1974 - Sivas'ta Cumhuriyet Üniversitesi kuruldu.
1975 - Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nun düzenlediği Eurovision Türk Hafif Müziği Şarkı Yarışması finali sonuçlandı. Semiha Yankı'nın "Seninle Bir Dakika" adlı parçasıyla Cici Kızlar'ın "Delisin" adlı parçaları birinciliği paylaştı. Bu durumda kura çekildi. Semiha Yankı Türkiye'yi temsil etme hakkı kazandı.
1985 - Görülmemiş soğuk ve kar İstanbulluları gafil avladı. Ulaşım felç oldu.
1987 - İstanbul Radyosu Türk Müziği sanatçısı ve koro şefi Ahmet Gazi Ayhan öldü.
2001 - Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığı'na ait Hava Pilot Teğmen Ayfer Gök komutasındaki F-5A uçağı, eğitim uçuşunda Karaman'ın Ermenek ilçesi yakınlarında düştü. Pilot Teğmen Gök, ilk kadın şehit pilot oldu.
2012 – Tarihçi-Yayıncı Yılmaz Öztuna öldü.
2018 - FETÖ davasında eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu 3 yıl 1 ay 15 gün, eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı.

https://evelzamanizinde.blogspot.com/

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum