TALHA FORTACI: KARAKTER MESELESİ

İnsanın okuması, ardından kendi zihin dünyasındakileri kaleme dökmesi/dökebilmesi muhteşem bir şeydir. Aslında çok da kolay olmayan, herkesin yapamayacağı zor bir iştir aynı zamanda. Kimisi okumak için can atarken, eline geçen her metni okuma sevdasıyla yanıp tutuşurken, sevmeyen birinden okumasını istemek, o kimse için cehennem azabı gibidir.

TALHA FORTACI: KARAKTER MESELESİ
31 Ağustos 2014 - 22:40

                                                               KARAKTER MESELESİ

Okumak ve yazmak yeryüzünün en şerefli işlerindendir. İnsanı insan yapan, olgunlaştıran, ona değer katan eylemlerin içerisinde en kıymetli olanı okumaktır. Bize ulaşan ilk ilahi hitabın da “oku” olması, ne kadar mühim bir mesele olduğunu zaten ortaya koymaktadır. Bu ilk emrin ardından da “kalemle yazma” nın zikredilişi ise üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Yani adeta okumak ve yazmak fiillerinin birbirinden ayrılmayan iki parça olduğu bize söylenmektedir.

İnsanın okuması, ardından kendi zihin dünyasındakileri kaleme dökmesi/dökebilmesi muhteşem bir şeydir. Aslında çok da kolay olmayan, herkesin yapamayacağı zor bir iştir aynı zamanda. Kimisi okumak için can atarken, eline geçen her metni okuma sevdasıyla yanıp tutuşurken, sevmeyen birinden okumasını istemek, o kimse için cehennem azabı gibidir.

Okuma işini herkes istese yapabilir. Fakat yazma işlemi okumaktan daha zor, hem yetenek isteyen, hem de çokça gayret gerektiren bir ameldir. Bundan dolayı hayatını kaleminden kazananlar çok değerli insanlardır. Onlar çok zor bir şeye talip olmuşlardır. Bireysel olarak çok saygı duyduğum, kazandıklarının her zerresinin sonuna kadar helal olduğunu düşündüğüm kimselerdir.

Maalesef her meslekte olduğu gibi, yazarlar cenahından da çürükler çıkabiliyor. Böylesine onurlu bir mesleği ayaklar altına alanlar olabiliyor. Bir kaç gurupta inceleyeceğimiz bu parazitlerin beni en çok sinir eden taifesi köşe yazarlarıdır. İşini dürüst yapan onurlu ve gururlu yazarları elbette tenzih ederim. Sözlerim kaleminin namusunu koruyamayanlaradır.

Ülkemizde günde kırka yakın ulusal, yüz kusur bölgesel ve bin civarında da yerel gazete yayınlanıyor. Her gazetede günde en az on köşe yazarının yazdığını düşünürsek(ki bu sayı daha fazla) günde tahminen on bin civarında kalem erbabı yazı yayınlıyor.

Hepsini okumamız elbette mümkün değil, ama takip ettiklerimiz arasında öyleleri var ki sokakta görseniz yüzüne bakmak istemezsiniz. Şahsen ben böyle tipleri görmek bile istemem. İnsan bu kadar mı onursuzlaşır, bu kadar mı kaypaklaşır, şaşırıp kalmamak mümkün değil.

Bukalemuna taş çıkartır derecede mahir olan bu güruh, öylesine savrulmalar yaşıyorlar ki, bugüne kadar gelmiş geçmiş en kuvvetli fırtına bile onları böylesine savuramaz. Dün ak dediğine bugün kara diyenler, daha düne kadar alkışladığına bugün sövenler, patronuna yaranmak için her türlü şaklabanlığı yapanlar, bugün bu iktidara, yarın da ötekisine yaltaklanacak olanlar, say say bitmez.

Kimisi akşam içtiği şarabı anlatıyor, kimisi içindeki kin ve nefreti kusuyor, kimisi okuyucuyla alay ediyor. Eline kalemi alan yazar oldum sanıyor. Bilip bilmediği her konuda ahkâm kesebiliyor. Kimisi tetikçi görevi görüyor, kimisi uzaktan kumanda aygıt. Bu tip şeyler bir okuyucu olarak beni çok üzüyor. Kaleme ve yazdıklarına ant içen Allah’a iman eden bir kimse olarak bunları hazmedemiyorum.

Bırakın kardeşim, yapmayın, kişisel menfaatleriniz için kalemi satmayın, diyesim geliyor. Ama nafile…

Çoğu yaşlarını başlarını da almış bu kimseler, eş ve dostlarının yüzlerine nasıl bakıyorlar bilmiyorum. Bu neyin hırsıdır onu da anlamıyorum. Kalem insanın namusudur. Yazıya dökülen her kelime, her cümle o kimse için bir akittir. Yarın beklemediğiniz bir anda, birilerinin önünüze getirip koyması, muhtemeldir.

İnsan makam mevki için, biraz para pul için, dünyalık zevk sefa için namusunu ve şerefini ayaklar atına alıyor ise aslında söylenecek fazla laf da yok demektir.

Ne diyelim.  “Herkes karakterinin gereğini yapar” (Isra 17/84)  30.08.2014 Talha FORTACI

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum