TALHA FORTACI: DERSHANE OLDU DERTHANE

Keşke okullarımız daha kaliteli, öğrenciler de daha gayretli olsalar da dershaneler olmasa. Böyle bir ortamda bile dershaneler var olabilir, fakat bugünkü kadar rağbet görmezler ve en azından bugün var olan “dershaneye gitmeden olmaz ” algısı ortadan kalkar.

TALHA FORTACI: DERSHANE OLDU DERTHANE
30 Kasım 2013 - 20:57

DERSHANE OLDU DERTHANE

 

Dershaneler gerçekten okullarımıza paralel, çarpık bir sistem meydana getiriyor. Güzel bir şehrin kıyıda köşede kalmış, ruhsatsız ve kaçak yapılmış gecekondularına benzetiyorum dershaneleri. Tabi ki bu kurumlar devletin yetkili makamlarından gerekli belgeleri alıyorlar, tabi ki kaçak, ruhsatsız değiller ama bu, dershanelerin meşru olduğu anlamına gelmiyor. Bu gayri meşruluğun resmi olmamakla da ilgisi yok. Sadece olmaması gereken, gayriahlâkî(devlete göre)bir durumu ifade ediyor. Lakin öncelikle şunu ortaya koymamız gerekiyor. Kimse kimseyi zorla dershaneye göndermiyor. Herkes kendi iradesi doğrultusunda dershaneye gitme tercihinde bulunuyor. Sistem zorunlu kılıyor o ayrı mesele. Ayrıca bu kurumlar özel teşebbüs, yani bir bakıma yasayla koruma altına alınmış kurumlardır. Bu sebeple devletin bu kurumlara her türlü müdahalesi  (açma-kapama) gayri meşru ve de gayri ahlakidir. Fakat bu da etik olarak dershanelerin meşru olduğu anlamına gelmiyor.

 

Ne hazindir ki dershanelerin var oluşu, devletin doğru düzgün bir eğitim sisteminin olmayışıyla alakalı. Aslında çok trajikomik bir durum, hem doğru düzgün eğitemeyeceksin hem de devletin okulları varken size ne oluyor diyeceksin. Yani devlet aslında üzüm yemiyor bağcıyı dövüyor. Sen eğer memnun olmadığın, sevmediğin bir bağcıdan üzüm almak istemiyorsan ve de başka bağcılardan da alma gibi bir niyetin yoksa o zaman o üzümü kendin yetiştirmek zorundasın. Ama ben hem bağcıyı döverim hem de üzüm yetiştirmem dersen, o vakit sana totalitersin, zalimsin, firavunsun diyenlere de kızmayacaksın. Belki öyle değilsindir ama karşıdan o görüntüyü verdiğini de unutmayacaksın.

 

Kendimde üç yıl dershane de öğrenim görmüş birisi olarak (hem de hizmetin dershanesinde) buradan çok faydalandığımı ve şuan okuduğum fakültede bulunuyor olmamın dershaneye gitmiş olmamla(az da olsa) alakalı olduğunu söyleyebilirim. Çünkü günde sekiz saat okulda ders görüyordum. Yani doğal olarak günümün büyük bir kısmını okulda ve okuldaki öğretmenlerimle geçiriyordum. Okuldan sonra da evde en az iki üç saat çalışıyordum. Dershaneye ise hafta sonları gidiyordum. Mesela günde ortalama çözdüğüm üç yüz sorudan yapamadıklarımı okuldaki hocalarımla gözüyordum. Hepsi de yardımcı oluyorlar, kesinlikle geri çevirmiyorlardı. Yani şunu söylemek istiyorum, gerçek manada gayret eden, çalışan bir öğrenciye okuldaki tüm öğretmenler istisnasız destek oluyorlar ve her türlü yardımı o öğrenciden esirgemiyorlar. Ben bunu bizzat yaşamış birisiyim. Dershaneler ise bu gayretin, bu çalışmanın ve başarılı bir öğretmen-öğrenci ilişkisinin üzerine sadece rötuş yapıyorlar, öğrenciyi sınav psikolojisine hazırlıyorlar, taktik veriyorlar. Çalışmayan bir öğrenci ise hangi dershaneye giderse gitsin yine kazanamıyor, yine başarılı olamıyor. Bu da hepimizin malumudur.

 

Keşke okullarımız daha kaliteli, öğrenciler de daha gayretli olsalar da dershaneler olmasa. Böyle bir ortamda bile dershaneler var olabilir, fakat bugünkü kadar rağbet görmezler ve en azından bugün var olan “dershaneye gitmeden olmaz ” algısı ortadan kalkar. Ben yine de bu kurumların devlet tarafından kapatılmasını özel teşebbüse bir müdahale olarak görüyorum ve yanlış bir uygulama olduğunu düşüyorum.

 

Şuan tartıştığımız dershane meselesi emin olun “eğitim” le alakalı bir konu değil. Tamamen siyasi bir meseledir. Devletin niyetinin samimi bir şekilde eğitim sistemini bir hal yoluna koymak olduğunu düşünmüyorum. Şayet öyle olsaydı sistemin “kötü bir sonucu” olan dershaneleri kapatmak yerine o sonucu meydana getiren sebepleri ortadan kaldırmanın yolları aranırdı. Kapatmak çok basit bir olaydır. Ama kapatmakla eğitim düzelecek mi? Her şey sütliman mı olacak? Bugünden daha mükemmel mi olacak? Hayır, tam tersine yara kangren olacak ve iş içinden çıkılamaz bir hal alacak. Tabi dershanelerin feryadının sebebi de eğitimin düzelmesini çok istediklerinden veya öğrencileri çok sevdiklerinden ve onların mağdur olmalarını istemediklerinden değil elbet, tamamen “duygusal”.

 

Bu durumu şu ironiyle özetleyip konuyu kapatalım: ”Mesele dershane değil arkadaş sen hala anlamadın mı? Ben anladım, anladım da bunu serdetmenin ne önemi veya ne faydası var. Siyasetten iyice ürpermeye, iyice tiksinmeye başladım. Çünkü bir zaman birbirinden kopmaz gibi görünen kardeşleri hatta ve hatta aynı dinin mensubu olan din kardeşlerini bile birbirine düşüren belalı bir illet.

          

Üzerimde emeği olan (okulda ve dershanede)tüm hocalarıma şükranlarımı sunuyorum. Allah hepsinden razı olsun. Rabbim onları her iki dünyada da mesut ve bahtiyar etsin. Allah hepsinden razı olsun…

29.11.2013 TALHA FORTACI

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum