Talha Fortacı :BEŞ ŞEYDEN ÖNCE BEŞ ŞEY

O kutlu nebinin beni en çok düşündüren, zihnimi en çok meşgul eden inci tanesi sözlerinden bir tanesi de şöyledir; Beş şeyden önce beş şeyi ganimet biliniz.

Talha Fortacı :BEŞ ŞEYDEN ÖNCE BEŞ ŞEY
24 Nisan 2013 - 20:32

BEŞ ŞEYDEN ÖNCE BEŞ ŞEY

 

 

   Peygamber efendimiz Muhammed Mustafa (sav) Allah tarafından yeryüzüne gönderilen son elçidir. İnsanlara evrensel mesajı iletecek son peygamber olması hasebiyle kendisine diğer peygamberlerden çok farklı özellikler bahşedilmiştir. Diğer peygamberlerde de olan fakat kendisinde zirvelere ulaşan birçok meziyetlere sahiptir. Mesela her peygamber bir öğretmendir, kendi kavmini eğitmiştir ve onları eğitirken kullandığı üslup da o kavme özel bir nitelik taşımıştır. Lakin peygamberimizin (sav) hem tüm insanlığa gönderilmiş olması, hem de getirdiği ilahi beyanın kıyamete kadar yeryüzünde kalacak olması onun diğer peygamberlerden farklı özellikler taşımasına ve farklı donanımlara sahip olmasına sebep olmuştur. Bu da ALLAH Teâlâ’nın kanunu gereği olması gereken bir durumdur.

 

  Mesela peygamberimizin “Cevâmiul Kelim” yani az sözle çok şey anlatma özelliği onun en muhteşem vasıflarından bir tanesidir. Bu sebeple ağzından dökülen her mübarek söz bir inci tanesi mesabesindedir. Zaten onun bir ismi de “Yetim-i Dürri Yektâ”dır, yani inci tanesi bir yetim. Kendisi de bir inci tanesi olan efendimizin sözleri de tıpkı inci taneleri gibidir. Bu yüzdendir ki sahabe efendilerimiz, Hz. Peygamberin her sözünü onun döneminde itina ile hafızalarında tutmuşlar. Daha sonraki dönemlerde de yazıya geçirmişlerdir.(Peygamberimiz kendi döneminde hadislerin yazılmasına Kur’an ile karışma ihtimali olduğu için izin vermemiştir. sadece bir kaç sahabe bu konuda özel izinlidir).Ve onların sayesinde biz, peygamberimizin hadis-i şeriflerinden günümüzde istifade ediyoruz, kıyamete kadar da edeceğiz inşallah.

 

 O kutlu nebinin beni en çok düşündüren, zihnimi en çok meşgul eden inci tanesi sözlerinden bir tanesi de şöyledir; Beş şeyden önce beş şeyi ganimet biliniz.

 

İhtiyarlık gelmeden gençliği

Hastalık gelmeden sağlığı

Fakirlik gelmeden zenginliği

Meşguliyet gelmeden zamanı

Ölüm gelmeden ömrü

 

  Evet, böyle buyuruyor efendiler efendisi. Burada benim dikkatimi en çok çeken husus, peygamberimizin özellikle bu beş şeyi dile getirmesidir. Herkesin tefekkür ufku farklıdır, herkes bundan kendine göre farklı şeyler anlayabilir elbet. Bu çok da normaldir. Ben kendime göre bu hadis-i şeriften anladıklarımı sizlerle paylaşmak istedim;

 

  İhtiyarlıktan önce gençlik: İnsanın en zinde, en enerjik, en dinamik olduğu dönem gençliktir. Gençliğinde yapabildiği birçok şeyi yaşlılığında yapamamaktadır insan. Mesela hacca yaşlıyken gitmiş yakınlarımızdan hep duyarız;” Keşke gençken gitme fırsatım olsaydı da o zaman gitseydim, yaşlıyken çok zor oluyormuş.” dediklerini. Buradaki detay şudur, bir insan yaptığı ibadeti ne kadar rahat, ne kadar huzurlu bir şekilde yaparsa o ibadetten o kadar haz duyar. Bu sebeple de yaşlıyken oralarda çekilen sıkıntılar ibadetin ruhunu etkiler. Örnekleri çoğaltmamız mümkün; mesela bir insanın yaşlıyken kıldığı namazla, gençken kıldığı namaz arasında dağlar kadar fark vardır. Yaşlıyken eğilip doğrulmak, oturup kalkmak zahmetli bir hal alır. Fakat gençken insan bunun farkına bile varmaz. Bu sebeple de gençken yapılan ibadetin yeri çok farklıdır ve yaşlı iken yapılan ibadetten kat kat değerlidir. Bu konuyu peygamberimiz çok açık bir şekilde şöyle ifade ediyor;”

“Genç yaşta ibadetle meşgul olan kimsenin, ihtiyarlığında ibadetle meşgul olan kimseye olan üstünlüğü; peygamberlerin diğer insanlara olan üstünlükleri gibidir.”

 

  Hastalıktan önce sağlık: İnsana verilen en büyük nimetlerden bir tanesi de sağlıktır. Sağlığını kaybeden insan büyük bir hazineden yoksundur demektir. Hani bir söz vardır “Her işin başı sağlık” diye, gerçekten de öyledir. Sağlık olmadan insan ne okuyabilir, ne çalışabilir, ne de ibadet edebilir. Bu sebeple de insan sağlığına dikkat etmek zorundadır. Peygamber efendimiz yine bu konuda da söyle buyurmuştur;”  İki nimet (iki güzel hal) vardır ki, insanlardan çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat, boş vakit.

 

  Fakirlikten önce zenginlik: Zenginlik Allah’ın herkese vermediği bir nimettir. Bu yüzden zenginlik nimetine nail olan kişi elindekinin kıymetini çok iyi bilmelidir. Çünkü bu nimetin her an elinden çıkma ihtimali vardır. Yani her şey gibi zenginlik de baki değildir. O zaman akıllı zengin, bu korkuyla(malının her an yok olma korkusu) yaşamalı ve malını ALLAH yolunda harcamalıdır. Eğer malını ALLAH yolunda harcarsa bu onun için ahret adına yapılmış en güzel iş olur. Fakat bu malı ALLAH yolunda değil de başka yollarda harcarsa sonu maalesef hüsran olacaktır. Bu konuda ALLAHÜ Teâlâ şöyle buyuruyor;

 “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”

 

  Meşguliyetten önce (boş)zaman: Hepimiz maalesef çoğu zaman vaktimizi olur olmaz şeylerle çarçur ediyoruz. Bazen televizyon başında saatlerimizi geçiriyor, bazen internet başında, bazen de boş şeylerle zaman öldürüyoruz. Hâlbuki oralarda harcadığımız zamanımızla neler yaparız neler. Mesela günde iki saatini boş şeylere harcayan bir insan bu vaktini kitap okuyarak geçirse günde ortalama 60 -70 sayfa okuyabilir. Bu da takriben ayda 5 -6 kitap yapar. Ayda beş-altı kitap okuyan biri bunu uzun müddet sürdürürse mükemmel bir bilgi birikimine sahip olur. Fakat zaman elimizden kayıp gittikten sonra onu geri getirmek imkânsızdır.

 

  Ölümden önce ömür: Bu kâinatta yaratılmış her şey gibi bir gün bizlerde bu dünyaya veda edeceğiz. Veda etmeden önce Allah’ın bizlere verdiği görevleri yerine getirmiş bir insan olarak ahirete göçmek her Müslümanın ortak arzusu olmalıdır. Bu sebeple ölüm gerçeğiyle yüzleşmeden evvel ahretteki sınava hazır bir şekilde gitmek en mantıklı davranış olur. Bu da ancak bizlere tebliğ edilen ilahi emirleri yerine getirmekle mümkün. Fussilet suresinin 24.ayet-i kerimesinde şu ifadeler bu konuyu özetler mahiyettedir; “Eğer sabredip dayanabilirlerse, cehennem zaten kendi yerleşme yerleridir. Şayet özür dileyip Rab'lerini razı etmek için tekrar dünyaya dönmek isterlerse, onlara bu imkân verilmez.”

 

  Evet, peygamberimizin bu hadis-i şerifinde ifade edilen hususların hepsi ahirete yönelik çok önemli uyarılar içerir. Söylenilen beş şey ve önlem alınması gerekenler bizi diğer âlemde mutlu edecek ipuçlarıdır. Şunu da ifade etmek gerekir ki bizim çok kısa bir şekilde açıklamak istediğimiz bu hadis-i şerif hakkında cilt cilt kitaplar yazılabilir. Bu da peygamberimizin “Cevâmiul kelim” olma özelliğinin bir göstergesidir.

 

Selam olsun o yüce peygamberin yolundan gidenlere… ALLAH’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun…
                                                                                   Talha Fortacı  22 / 04/ 2013

                                                                                                   [email protected]                              

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum