Tahsin Gündoğan: ÜNİVERSİTE'YE DAİR…

Gelin a dostlar şöyle bi’ samimi sohbet ortamı yaratalım burada…

Tahsin Gündoğan: ÜNİVERSİTE'YE DAİR…
03 Temmuz 2013 - 22:25

ÜNİVERSİTE’YE DAİR…

 

Gelin a dostlar şöyle bi’ samimi sohbet ortamı yaratalım burada…

 

Üniversite… Herkesin okumayı düşlediği yerdir… Orada eğitim almak, kampüs havasını koklamak, Alabildiğince özgür ve tek başına yaşanacak olan en az 4 sene demektir bu… Her ne kadar başbelası yerleştirme sınavlarına girecek olsalar da, liseyi birer at yarışı modunda geçirerek bir şey anlamasalarda o yıllarda, sınavı geçip, kimileri arzuladığı/istediği bölümlere yerleşince, kimileri de sadece üniversite okuma gayesiyle çıkar bu hem güzel hem de meşakkatli yolculuğa…

 

Liselerde alınan eğitim çoğu zaman yetmez giriş sınavına veya yeter  sizlerin tam da hızlı zamanlarınız olduğundan mütevellit ders çalışmak istemez hiç bir zaman genel olarak… Bu yüzden biraz biraz dershane patronlarını zengin etmeniz gerekebilir…

 

Biraz dershane patronlarını zengin ettikten sonra eğer bir üniversiteye yerleşirseniz (hele bir de derece varsa işin içinde) reklam yapmaya başlarlar büyük büyük puntolarla şehrin her yerinde… televizyonda kendinizi görürsünüz belki de “biz ile kazandılar” gibisinden…

 

Sonra ne mi vardır sırada… Alırsınız bavulunuzu gidersiniz kazandığınız Üniversitenin bulunduğu şehre… Daha önce sadece harita üzerinde yerini biliyorsunuzdur bu şehrin belki de… Gitmemişsinizdir, görmemişsinizdir çoğu zaman… Pat diye bırakılmışsınızdır şehrin ortasına…

 

işte sırada buradaki avcılar dikmeye başlamışlardır gözlerinizi sizin üzerinize… Dışarıda kalmayacağınıza göre mecbur kalacak bir yer gerektir şimdi sizlere… Yurt patronları, Bazı cemaat patronları, apart patronları, Ev sahipleri vs. girer devreye hemen.. Muhtemelen ilk yılınız olduğu için aileniz size bir yurda yazdırma planı içindelerdir ve genellikle de öyle olur… Belki şanslı iseniz devlet yurtlarına yerleşirsiniz de bu dertten biraz olsun kurtulursunuz. Ancak oraya yerleşebilmek için de biraz biraz adamlarınız olmalı galiba bazı mevkilerde. Yedek listed 100. Sıradasınızdır, bir hafta sonra bakmışsınız 1100. Sıradasınız. Olur böyle şeyler hiç gocunmaya gerek yok… Ya da gerçekten ihtiyacı olanlar açıkta kalabilir ve hiç de azımsanmayacak kadar geliri olanların çocukları bir anda yerleşebilirler belli olmaz…

 

Özel yurtlar fahiş fiyatlar çıkartırlar karşınıza… Ev sahipleri, bir aileye kiraya verebilecek olan paranın neredeyse iki katı fiyat çekerler “öğrenciyim ben” dediğinizde.. Şaşırmazsınız…

 

Dersler başlar sonra… Sınıftakilerle kaynaşmaya çalışmalar, üniversiteli oldum artık ben tripleri olur herkesde genel olarak… İlk zamanlar dersleri pek sallamayacaksınızdır bu yüzden.. Zaten daha dört yıl var şurada diyeceksinizdir çoğu zaman.. Ama bi’ bakmışsınız mezuniyet törenindesiniz... Anlamazsınız...

Zaman geçer, alışmalar, tanışmalar, hadi bu akşam şuraya gidelimler filan… Evden ayrılmanın vermiş olduğu o “özgürlük” duygusuna kapılırsanız çok fazla, kolay kolay toparlamayabilirsiniz kendinizi… Çeşit çeşit insanlar olacaktır etrafınızda… Memleketin her yerinden gelen, farklı kültürlerde yetişmiş, farklı etnik gruplardan olan, farklı aile yapılarıyla yetişmiş, farklı düşünceye sahip bir dünya insane vardır artık etrafınızda… İşte belki de Üniversiteyi en güzel yapanda bu farklılıklardır aslında…

 

Değişik arkadaş grupları, sevdiğiniz/sevmediğiniz, hoşlandığınız/nefret ettiğiniz, kızdığınız, kavga ettiğiniz, paylaştığınız/paylaşmak istediğiniz çeşit çeşit insanlar vardır/olacaktır… Hiç tanımadığınız kişilerle aynı evde kalacaksınızdır belki de dört yıl boyunca…

 

Farklı farklı fikirde hocalar girecekler dersinize… Bazılarını çok seveceksiniz, bazılarından nefret edeceksiniz belki de… Ama hepsinden ayrı ayrı şeyler katacaksınız kendi kişiliklerinize… Hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu muhakeme edecek yaştasınızdır artık… At gözlüğüyle bakmayacaksınız ya da bakmamanız gereken yaşlardır bu yıllar, öyle olacaktır/olması gereken budur aslında… Arkadaşlardan, hocalardan, çevredeki esnaftan, ordan, burden, şurdan bir dünya farklı fikir ve söylemler arasından kendi doğrularınızı bulmanız gerekecektir biraz biraz… 

Yeri gelecek aşık olacaksınız, yeri gelecek platonik takılacaksınız, yeri gelecek çok mutlu beraberlikler yaşayacaksınız, yeri gelecek yalnızlığınızı kimselerle paylaşmayacaksınız… Yeri gelecek sevdiğiniz insanlardan hiç beklenmedik kazıklar yiyeceksiniz, yeri gelecek hiç beklemediğiniz kişilerle çok sıkı dostluklar kuracaksınız, aynı ekmeği bölüşeceksiniz, kampüse çıkacak kadar bile yol parası kalmadığı günler olacak belki de cebinizde… Ama bunların hepsini yaşamaya değer şeyler olduğunu mezun olduktan sonra anlayacaksınız belki de o an değil… :)

 

Ve artık o beklenen sona doğru geleceksiniz yavaş yavaş… Mezun olmaya ramak kala “o stresli, ‘ne yapacağımlı’ günler gelecek” düşüneceksiniz, kpss mi, ales mi, yüksek mi, memleket mi, burası mı filan diye düşünürken bi’ bakacaksınız mezuniyet cübbesinin içerisinde kepinizi havaya atıyor  haldesiniz… :) Tatlı, mutlu, huzurlu günlerin bittiği anın göstergesi o ‘an’… Etrafınızda Sevdiğiniz insanlar ve endişeli bakışları… Diğer tarafta tribünlerde gururla izleyen “aile efradı”…

 

Bundan sonrası ne mi? Şöyle açıklayayım… İş başvurularına saldıracaksınız, Sizden tecrübe isteyecekler… Garsonluk yapmak isteyeceksiniz sizden tecrübe isteyecekler… Bir markette “reyon elemanı” bile olmak isteseniz sizden tecrübe isteyecekler… Bu koduğumun tecrübesini nerede kazanacağız biz diyeceksiniz hiç biriniz işe almadıktan sonra (içinizden tabi ki)… :)

 

Ya da bi’ yerlerde kendisine bir makam sahibi bulmuş olan bir dayınızı sokacaksız devreye veya o an ki hükümet hangisi ise bi’ şekilde ona üyeliğinizi/yakınlığınızı göstereceksiniz ister istemez… Canınız sıkılacak, ruhunuz daralacak, Ailenize artık yük olmak istememenizin ayrı bir baskısı üzerinizde… Bu ne kadar süre alacağı olmayan belirsiz günleri sağ salim atlatabilirseniz eğer kendinize bir şeyler yapmadan, elbet bir sure sonra rahata çıkacağınız günler olacak…

 

Aşağı yukarı bu şekilde geçecek olan 5 yılın kısa bi’ özeti… Eksik veya fazla ama genel olarak bu şekilde cereyan eden olaylar kümesi… İnşallah üniversiteyi düşünen, gerçekleştiren, mezun olup sıkıntı içerinse olan ne kadar insan varsa, dilediklerinin, arzu ettiklerinin en güzelini yaşamaya nail olurlar… 

 

Her ne olursa olsun bu  hayat bizim hayatımız, Tek kişilik oynanan/oynanacak olan bir tiyatro misali… Başrolünde kendiniz varsınız… Senaristleri farklı olabilir ancak kendi hayatlarınızın yönetmeni olmanız temennisiyle…

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum