SPİELBERG’İN YENİ FİLMİ: ‘’WAR HORSE’’

‘’ Her zaman seyirciyi düşünmeyi severim yönetirken. Çünkü ben seyirciyim.’’

SPİELBERG’İN YENİ FİLMİ: ‘’WAR HORSE’’
20 Şubat 2012 - 11:13

                             SPİELBERG’İN YENİ FİLMİ: ‘’WAR HORSE’’

 

 ‘’ Her zaman seyirciyi düşünmeyi severim yönetirken. Çünkü ben seyirciyim.’’ Der usta yönetmen Steven Spielberg ve yine hem kendisinin keyif alarak yönettiği hem de aynı pozitif enerjiyi seyirciye de yansıtmayı başardığı yeni filmiyle sinemaseverlerin karşısına çıktı. Üstelik bu sefer oldukça farklı bir film: ‘’War Horse’’

 

Savaşları hep insanların gözünden izlemişizdir filmlerde. Örneğin ‘’Er Ryan’ı kurtarmak’’ gibi veya ‘’Piyanist’’ gibi. Ama bu sefer başrolde bir insan yok, bir at var.

Spielberg, bu sefer bizi 1. Dünya savaşı yıllarına götürüyor ve savaşı, sahibinden ayrılarak cephe cephe dolaşan bir atın gözünden anlatıyor. Yani bu sefer durum farklı.

 

1. Dünya savaşı başlamadan hemen önce bir çiftlik evine getirilen Joey adında bir tay ve eğiticisi Albert adlı gencin öyküsü ile başlıyor filmimiz. Ardından başlayan Dünya savaşıyla Joey İngiliz ordusuyla birlikte cepheye götürülüyor ve dört yıl boyunca Alman ve İngiliz ordusu arasında mekik dokuyor, savaşı tüm çıplaklığıyla yaşıyor. Sahibi Albert’ten ayrıldıktan sonra da birçok ailenin eline geçiyor ve biz savaşı bu ailelerin de gözünden izliyoruz.

 

Steven Spielberg, bu sefer savaştaki çatışmalardan ziyade, savaşın askerler ve siviller üzerindeki etkisinden bahsediyor. Filmimiz ikinci yarıda çoğunlukla cephelerde geçiyor ve bu sahnelerde Spielberg usta, yine ustalığını konuşturup bize o atmosferi yaşatıyor.

Film görsel anlamda gerçekten çok iyi ve bunu hissettiriyor adeta. Oscar ödüllerinde de teknik dallarda ödül alması oldukça muhtemel.

 

Film çeşitli sekanslardan oluşuyor. Başroldeki atımız Joey, Alman iki kardeşten, bir İngiliz aileye kadar konuk olduğu ailelerin de yaşamlarına etki ediyor.

 

Müziklerde ise John Williams’ın imzası var. Yine çok başarılı müziklere imza atmış John Williams.

 

Filmin çok çarpıcı bir sahnesi var ki, görülmeye değer kesinlikle. Atımız Joey İngiliz ve Alman siperleri arasındaki bölgede dikenli tellere sıkışmış durumdadır. Ara bölgede bir at olduğunu farkeden İngiliz askerler ıslıklar çalarak atı çağırmaya çalışırlar, ancak atın yaralı olduğunu gördüklerinde, içlerinden biri tüm savaşın ortasında elinde beyaz bayrak sallayarak ara bölgeye, atın yanına doğru gider. O sırada Almanlar da bir asker gönderir bölgeye. İki asker karşılıklı olarak konuşmaya başlarlar ve birlikte, ellerindeki penselerle atı tellerden kurtarırlar. Sıra atı kimin alacağına karar vermeye geldiğinde ise yazı-tura atarlar ve alandan diğer askerlerin şaşkın bakışları arasında dostça selamlaşarak ayrılırlar.

Bu sahne bana aslında dil, ırk farketmeden insanların savaş olmadan da rahatlıkla anlaşabileceklerini hatırlattı. Ama maalesef savaşlar bireysel değil, kitlesel yapılıyordu.

 

Son olarak aman dikkat, filmi izledikten sonra içinizde bir çiftlik kurup at yetiştirme hevesi oluşabilir. Bu da filmin bir yan etkisiydi. Filmin bu yıl Oscar’larda sekiz dalda aday olduğunu da belirtmek gerek.

Kısaca ‘’War Horse’’ Spielberg’in kariyerine altın harflerle yazdırdığı bir film olmuş. Kesinlikle izleyin derim.

İyi seyirler.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum