'Solmuş bütün kitaplar hayal meyal o günler'

Günümüzdeki edebiyat pazarına karşı sağcısıyla solcusuyla birlikte bir aydın tavrı geliştiremezsek, bizi çöp kitapları ve dergileriyle boğacaklar. Maalesef en fazla kapitalist pazara karşı direnen dergileri ‘zayıf’ yakalıyor, onları dağıtmıyor, reklam vermiyorlar. Dergiyi bir kitapçıya elden bıraksan bile rafa koydurtmuyorlar. Pathos böyle kapandı, Sözcükler, Ayarsız, Söğüt ve Şiraze gibi iyi edebiyat dergileriyse, şimdilik cepten yiyorlar. Dergilere hiç olmazsa aboneliğinizle destek verin...

'Solmuş bütün kitaplar hayal meyal o günler'
27 Ağustos 2023 - 11:20

TANER AY

Hafta sonlarında, Ali Aktan, Göktürk Ömer Çakır ve Melih Yıldız ile Suâdiye’den başlayıp Erenköyü’ne yürürken, sırasıyla Remzi’ye, Nezih’e ve Penguen’e de girip, yeni hangi kitapların çıktığına bakıyoruz. Aslında, kitapçıları dolaşmak, ‘70’lerin başından beri bende bir alışkanlık. O yıllarda da hemen her gün Suâdiye’de Emin Ersoy’un Dost Kitabevi’ne ve Arif Damar’ın Yeryüzü Kitabevi’ne, Göztepe’de Nobel Kitabevi’ne, karşıya geçtiğimdeyse Sander Kitabevi’ne mutlaka uğrardım. İnanın, ‘70’lerde elimin boş çıktığını hiç anımsamıyorum; oysa şimdi öyle değil, bırakın son bir iki haftayı, son bir iki ay içinde bile, Bernard Malamud’un ‘Kiracı’sının ve Marian Engel’in ‘Ayı’sının dışında beni heyecanlandıracak kitaplara rastlamadım.

‘70’lerde, Bilgi, Yankı, Sander, Habora, Altın, Koza, Uycan, Baskan, Milliyet, Hürrriyet, K ve E gibi harika yayıncılar vardı. Her hafta mutlaka okunacak üç dört kitap bulurdum. Bilgi’den Herman Raucher’in ‘En Tatlı Yaz’ının, Horace McCoy’un ‘Gazetecinin Ölümü’nün ve ‘Mafia’nın Dışında Kim Kaldı’sının, Elsa Triolet’nin ‘Beyaz At’ının ve Arthur Koestler’in ‘İspanya’da Ölüm Güncesi’nin şeker şurubu lezzetlerini gel de arama! Benim kuşağımdakilerden E Yayınları’ndan Elio Vittorini’nin ‘Sicilya Konuşmaları’nı, Horace McCoy’un ‘Atları da Vururlar’ını ve Richard Hooker’ın ‘Sıhhiye Bölüğü’nü unutan oldu mu? Habora’dan H. F. Roy’un ‘İspanyol Şenliği’ni, Sander’den L. P. Hartley’in ‘Arabulucu’sunu, Koza’dan Norman Gant’ın ‘Quemada’da İsyan’ını, Donald Westlake’in ‘Hırsız Polisler’ini, Ernest Tidyman’ın ‘Shaft’ını ve Gerald A. Browne’un ‘Elmas’ını ve de Milliyet’ten Jim Tompson’un ‘Firar’ını hangi sahhafta görürseniz, hemen alın. Böyle kitapları artık maalesef basmıyorlar.

KAPİTALİST EDEBİYAT PAZARINA KARŞI DERGİLERE SAHİP ÇIKIN

Günümüzdeki edebiyat pazarına karşı sağcısıyla solcusuyla birlikte bir aydın tavrı geliştiremezsek, onlar daha da azıp, bizi çöp kitaplarıyla ve çöp dergileriyle boğacaklar. Şimdilik bizleri ‘yok sayıyorlar’, yarınsa büsbütün algı operasyolarına başvuracaklar. Sonunda işi Enis Batur’a ‘tembel’ veya Beşir Ayvazoğlu’na ‘cahil’ demeye kadar vardırırlarsa da, hiç şaşırmayın.

kar02-ayarsiz-dergisi.jpg

Siz birkaç hafta önce Ötüken Neşriyât’a kurulan komplonun bu algı operasyonunun dışında olduğunu mu sanıyorsunuz? Ötüken bir süredir atılım içindeydi ve kapitalist edebiyat pazarını hafiften hafiften sarsmaya başlamıştı. Böyle bir iki yayıncı daha var, pek yakında onların başlarına da çorap örmeye kalkabilirler. Maalesef en fazla kapitalist pazara karşı direnen dergileri ‘zayıf’ yakalıyorlar, onları dağıtmıyorlar ve onlara reklam vermiyorlar. Sen dergiyi bir kitapçıya elden bıraksan bile, rafa koydurtmuyorlar. Pathos işte böyle kapandı, Sözcükler, Ayarsız, Söğüt ve Şiraze gibi iyi edebiyat dergileriyse, şimdilik cepten yiyorlar. Geçen hafta yazmıştım, yineleyeceğim, arkadaşlar bu dergilere hiç olmazsa aboneliğinizle destek veriniz.

kar02-siraze-dergisi.jpg

Eylül ayına bir hafta kaldı, günlerdir bazı sıkıntılarımdan dolayı, belki de yaşamımda ilk defa, kitap okuyamadım, sadece önümüzdeki hafta çıkacak olan Sözcükler dergisinin matbaaya gitmeden önceki 105’inci sayısının dosyasını görebildim. Yine harika bir sayı olmuş. Oğuz Demiralp, Tahir Abacı, Faruk Duman, Fatin Hazinedar ve Turgay Fişekçi dosyadan ilk okuduklarım.

kar02-sogut-dergisi.jpg

Sözcükler’deki asıl sürpriz Adnan Özer’in Pablo Neruda’dan yaptığı ‘Temel Şeylere Övgüler’ çevirisi. Benim ‘Her gedâ fehm eylemez, âyin-i cemdir bezm-i mey’ başlıklı yazım ise, hem ‘Suriçi’nin Edebiyatı’ yazı dizimin bir parçası, hem de ‘Rakı nedir?’ sorusunun yanıtı. Söğüt’ün ise ‘Abbas Sayar’ dosyası yaptığını biliyorum, ama henüz çıkmadı. Sanırım Ayarsız ve Şiraze de bir hafta on gün içinde raflarda olurlar…

kar02-sozcukler-dergi.jpg

‘O ‘ESKİ’ YAZARLAR DA YOK’

Sadece ‘eski’ kitaplar mı, o ‘eski’ yazarlar da yok. Bilmiyordum, Adnan Özer’den duymuştum. Necip Mahfuz, kendisine Nobel Edebiyat Ödülü verildiğinde, ‘Kahire’de havalar pek güzel, bu havaları bırakıp da Stockholm’e ödül almaya gidemem!’ demiş. Ne kadar doğrudur, bilemiyorum, ama doğrusu Necip Mahfuz’a pek yakışıyor. Ödüller esas itibariyle elbette politiktir, ancak ara sıra jürilerin şaşırdıkları da oluyor, ödülü kazaen telefonculara veya dükkândan dükkâna dolaşanlara vermeyip de, Necip Mahfuz gibilere yazdılar mı, hemen dört ayaklı oluveriyorlar. Necip Mahfuz demişken, aklıma bizim ’80 başlarındaki ‘Üç Çiçek’ günleri geliverdi. Adnan Özer ile niyetimiz, Türk Edebiyatı’nın dışında, Afrika ve Latin Amerika Edebiyatı’na ağırlık vermekti. Ancak, aramızdan bazıları, yani fukaraya yukarıdan bakmalarına karşın kendilerini ‘solcu’ sanan ‘faşist zihniyetli’ arkadaşlarımız, Adnan’a, ‘Nereden çıkarıyorsunuz bu yamyamları?’ diye köpürmüşlerdi. Yerliysen, yamyamsındır! Çünkü, onlar edebiyatı Batı’nın dışında hiç aramadılar. ‘Üç Çiçek’in niçin üç sayıda kapandığına ilişkin çok şey yazıldı ve çok şey anlatıldı, ama yazılamayan asıl neden işte bu kopuştu. Bu ‘Batıcı’ arkadaşlardan bazıları kapitalist edebiyat pazarına dahil olunca, ilk işleri, hep Üçüncü Dünya’nın edebiyatını ve devrimci hareketlerini savunan Adnan’ı ‘sağcı’ diye itham etmeleri ve ötekileştirmeleri oldu. Adnan yıllardır boşu boşuna üzülüp durdu, kapitalist pazardakilerde vefanın olmadığını, onların her türlü alfonsu işin kuralı olarak saydıklarını bilmeliydi.

kar02-necip-mahfuz.jpg
Necip Mahfuz

İlk yayın yeri:https://www.karar.com/kultur-sanat-haberleri/solmus-butun-kitaplar-hayal-meyal-o-gunler-1780768

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum