Osmanlılarda 'Sart' sözcüğü

Osmanlılarda 'Sart' sözcüğü
18 Aralık 2023 - 15:27 - Güncelleme: 18 Aralık 2023 - 15:33

Osmanlılarda ‘Sart’ sözcüğü
Mehmet Akif Erdoğru
Mehmet Akif ERDOĞRU

 

Ünlü Rus Türkolog W. Barthold, Sart sözcüğünün Türkçe bir kelime olduğunu; İran ve Orta Asya’da tüccar anlamına geldiğini yazar. Sözcüğün, ‘kervanbaşı’ anlamında Sanskritçe’den ödünç alındığını yazar.

On altıncı yüzyıl Osmanlı resmi yazışmalarında, Sart sözcüğü (Sart kalesi, Sart köyü, Sart harabeleri, Sart mezrası, Sart çiftliği, Sart hasları vs.) geçer. Buradaki Sart sözcüğü ile daha çok, idari olarak Aydın sancağı dâhilinde olan Sart kasabası (nefs-i Sart) tanımlanır. Anadolu’da yerleşim yerinin (köy ve mezraa adı olarak) ismi olarak, Hayrabolu, Antep, Kastamonu, Tekirdağ ve Balçık kazasında Sart isimlerine rastlanır. Bu köy veya yerleşimlerin Orta Asya’daki Sart denilen gruplarla bağlantılı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, Sartların, Anadolu’nun iskân tarihindeki rolleri henüz ciddi biçimde araştırılmamıştır. Manisa’ya bağlı Sart köyünde (daha eskiden Aydın’a bağlıydı) 1861 yılında Kırım muhacirleri iskân edilmiştir. Bu köyün ilk sakinlerinin Orta Asya’nın Sartları olup olmadığına dair açık bir kanıt yoktur. Ancak dolaylı olarak mevcut birkaç kanıt Sart’ın Orta Asya ile bağlantılı olduğunu göstermektedir. Şöyle ki, Osmanlı arşivinde korunan 5 Temmuz 1676 tarihli bir belgeye göre, Sart kazasında Kara Kıpçak yakınında merhum Sarı Ata isimli azizin bir tekkesi mevcuttur. Bu tekkenin türbedarı olan Otulu Sofu ismindeki şahıs vefat ettiğinden yerine bir başka Müslüman erkek atanmıştır (Osmanlı Arşivi, AE. SMMD, IV, 17/1857). Hem tekkeye adını veren azizin ismi hem de tekkenin türbedarının ismi, bu yerin Orta Asya ile bağlantılı olduğunu açıkça ortaya koyar. On yedinci yüzyıl gibi geç bir tarihte bile, Kıpçak kökenli birilerinin burada mevcut olduğu ortaya çıkıyor. 1574 tarihli bir başka Osmanlı arşiv belgesinde Sart Suyu’ndan söz edilir. Bu su geçildikten sonra Boğdan topraklarına girilirmiş. 

52196 Sardes2

SARTLARA ASKERİ DİRLİK VERİLMEDİ

Bundan da anlaşılıyor ki Sart sözcüğü Eflak-Boğdan taraflarında da mevcuttu. Merhum Prof. Mustafa Akdağ, on altıncı yüzyıl sonlarında Osmanlı idaresinin, Arap, Laz, Tat ve Sartlı gibi unsurlara, mümkün olduğu kadarıyla, askeri dirlik vermediğinden söz eder. Bu durumda Osmanlı sınırları içinde Sartlı denilen küçük çaplı bir grubun yaşadığı belgelenebilmektedir. Bu grubun kökenlerinin Orta Asya ve İran’ın Sartlarına dayanıp dayanmadığı konusunda ayrıca bir araştırma yapmak gerekmektedir. Fuat Köprülü, 1221’de Ürgenç ve Gürgenç’in Moğolların eline geçmesiyle birlikte, Kanglı-Kıpçak kabilelerinin Anadolu’ya gelerek Selçukluların hizmetine girdiklerini yazar. Harezm aşiretlerinden dört beye Erzincan, Amasya, Karaman ve Niğde’nin verildiğini, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ise bunların beyi olan Kır Han’ı tutuklattırarak Zamantı kalesine hapsettirdiğinden söz eder. Bunun üzerine Harezm aşiretlerinin çoğu Suriye’ye kaçmışlar, Anadolu’da kalan bazı küçük Harezm aşiretleri ise Manisa civarında Saruhan beyin emri altında yaşamaya devam etmişlerdir. Bu durumda Sart’ta Harezm aşiretlerinin iskânı tevsik edilebiliyor. Doğubilimci J. H. Kramers, Manisa’ya bağlı Sart köyünün Bizans devrinde mevcut olduğunu; 11. yüzyılda Selçuk Türklerinin Gediz vadisine ulaştıklarında Sart’ın hala büyük bir yer olduğunu belirtir. 1118 yılında General Filokales tarafından, Türklerin Sart’tan kovulduğunu ama daha sonra 13. yüzyıl ortalarında Sart’ın Türk ve Rum egemenliğine girdiğini yazar. 14. yüzyıl başında Selçuk beylerinden biri Sart kalesini kuşatmıştır. Daha sonra Saruhan topraklarına dâhil edilmiştir. Yıldırım Bayezid, Alaşehir’i ele geçirince, Sart da Osmanlı topraklarına katılmıştır. Timur, 1402’de İzmir’e gelirken Sart kalesini de muhtemelen yıktırmıştır. Kramers, Sart’ın Orta Asya’nın Sartlarla ilişkisinden söz etmez.

Rus Türkolog W. Barthold

‘KERVANBAŞI’ ANLAMINDA

Ünlü Rus Türkolog W. Barthold, Sart sözcüğünün Türkçe bir kelime olduğunu; İran ve Orta Asya’da tüccar anlamına geldiğini yazar. Mahmud Kaşgari ile Yusuf Hac Hacib’in eserlerinde geçtiğini belirtir. Budist Uygur metinleri ile Maniheist metinlerinde de geçen bu sözcüğün, ‘kervanbaşı’ anlamında Sanskritçe’den ödünç alındığını yazar. Soğdluların, Hint yoluyla, Türk haklarıyla yaptıkları ticaret sonucunda, Soğdca’dan Uygurcaya geçmiş olabileceğini söyler. Moğollar ve Türkler, bu terimi tüccarlık yapan Batı İranlılar için kullandılar. Ayrıca Moğol sonrası Orta Asya’da Sart teriminin Türk’ün zıddı olarak ‘Farsça konuşan yerleşik şehirli nüfus’ anlamına geldiğini belirtir. Ali Şir Nevayi, İran halkını ‘Sart Ulusu’, onların dilini de ‘Sart dili’ olarak belirtir. Ona göre Sartlar, Türkçe konuşamazlar. Babür, Andican nüfusunu Türk olarak tanımlarken, farsça konuşan Marginan ve Asfara nüfusunu Sart olarak tanımlar. Kabil’in yerleşik halkına da Sart denilmiştir. On altıncı yüzyıldan sonra Göçebe Özbekler, Sart dedikleri yerleşik tebaaları ile kendileri arasında, dil ve etnik kökene bakmaksızın bir ayırım yaptılar. Özbek ile Sart (Tacik) arasındaki fark güçlü bir şekilde belirgindi. 17. yüzyılda, Ebulgazi, Şecere-i Türk’te, Harizm nüfusunu tanımlarken ‘Sart ve Özbek’ sözcüklerini kullandı. Özbek işgalinin sonucunda Maveraünnehir bölgesine gelen Türk ve Türkleşmiş Moğol kabilelerinin sonucu olarak, İran’ın yerli nüfusunun Türkleştirilmesine yönelik bir süreç başladı. 

Adsız-58

TÜRKÇE VE FARSÇA KONUŞANLARA SART DENİLDİ

Bunun sonucu olarak Türkçe ve Farsça’yı konuşan iki dilli sakinlere Sart denildi. Tacik kelimesiyle eşanlamlı olan Sart kelimesi için bu devirde sadece Farsça konuşanları tanımlar oldu. Buhara ve Hokand’da şehirli olup tarımla uğraşanların zıddı Kazak olarak adlandırıldı. Avrupalı bilim adamları Türkçe konuşan Orta Asya’nın yerli sakinlerine Sart dediler. 19 ve 20. yüzyıllarda. Sartlara ayrı bir etnik grup olarak muamele edilse de, Hive ve Buhara’da Sartlarla Özbekler arasındaki lehçe farklılıklarıyla ilgili araştırmalar yapılmadı. 1920’lerde Sovyetlerce Sart ismi yasaklandı. Bunun yerine Özbek kelimesi kullanıldı. Zira Sovyetlere göre Sart terimi tarihte etnik bir terim olarak kullanılmadı. Sart’ın göçebelerin yerleşik halklara karşı (Sarı it) anlamında aşağılayıcı bir sözcük olarak kullandığına inanıldı. Barthold, bu bilgileri verdikten sonra, Sovyet tarihçiliğinin etnik ve dilsel olarak bu terimle ilgilenmediğini belirtir. Bu bilgiler ışığında Osmanlıların çok az sayıda da olsa Osmanlı topraklarında yaşayan Sartlılara dirlik vermemesinin nedeni, Türkçe konuşamamalarından ve Osmanlı sultanına sadakalarını ispat edememelerinden dolayı olmalıdır. 
NOT: Yazı ilk olarak 18 Aralık 2023 tarihinde dokuzylül.com 8https://www.dokuzeylul.com/osmanlilarda-sart-sozcugu?fbclid=IwAR0X1XKjxHaKD0L7TpBecQKzGW15tkUemqshsiKF9IFrDhCfsa4DV54RSpk) sitesinde yayınlanmıştır.

 

 


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum