Osmanlı ve İrlanda: Açlığın yakınlaştırdığı ülke

İrlanda, esnafımızın İrlandalı bir turistten yediği dayakla gündemimizde. Binlerce km uzaktaki İrlanda ile açlık ve şiir üzerine kurulu ilginç bir bağımız var.

Osmanlı ve İrlanda: Açlığın yakınlaştırdığı ülke
19 Eylül 2015 - 10:50 - Güncelleme: 19 Eylül 2015 - 10:53

Kuzey Batı Avrupa’da yer alan İrlanda, Kuzeybatısında yer alan Kuzey İrlanda hâriç, etrafı denizle çevrili bir ada ülkesi.  

İrlandalıların atası olan Keltler, mîlâttan önceki asırlarda İrlanda’ya yerleştiler. Mîlâdî beşinci asırda Hristiyanlığı kabul ettiler. Bu dönemde Latin alfabesini de tanıdılar. Dokuzuncu asırdan 11. asııra kadar  Vikinglerin saldırıları ile uğraştılar. Sonra Normanlar’ın, yâni İngilizlerin hâkimiyeti başladı. İrlandalıların kaderi, 16. asırda esaslı olarak değişti. İngiliz ve İskoçlar Protestan olurken İrlanda Katolik kaldı ve günümüze kadar uzanan mez-

heb kavgaları ile uğraşmaya başladı. Sâdece kendi içinde değil, İngiltere tahtındaki mezheb kavgalarından da büyük zarar gördü. On sekizinci asra gelindiğinde artık Britanya Krallığı’nın sömürgesi olan İrlanda, 1740-41 yıllarında büyük bir kıtlık yaşadı. 400.000 İrlandalı açlıktan öldü.

İKİNCİ KITLIK

Tarımı patatese dayanan İrlanda, 1845-52 yılları arasında korkunç bir kıtlık daha yaşadı. Bu kıtlık önceki ile kıyaslanmayacak derecede büyüktü. Târihe, “Patates Kıtlığı” olarak geçen bu dönemde, 1.000.000 insan açlıktan öldü.

İrlandalıların geçimi patatese dayanıyordu. 1845 yılında patatese bulaşan phytophthora infestans mantarı, önce, ekili patatesin yarısını zehirledi. Sonraki yıllarda, anbarlara da bulaştı. Ölenler ve başka ülkelere, özellikle Amerika’ya  göçenler sebebiyle nüfus neredeyse yarı yarıya azaldı. İrlanda, Birleşik Krallığa bağlı olduğu halde, mezhep farkı yüzünden yeterince yardım görmedi. Kraliyet, kendi ülkesinde kirâcı durumunda olan aç halkı, düşük ücretle çalıştırıp daha da sömürdü.

OSMANLI YARDIMI

Kraliyet, yardım etmek şöyle dursun, adaya gelecek yardımlara bile engel olmaya başladı. Osmanlı Sultanı Abdülmecid Han, 1847 yılında yardımda bulunmaya karar verdiğinde, bu yardım geri çevrildi. Çünkü pâdişahın vermek istediği para, İngiltere Kraliçesinin yaptığı yardımın neredeyse üç katıydı. Bunun halk üzerindeki tesirinden çekinen Britanya Krallığı, yardım miktarının kraliçenin yardımının altına indirilmesini istedi. Bunun üzerine Pâdişah, beş gemi dolusu buğdayı İrlanda’ya gönderdi.

Buğday yardımından da rahatsız olan İngilizler, gemilerin Dublin Limanına yanaşmasına izin vermedi. Osmanlı gemileri yönünü, Drogheda Limanı’na çevirdi ve İrlandalıların unutamayacağı yük, buraya boşaltıldı.

Sultan Abdülmecid Han’ın yardımından çok memnun olan İrlanda asilzâdeleri, Osmanlı pâdişahına bir teşekkür mektubu gönderdiler.  

KITLIK SONRASI

Yardım sâdece Osmanlıdan gitmedi.1847 yılında bir Kızılderili kabilesi olan Çoktavlar, aralarında  para toplayarak İrlanda’ya gönderdiler. Birleşik Krallık ise İrlanda’yı açlığa mahkum etti.

Kıtlık, İrlanda târihinde bir dönüm noktası oldu. Fransız ihtilâli ile başlayan İrlanda milliyetçiliği yükselişe geçti.  Katolik olan İrlanda halkının, Protestan olan kraliyet âilesine karşı nefreti arttı. Patates Kıtlığı, yirminci asırda elde edilen bağımsızlığın mühim bir adımı oldu. Yine de İngiliz oyunlarını tamamen aşamadı ve Kuzey İrlanda İngiltere’ye bağlı kaldı. 

DROGHEDA’NIN AYYILDIZLI AMBLEMİ

Daha önce herhangi bir münâsebetimizin olmadığı İrlanda’ya yapılan gıda yardımı, İrlanda halkı tarafından unutulmadı. Buğday yüklü gemilerin ulaştığı Drogheda şehri, ambleminde hilâl ve yıldıza yer verdi. Şehrin en önemli futbol kulübü Drogheda United armasında, hilâl ve yıldızın varlığı hâlâ devam etmektedir. 

Drogheda kentinin ve Drogheda United’ın amblemlerinde bulunan ay-yıldızın Osmanlı yardımı  hâtırasına binâen konulduğuna itiraz edenler, ay-yıldızın, Drogheda kentine haklarını bağışlayan Aslan Yürekli Richard’dan geldiğini iddiâ etseler de 2010 yılında Türkiye’yi ziyâret eden ilk İrlanda Cumhurbaşkanı Mary McAleese, bu tezi çürüten bir konuşma yaptı. 1847’deki Osmanlı yardımını hatırlatan McAleese, İrlanda’nın Drogheda takımının ay-yıldızlı amblemininden şöyle bahsetti:

 “İrlanda halkı bu eşine az rastlanır bonkörlük girişimini asla unutmadı ve bunun sonucunda sizin bayrağınızdaki semboller, bu güzel yıldız ve hilali bölgenin sembolü haline getirdiler. Hatta futbol takımının formalarının üzerinde de bu güzel Türk sembollerini görüyoruz. Önümüzdeki Cumartesi günü, eğer Drogheda’yı ziyaret edecek olursanız Türk milli takımının sahada futbol oynadığını düşünebilirsiniz” dedi. 

KUVVETLİ BİR BAĞ DAHA: J. CLARENCE MANGAN 

Elvedâ gâileli dünya, günahlarla haşir neşir olan dünya

Ruhum Allah’ın sâkin yurdunda dinlenecek artık…

Bu dizelerin sâhibi kimdir diye sorulsa, sâhibini bilmeyen bile bizden birisi olduğuna hükmeder. Oysa bu dizelerin ilginç bir hikâyesi var.

Bu dizelerin şâiri İrlandalı Clamense J. Mangan’ı, yine İrlandalı yazar Peter Hird, Hayat Târih Mecmuası’nın  Eylül 1968 sayısında Türkiye’ye tanıttı.    

1803-1849 yılları arasında yaşayan Mangan, hayâtı boyunca İrlanda’dan çıkmadığı hâlde, Osmanlı ülkesini görmüş gibi şiir yazmıştır. “En meşhur İngiliz Şiir Antolojisi” adlı eserde yer alan birkaç Türk şiirinin şâiri Mangan’dır. Şiirlerinde Osmanlı coğrafyasından ve kültüründen bahsetmiştir. “Karamanlı Sürgün” şiirinde, kendisini, baba ocağından koparılıp Erzurum’a savaşmaya gönderilmiş bir delikanlının yerine koyacak kadar Türk gibidir.

“Seni daima rüyalarımda görürüm, 

Karaman!

Senin yüzlerce tepeni, binlerce dereni…

Karaman, Karaman!...”

OSMANLI ÜLKESİNE GELMEDİ

Peter Hird, Mangan’ın Türkiye’ye gidip gitmediğine karar verememiştir. Târihi gerçekler gitmediği yönündedir ama, “Üç Kalender” şiiri gitmiş olduğunun ispatıdır âdeta. 

“Lâ ilâhe, illallah!

Kuşlar gibi neşeli uçtuk

Biz: Emrâh, Osman, Perizâd;

Güldük, şakalaştık ve seyrettik.

Şarap, güller, neş’e, türkü söyledik.

Bütün şöhretlerden vazgeçtik.

Altın ve mücevhere değer vermedik hiç.

Lâ ilâhe, illallah!

Boğaziçi, Boğaziçi

Bize engel olmadı

Her gün neş’e içinde

Yeşil Boğaziçi’ni

Bir yelkenliyle geçtik”

Kırk altı yıllık bir ömür süren Mangan, bir kütüphânede çalışarak geçimini temin etmiştir. Burada Türk kültürüne âit kitaplar okumuş olması kuvvetle muhtemeldir. Oxford Antologie English Verse, Mangan’ı İrlandalı şâirler arasında değil; Türk şâirleri başlığı altında gösterir.  

Bir şâirin gitmemesine rağmen ilgi duyduğu bir memleket hakkında şiir yazması edebiyat târihinde rastlanmayan bir hâdise değil. Ama, gidilmeyen bilinmeyen memleketin yerli değerleri ile şiir yazması istisnâî bir örnek.   

Mangan, 1849’da Dublin’de öldüğüne göre, gemiler dolusu Osmanlı yardımının ulaştığına şâhit olmuş olmalıdır. Belki de limana yanaştırılmayan gemileri üzüntü ile seyretmiştir. Belki gönderilen yardımlar sâyesinde hayâtı kurtulan yakınları vardır. Şiirleri bu yardımdan önce mi başlamıştır bilinmez ama, diğer İrlandalılar gibi Osmanlı merhametinden etkilendiği muhakkaktır. 

Osmanlı merhametinin ve şiirinin aynı yıllarda İrlanda’ya ulaşması, ilginç bir tesâdüf değil mi?

vahdet gaz

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum