Öküzün boynuzu - Yazar: Ayşe Göktürk Tunceroğlu

Öküzün boynuzu - Yazar: Ayşe Göktürk Tunceroğlu
20 Mayıs 2022 - 12:57

Öküzün boynuzu

Boynuzu bazısının ay gibi,
Kiminin halka halka yay gibi (Şeyhî)


Eskiler dünyanın öküzün boynuzunda olduğunu düşünürlermiş. Gülüp geçiyoruz onlara. Burun kıvırıyoruz. Biz akıllı torunlar! Her şeyi bilen torunlar! Dünyanın hem kendi etrafında, hem güneş etrafında dönen bir küre olduğunu bilen torunlar! Güneş sistemini, Samanyolu galaksisini sular seller gibi öğrenmiş torunlar…

Neden öküz demişler acaba? Neden, meselâ, koçun boynuzunda değil? Ya da atın sırtında değil? Devenin hörgücünde değil?

Biz akıllı torunlar bunu düşünmedik. Dünya öküzün boynuzunda diyen ataları küçümsedik geçtik. Dünya öküzün boynuzunda diyen insanların lâfı üzerine düşünmeye gerek var mıydı ki?! İlkel kafa işte!

Eskiler dünya öküzün boynuzunda demişler. İyi de, niye öküz? Bu inanış sadece Budistlerde olsa diyeceğim ki sığır cinsi onların inancında kutsaldır, o yüzden mekânımızı tutan mahlûk da olsa olsa öküz olur! Fakat Budist olmayan toplumlarda da bu inanç var: Dünya öküzün boynuzunda…

Kartalın kanadında dememelerinin sebebini anlarım. Kartalın ayağı yere basmaz. Atalar kartalı emniyetli görmemiştir.

Balığın yüzgecinde dememelerinin sebebini anlarım. Balık da ayağı toprağa basan bir hayvan değildir. Ayağı bile yoktur. Suya da, balığa da güven olmaz.

Atalar toprağa güvenmiştir. Dünyayı taşıyan hayvan toprak hayvanı olmalıdır.

Dört ayaklı bir kara hayvanı olması akla yakındır ama… Niye, başka memeli hayvanlar değil de, öküz? Tamam, arslan, kaplan, kurt biraz vahşi görünmüş olabilir gözlerine. Yeryüzünü onların üstüne oturtarak, zaten tekin olmayan dünyayı daha da tehlikeli hale getirmekten korktular belki. Gergedan, zürafa, zebra deseniz her iklimde olmayan hayvanlar. Bu sözün doğduğu toprakların halkı belki bu cins hayvanları tanımamıştı. Fil deseniz, pek ağır kanlı. Onun kulakları üzerine oturan bir dünyanın ne kadar ağır döneceğini anlamışlardır. Peki, koyuna, koça, deveye, ata, eşeğe ne oldu? Neden onlar değil de öküz?  Onlar ki hepsi de, ilk medeniyetlerin ve dahi bu inancın doğduğu toprakların insanlarınca iyi tanınan kara hayvanlarıdır.

İlk medeniyetlerin doğduğu topraklar… İnsanoğlunun yerleşik hayata geçtiği topraklar… Orta Doğu, Akdeniz coğrafyası…

Biz, modern insan… Biz akıllı, bilgili, tabiatı yenmiş; yenmek ne kelime, hakkından gelmiş, ununu elemiş, eleğini asmış insan ataların “dünya öküzün boynuzundadır” inancını hep küçümsemişizdir. Ataların akıllarına şaşmışızdır. Biz, yerkürenin küre olmasıyla yetinmeyip bir de “küreselleştiren” insan…

Mecaz bir ifade olmasın bu? Dünya öküzün boynuzundadır! Öküz eski insanın can yoldaşı, eli, ayağı, işi, aşı… Bu inancı geliştiren atalar ekmeklerini fabrikada montaj bandı başında çıkarmıyordu. Ya da masa başında plan proje üretmiyorlardı. Toprak, toprağı işlemek, ürün kaldırmak onların hayatlarını idame ettirmelerinin yegâne yolu idi. Çalışmak toprağı ekip biçmekti. Atalar toprağa güveniyordu. Kazanç topraktan geliyordu. Ürün bereketli ise yüzler gülüyordu. Ürün bereketli ise ülkeler zengindi. Ürün bereketli ise asker tok ve güçlüydü. Medeniyet bereketli topraklar üzerinde doğuyordu. Bu yolda öküz de en sâdık yardımcıları. Evin, toprağı ekip biçen, ürünü kaldıran, ürünü ordan oraya nakleden direği! Evin kıymetlisi! Traktör, biçerdöver, motokultivatör, motorlu çapalar, tırpanlar, öğütme makinaları yerine öküz… Tarım ülkelerinden müteşekkil bir dünyada, nüfusunun kâhir ekseriyeti çiftçi olan bir dünyada, dünya öküzün boynuzunda durmayacak da ya nerede duracaktı? Yerleşik hayata geçen insanın ilk mesleği, çiftçilik. Çift kelimesi  de Farsça cuft’tan gelir ve “toprağı sürmek için birlikte koşulan iki öküz” demektir.

“Eskiden insanlar dünyanın öküzün boynuzunda olduğuna inanırlarmış” deyip burun kıvırmadan önce bir kere daha düşünün. “Dünya öküzün boynuzundadır” diyen atalar “dünya ekip biçenindir” demek istemiş olmasın? “Dünya çiftten, çubuktan, topraktan yüz çevirmeyenindir” demek istemiş olmasın?

Öyle değil midir ya?! İşte, şimdi bütün dünya gıda krizini konuşuyor. 8 milyar insanı doyurmak! Salgınlar, savaşlar, iklim değişiklikleri, kuraklık… derken sağlıkta, hastalıkta, iyilikte, kötülükte  küreselleştirdiğimiz dünyamız açlıkla, yetersiz beslenmeyle karşı karşıya. Her yandan uyarılar gelmekte: Durum ciddi, tedbir alın! Ukrayna Tarım Bakanlığı Rusya’nın işgal ettiği topraklarda bir kaç yüz bin ton tahıl çaldığını bildirdi. Yine işgal altındaki bölgelerde bir buçuk milyon ton tahıl depolandığını, bunların da çalınacağından endişe ettiklerine açıkladılar. Tahıl savaşları… Can boğazdan gelir.

Dünya ekip biçenindir. Atalar bu sözü söylediğinde ilk ve en önemli iş toprağı işlemek olduğundan onlar tarım faaliyetinden ve ekip biçmede baş rolü oynayan öküzden örnek getirmişler. Gerçi hâlâ da ilk iş insanların karnının doymasıdır, yeterli, dengeli beslenmesidir ve hep böyle olacaktır ya, sözü daha geniş anlamalıyız artık. Dünya çalışanındır. Yer yuvarlağı, öküzün halka halka yay gibi boynuzu üzerinde terazilenmiş dumakta değildir. Hayır amma,  dünya alnından ter akıtıp çalışanındır, emek verenindir, üretenindir, malını piyasaya sürenindir, eserini ortaya koyanındır. Öncelikle de aklını işletenindir. Ancak bunlar dünyada söz sahibidir, rey sahibidir, pay sahibidir.

Öyle değil midir?

Ayşe Göktürk Tunceroğlu
https://millidusunce.com/okuzun-boynuzu/


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum