Necati Furkan Aksüt Yazdı: "19 Mayıs ve Gençlik"

16 Mayıs 1919, ordumuz dağıtıldı. Ülkemiz emperyalist güçlerin işgali altında. Güzel yurdumuz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar ve İtalyanlar tarafından paylaşılmakta. Yunan ordusunun her an Samsun’a ve Trabzon’a ayak basması bekleniyor. Böylece Pontus Devleti de kurulmuş olacak.

Samsun’da Rum çetecileri ve Türk halkı arasında çatışmalar başladı. Rum çeteleri köyleri basarak Türkleri öldürmekte. İzmir ise Yunan işgali altında, hükümet istifa etti. Yeni hükümeti kurma görevi tekrar Damat Ferit Paşa’ya verildi.

 Genç General Mustafa Kemal Samsun ve çevresinde başkaldıran bu çeteleri yola getirmek için görevlendirildi. Mustafa Kemal zaten Anadolu'ya geçmek için fırsat arıyordu. Görevi hemen kabul etti ama onun asıl amacının kurtuluş harekâtını başlatmak olduğunu kimse bilmiyordu. İngilizler Bandırma vapurunun çıkmasına izin vermiştiler vermesine ama vapuru Karadeniz’e batırmayı hedefliyorlardı. Mustafa Kemal bu bilgiyi Rauf Orbay’dan almasına rağmen yolundan vaz geçmedi. Annesi Zübeyde Hanım ve kız kardeşi Makbule Hanım’a veda etmeye gitti. Kemal Paşa ülkesinin kurtuluşu için ölümü çoktan göze almıştı.

16 Mayıs 1919 sabahı bir vapur kalktı İstanbul’dan Bandırma vapuru. Yaşlıydı biraz, Karadeniz’e hiç çıkmamıştı. Karadeniz’in hırçın dalgalarına dayanabilecek gücüde yoktu aslında yükü de ağırdı Bandırma vapurunun özgürlüğümüzü, vatanımızı, bayrağımızı taşıyordu o vapur. Ağır ağır Samsun’a doğru yola koyuldu. İngilizler vapuru batırmak için yola çıktılar ama Mustafa Kemal ve kaptanı İsmail Hakkı Bey onların söylediği rotadan değil kendi rotasından ilerledi. İngilizler Bandırma vapurunu bulamadılar. Ufuk karanlık, memleket karanlıktı. Vapurda herkesi deniz tutmuştu tek tek güvertelerine çekildiler. Oysa Mustafa Kemal! Mustafa Kemal Paşa’nın yüreği Karadeniz’in hırçın dalgaları arasında vatan aşkıyla çarpıyordu. Başı dimdikti Paşa’nın ayırmadı o sert mavi gözlerini ve üç gün üç gece tarih yazdı o yaşlı Bandırma vapuru. O yürekle değişti ülkenin kaderi.

19 Mayıs 1919 günü sabaha karşı bir ses duyuldu Samsun limanında Bandırma Vapurunun sesiydi bu, umudun sesiydi bu gelen Çanakkale Kahramanı Kemal Paşaydı. Selam durdu dalgalar, selam durdu tayfası. Bir Güneş doğdu Samsun ufuklarında, bir ışık yükseldi o kapkara sulardan öyle muhteşem ışık ki yeniden hayat verdi Anadolu’ya Türk halkının sesi tüm şehirde yankılanıyordu artık. İsmail Hakkı Kaptan hayatının en mutlu anını tadıyordu o anda bu değerli vatansever adamın 22 kurmayı, 25 askeri ve tayfayı sağ salim getirmişti Samsun’a tatil değildir 19 Mayıs bir devrimin ayak sesleridir. Bandırma Vapuru ile yollara düşen vatan sevdalısı Mustafa Kemal’i anma günüdür. Samsun’a ayak basar basmaz ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ cümlesini kurarak Kurtuluş Savaşımızı başlattığı gündür, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı gündür karanlığa gömülmüş kaderinin değiştiği aydır. Uyanıştır, uyandırıştır, isyandır, başkaldırıdır, Atatürk’tür, gençtir, aşktır, spordur, inançtır 19 Mayıs. Türk olan ve kendini Türk hisseden herkesin günüdür. Bugün özgürce yaşayabiliyorsak nedeni Samsun’a atılan o ilk adımdır.

Bir Ansiklopedi için Atatürk’ün biyografisi istenir özellikle doğum tarihi sorulur. Zübeyde Hanım Atatürk’ün 1881 yılının sıcak bir Mayıs ayında doğduğunu söylermiş. Atatürk sonradan bunu Afet İnan’a anlatırken ‘neden bu tarih 19 Mayıs olmasın ki’ demiştir. Bundan sonra kendisine doğum gününü soranlara 19 Mayıs cevabını verir. 19 Mayıs Atamızın doğum günüdür, Cumhuriyet gençlerinin bayramıdır. Bugün Atatürk’ün ‘Gençler, cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve kültürle insanlık değerlerini, vatan sevgisinin en güzel örneği olacaksınız’ diyerek ülkenin umudunu ve geleceğini bağladığı Türk gençliğinin günüdür. Benim doğum günüm, senin doğum günün, bizim doğum günümüzdür.

Atatürk’ün yazdığı Nutuk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktım cümlesiyle başlar Gençliğe Hitabe ile biter. Atatürk Nutuk’ta aziz vatan’ın kurtuluşunu Türk gençliğine emanet ediyorum der. Ey yükselen yeni nesil gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk onu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz deki kızıyla, erkeğiyle biziz. Şerefli bir milletin şanlı çocuklarıyız biz. 92 yıl önce bize bir mektup geldi. 92 yıl önce sana biri kendi özgürlüğünü koruma görevi verdi bu mektupta 92 yıl önce bir adam bu güne sana seslendi geleceğin çocuğu, gelecekte doğacak çocuk, gelecekte yaşayacak olan genç sana seslendi o mektupta şimdi daha iyi oku bu sefer gerçekten hissederek, gerçekten anlayarak oku;

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Ruhun şad olsun ölümsüz kumandan bu ülkede onurla, gururla, minnetle nice 19 Mayıslar kutlanacak.

Necati Furkan AKSUT