MÜTHİŞ İDDİA:Ankara emir verdi, 769 Musevi öldü

Zülfü Livaneli’nin Serenad kitabıyla tekrar gündeme gelen Struma faciasında hayatını kaybeden 769 Musevi, 70 yıl sonra geminin İstanbul’da 71 gün beklediği Sarayburnu’nda anıldı. İshak Alaton, “769 kişi o günün devleti tarafından bilerek ölüme terk edildi. Özür diliyoruz sözünü duymak istiyorum” dedi İlker AKGÜNGÖR / VATAN HABER MERKEZİ

MÜTHİŞ İDDİA:Ankara emir verdi, 769 Musevi öldü
24 Şubat 2012 - 21:31

1942’de 769 yolcu 10 mürettebatla Romanya’dan Filistin’e Nazilerden kaçmak için yola çıkan ancak 71 gün İstanbul’da bekledikten sonra Karadeniz’e bırakılıp bir Rus torpidosuyla batırılan Struma gemisinde hayatını kaybedenler 70 yıl sonra ilk kez Sarayburnu’nda anıldı. Unutulan Struma faciası VATAN Yazarı Zülfü Livaneli’nin 2011’de yazdığı çok satan Serenad adlı romanıyla tekrar gündeme gelmişti. Anmaya işadamı İshak Alaton, Zülfü Livaneli, avukat Cem Murat Sofuoğlu, Türk Musevi Cemiyeti Başkanı Sami Herman, Prof. Dr. İştar Gözaydın’ın yanı sıra yaklaşık 40 civarında kişi katıldı. Sarayburnu’nda yapılan anmayı tertipleyen avukat Sofuoğlu, “Zülfü Bey’in Serenad kitabını okuduktan sonra aldığım ilhamla harekete geçtim. Burada hiçbir kimlikle değil sadece insan olarak bulunuyoruz. Bu insanları birisinin anması ve hatırlaması lazım” dedi. Törende konuşan Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman bugün tüm sinagoglarda Struma’da ölenler için anma töreni ve dua düzenleneceğini belirtti. 

‘Ankara’nın emriyle cinayet’

Anmaya katılan facianın canlı tanığı İshak Alaton ise, “Gemi geldiğinde 15 yaşındaydım. Jandarma iskeleye yanaşmasına izin vermediği için her akşam gelir ekmek, şeker, yağ, yiyecek ve erzak çuvallarını sırtımda mavnalara taşırdım. 770 kişilik erzak mavnalarla gemiye götürülürdü. 770 kişilik ekmek alır götürürdük. O ekmeklerin kokusu hala hatırlıyorum. Kızılay o dönem göstermelik bir yardımla yetindi. Struma’daki talihsiz insanlara esas yardımı İstanbul’daki Musevi cemaatinin ileri gelenleri ve yaşlıları yaptı. Babam Haim Alaton da yardım için kurulan komitedeydi. Ancak motoru Haliç’teki bir atölye de tamir edilen gemi bu bilinmesine rağmen halatları kesilerek boğazın Karadeniz tarafına götürülerek açık denizde bırakıldı. 770 kişi o günün devleti ve hükümeti tarafından bilerek ölüme terkedildi. Ertesi gün gelip gemiyi göremeyinceuyandık. Struma Ankara’nın emir verdiği bir cinayet olarak hafızalarda. Almanya Başbakanı Angela Merkel, NeoNazileri tarafından öldürülen sekiz Türk için özür diledi. Almanya’nın 80 milyon insanı bu saygı duruşun iştirak etti. Ben de diyorum ki bugün burada Struma cinayeti için de ya Ankara’dan ya o gün yönetimde olan partiden birileri çıkacak ve o günün hükümeti adına özür dileyecek. Ve diyecek ki “Evet bu bizim omuzlarımızdaki bir cinayettir. Bir günahtır ve biz bunun yükü altında daha fazla ezilmek istemiyoruz ve özür diliyoruz. Artık “Özür diliyoruz” sözünü duymak istiyorum. Zamanı geldi. Türkiye’nin özür dileme cesaretini gösterebilmesi lazım. Bunu yapabildiği takdirde arınacak, yücelecek, yükselecek ve saygınlık kazanacak. Geçmişimizle barışmak en önemli hedefimiz olmalı” dedi.

Yazdığı Serenad adlı romanla unutulan facianın bir çok kişi tarafından öğrenilmesini sağlayan Zülfü Livaneli ise, “Bazı katliamları hoş görmek bazılarının karşısında olmak diye bir şey olamaz. Katliam katliamdır. İnsan öldürmek insan öldürmektir. Bugün Almanya’da öldürülen vatandaşlarımıza nasıl canımız yanıyorsa Struma’da, 2. Dünya Savaşı’nda, Balkan Faciası’nda ölen Türklere de bütün dünyada acı çeken insanlara karşı bir insanlık borcumuz var. Bizim ülkemizde olduğu zaman bu borç büyüyor. Gerçekten de üzerine sessizlik perdesi örtülmüş büyük bir trajedi bu. Burada bir çok devlet suçlu. Savaşı başlatan Almanlar, geminin yola devam etmesine izin vermeyen ve Türk hükümetine baskı yapan İngilizler, Romen hükümeti Türk hükümeti ve Sovyet Birliği de suçlu. Struma’nın ne olduğunu bilmek özür adımları için en önemli şey. Keşke hükümet o zaman bu insanları alıp şefkat gösterip bir kampa koysaydı Maalesef Başbakan Refik Saydam döneminde böyle bir şey yaşandı” dedi. 

Struma’da ne yaşandı? 

İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa’dan Filistin’e kaçabilmek umuduyla yolcularının çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 770 Romanyalı Musevi Panama bandıralı nehirlerde kömür taşımacılığı yapan Struma gemisine bindi. Köstence’den yola çıkan gemi 16 Aralık 1941 tarihinde motorunun bozulması sonucu İstanbul’da Sarayburnu açıklarında demirledi. Filistin vizesi bulunan birkaç yolcu İngiliz hükümetinin onayıyla, bir aile de işadamı Vehbi Koç’un Türk hükümeti nezdindeki girişimiyle gemiden indirildi. İngiliz Hükümeti’nin Filistin’in bu yolcuları kabul etmeyeceğini açıklaması, Almanya’nın müttefiki Romanya’nın da yolcuları geri almayacağını bildirmesi üzerine Sarayburnu’nda bekletilen gemi römorklarla Şile’de Karadeniz açıklarına çekildi. Gemi Şile açıklarındayken, 24 Şubat 1942 tarihinde Rus denizaltısı SC 213 tarafından atılan torpille batırıldı. Batan gemide bulunan yolculardan 769’u hayatını kaybederken sadece 19 yaşındaki David Stoliar adlı bir Musevi kurtuldu. 755 kişinin cesedi gemiyle birlikte sulara gömüldü.

GAZETEVATAN

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum