Menemen olayı neyin gerekçesi yapıldı ?

Menemen olayı neyin gerekçesi yapıldı ? ..gayri memnunlara iyi bir ders verilecek, cumhuriyet prensipleri yeniden öğretilecek, hükümet ve Halk Fırkasının gücü bir kez daha teyit edilecekti. Aynı zamanda irticaya da ağır bir darbe indirilecekti. Menemen'deki karışıklıklar birbirine bağlı bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için uygun bir fırsat yaratmıştı

Menemen olayı neyin gerekçesi yapıldı ?
27 Aralık 2011 - 21:50

Ömer Aymalı / Dünya Bülteni / Tarih Dosyası

Cumhuriyet tarihinin önemli olaylarından biri olan Menemen hadisesi bundan 81 yıl önce 23 Aralık 1930 tarihinde yaşandı. Serbest Cumhuriyet Fırkasının kapanmasının üzerinden henüz bir ay geçmişti ki, İzmir Menemen’de başında Derviş Mehmet’in bulunduğu yaklaşık 40 kişi şeriat ilan etmeye kalktı. Belediye Meydanında Kubilay’ı katleden bu kişilerin çıkarttığı hadise askeri birlikler tarafından bastırıldı. Hadisenin meydana gelmesinin hemen ardından hükümet tarafından geniş çaplı bir tahkikat başlatıldı. Bakanlar Kurulu Menemen hadisesini rejime karşı bir ayaklanma olarak görerek Menemen kazası ve çevresinde sıkıyönetim ilan etti. Yapılan kovuşturma sonucunda yargılanan kişilerden 28 kişi idama mahkum edildi bir kısmı ise çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı.

Menemen'de yaşanan bu olaylar basın ve yönetim tarafından büyük bir irtica kalkışması olarak görüldü. Cumhurbaşkanı Atatürk Orduya yönelik yayınladığı mesajında  "Mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise" olduğunu ifade ederek olaydan duyduğu rahatsızlığı sert iadelerle dile getirmekteydi.

Hadise SCF'ye bağlandı

Menemen’de yaşanan bu hadise Ağustos ayında kurulmuş ve kasım ayının ortasında kendini feshetmek zorunda kalmış olan Serbest Cumhuriyet Fırkası ile ilintilendirildi. Türkiye uzun bir süreden sonra SCF ile az da olsa özgürlük noktasında nefes almaya başlamıştı. Farklı bir siyasi tercih hakkına kavuşmuştu. Bazı gazeteler ( Yarın, Posta )ve yazarlar hükümeti eleştirebilme imkanına sahip olmuştu.  Ancak iktidar mensupları özellikle Başbakan İsmet İnönü ve CHF’nin önde gelen yöneticileri  SCF’nin kuruluşu ile beraber yaşanan demokrasi tecrübesine ve eleştiriye tahammül edememişlerdi. Partinin kapatılmasını sağlamak için partiyi irticai hareketlerin odağı olmakla irticaya  prim vermekle suçlamışlar ve ülkenin kaosa doğru gittiğini öne sürmüşlerdi. Bu yöndeki faaliyetler kısa sürede netice vermiş ve SCF yüz gününü tamamlamadan siyasi hayattan çekilmek zorunda kalmıştı.

İşte bu günlerde yaşanan Menemen’deki hadise basın organları ve iktidar mensupları tarafından yeni kapanmış Serbest Cumhuriyet Fırkasına ve onun getirdiği özgürlük ortamına bağlandı ve bu amaçla kullanıldı. Menemende yaşanan olayın ardından demokrasinin Türkiye için ne kadar zararlı bir şey olduğu yönünde gazeteciler, iktidar mensupları birbiri ardına cümleler kurmaya başladılar.

Bu kadar hürriyet fazla

Yunus Nadi, Cumhuriyet gazetesinde Menemen’deki olayı son zamanlarda hükümetin, memlekette basın özgürlüğü namına ‘küfür ve hücumuna maruz kalmasına’ bağlamış ve şu cümleleri kullanmıştı: ‘..Mefsuh Serbest Cumhuriyet Fırkasının gafil müdürlerindeki sakat hareketleri şeametle tavsif ederken onların himmetiyle tekevvün etmeye başlayan fesat cenini ayan beyan fark ediyorduk. Mağşuş fikirli,aslı nesli bozuk birkaç hergelenin matbuat hürriyeti namına her gün kustukları hezeyandan tabii böyle neticeler çıkacaktır…ne zamana kadar dikkatsiz ve himmetsiz hükümetlerin vaziyeti karşısındaki takdirsizlikleri yüzünden bu memlekette böyle iki de bir 31 Martlar tekerrür edip duracak”. Yunus Nadi hükümeti eleştirebilme cesareti gösteren gazetecileri hergele,aslı nesli bozuk şeklinde tanımlarken ülkeye bir devrim basını gerekli olduğunu da ifade ediyordu.

Başbakan İsmet İnönü ise Çankaya köşkünde gerçekleşen toplantıda Menemen isyanı ile ilgili açılan kovuşturmaya Fethi Okyar’ın da ( kapanan Serbest Cumhuriyet Fırkasının lideri ) alınmasını isteyerek hükümete muhalefet etmenin karşılığının ne olduğunu herkese göstermek niyetindeydi. Ne var ki, İnönü’nün bu teklifini Cumhurbaşkanı Atatürk reddedecek ve buna izin vermeyecekti.

Tek parti idaresinin gerekçesi

1930 yılının Ağustos ayından itibaren başlayan Serbest Cumhuriyet Fırkasının kuruluşu, kapanışı ve ardından yaşanan Menemen hadisesini en iyi şekilde yorumlayanlardan biri Amerika’nın Türkiye Büyükelçisi J.Grew’dir.  Grew hatıralarında  konu ile ilgili şu çarpıcı  tespiti yapmıştır: “..Menemen hadisesi geldi. Bu kez hükümet hazırlıklı lup kendi avantajına çevirmeye kararlıydı. Fethi Bey’in kampanyasından belki bizim fark ettiğimizden çok zarar görmüş olan hükümet prestijinin teyit edilmesi için bir fırsat altın tepside sunuluyordu. Hoşnutsuzluğunun en açık biçimde kendini ifade ettiği aynı mahalde acilen zecri tedbirler alındı. İsyan halindeki irticai dini hareketin bastırılmasına paralel olarak, sapkın siyasi doktrinlere bağlı gayri memnunlara iyi bir ders verilecek, cumhuriyet prensipleri yeniden öğretilecek, hükümet ve Halk Fırkasının gücü bir kez daha teyit edilecekti. Aynı zamanda irticaya da ağır bir darbe indirilecekti. Menemendeki karışıklıklar birbirine bağlı bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için uygun bir fırsat yaratmıştı.”

Grew’in de ifade ettiği şekilde Menemen’deki hadiselerin ardından dönemin yöneticileri, yazarları Türkiye için en iyi yönetim şeklinin tek partili yönetim olduğunu ve CHF’nin halka rehberlik etmesi,onu aydınlatması gerektiğini ifade etmeye başladılar. Bu söylem tek parti yönetiminin de gerekçesi oldu.

 

Kaynaklar :

Mahmut Goloğlu,Devrimler ve Tepkileri

Yunus Nadi,”Menemendeki İrticai Hareket”,Cumhuriyet Gazetesi,26 Aralık 1930

Joseph Grew,Yeni Türkiye

Çetin Yetkin,SCF Olayı


 

DÜNYABÜLTENİ

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum