Mehmet Akif'in Ahiret Komşuları

Dursun Gürlek:Mehmet Akif’in Ahiret Komşuları

Mehmet Akif'in Ahiret Komşuları
14 Şubat 2015 - 19:05

Ne zaman Edirnekapı Şehitliği'ne gidip büyük şâirimiz merhum Mehmet Âkif Ersoy'un cennet bahçesini andıran kabrini ziyâret etsem hemen yanıbaşında bulunan aziz dostlarına da mutlaka bir Fâtiha okurum. Âkif'in âhiret komşuları diyebileceğimiz bu zatlar Süleyman Nazif, Babanzâde Ahmet Naîm ve Muallim Cevdet gibi, âlim ve şâir kimselerdir. Mezarının hemen sağında Süleyman Nazif'in, solunda ise büyük İslâm âlimi Ahmet Naim Bey'in kabri bulunuyor. Az ötede de Muallim Cevdet'in ebedî istirahatgâhını görüyoruz. 

Efendim, Süleyman Nazif Bey'in güçlü bir şâir, kuvvetli bir nâsir olduğunu, Âkif hakkında kıymetli bir eser yazdığını, ''Hâdisat'' gazetesinde yayımladığı ''Kara Bir Gün'' başlıklı makâlesinden dolayı sürgüne gönderildiğini, işgal kumandanına karşı âdeta kükrediğini siz de -elbette- benim gibi biliyorsunuzudur.

Akif'in sol tarafında yatan Babanzâde Ahmet Naim Bey ise, Kur'an-ı Kerîm'den sonra en makbul hadis külliyâtı kabul edilen Buhâri-i Şerif'i tercüme eden, (ömrü yetmediği için ancak üç cildini tercüme edebildi.) Doğu ile Batı kültürüne hakkıyla vâkıf olan bir ilim hazinesiydi. İşte bu Babanzâde, Âkif'in sahâbeden sonra en çok sevdiği zattır. O kadar ki bazı şiirlerini, muhtelif dostlarına ithaf ettiği halde, bu kadar muhabbet beslediği Babanzâde'ye herhangi bir ithafta bulunmamış, sebebini de ''Safahat''ımda ona lâyık bir şiir bulamıyorum sözüyle açıklamıştı.

Gelelim Muallim Cevdet Bey'e... Bu zat Türk kültürüne en büyük hizmette bulunan bilginlerden biriydi ve ''muallim'' kelimesinin tam anlamıyla hakkını vermişti. Onun nasıl bir ilim deryası olduğunu anlamak için, merhum Osman Nuri Ergin'in 748 sayfalık ''muhalled'' eserini okumak gerekir. Merhumun takdire şâyân hizmetlerinden biri de, okkası on kuruştan Bulgarlara satılan tarihi evrâkımızın -hiç değilse bir kısmının- geri getirilmesi için gösterdiği gayrettir.

Bizde Muallim Cevdet, Abdullah Cevdet, Ahmed Cevdet çok fazla birbirine karıştırılır. Âkif'e yaptığım mu'tad ziyaretlerden birinde, böyle bir karışıklığa ben de şâhit oldum. Kâfiledeki arkadaşlara o kadar açık ve net anlattığım halde, içlerinden biri, demek Abdullah Cevdet de burada yatıyor demiş ve beni çok şaşırtmıştı. Halbuki bu iki zat, minare ve kuyu gibi birbirine zıttı. Her iki şahsı da yakından tanımak istiyorsanız, yine Osman Nuri Ergin'in eserlerine müracaat edeceksiniz. 
Abdullah Cevdet'in hakkından gelen zat, hiç şüphesiz ki Süleyman Nazif'ti. İbrahim Alaaddin Gövsa'nın kitabında konuyla ilgili hayli fıkra bulunuyor. 

http://www.gazetevahdet.com/yazarlar.htm

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum