Kutsal emanetler

Yavuz Sultan Selim Kutsal Emanetleri İstanbul’a, Topkapı Sarayı’na getirilmiş, 400 yıl boyunca büyük bir hürmet ve muhabbetle korunmuştu. Osmanlı’nın son yüzyılında Padişahlar tarafından ikâmet edilen Dolmabahçe Sarayı’nda da Peygamberimize ait bir sakal-ı şerif muhafaza ediliyor.

Kutsal emanetler
11 Haziran 2016 - 13:40

“Bu harem yolu Mabeyn'in son kısmından başlayarak ve Muayede Salonu'nu dolaşa dolaşa giderek Harem-i Hümayun'un bu salonla bitişik kısmına müntehi olan bir yoldur ki oldukça uzundur… Ben bu yolu bir çok kere geçerek Mabeyn'den hareme çağrılmıştım. Mabeyn tarafında demir bir kapı vardı ve Mabeyn'de nöbet tutan musahip bu kapıyı anahtarı ile açar, yola girilince tekrar içeriden kilitler, bir hayli yürüyüp yolun harem cihetinde nihayetine varılınca burada da bir ikinci demir kapı karşısında bulunulurdu. Musahip buna yumruğuyla yahut elindeki anahtarla vurur, içeriden harem nöbetini tutan musahip kapıyı açar ve bu suretle hareme girilince tekrar kapı kilitlenirdi.”

20. yüzyıl başlarında Sultan Reşad'ın mabeyn başkâtipliğini yapan Halid Ziya Uşaklıgil, hatıralarında böyle anlatıyor padişahın huzuruna hangi yollardan geçerek, nasıl kabul olunduğunu.

21. yüzyıldaki tarih meraklıları olarak bizler 'padişah evleri'nden biri olan ve Abdülmecid döneminde inşa edilen Dolmabahçe Sarayı 'Harem-i Hümayun'unu, Dr. T. Cengiz Göncü'nün Harem ve Cariyelik kitabı rehberliğinde gezmeye çıkıyoruz. Ama önce haremin tasarımına bir göz atalım isterseniz.

Hünkâr Dairesi, Valide Sultan Dairesi ve Kadınefendi Daireleri şeklinde 3 ana bölüme ayrılan haremin ilk 2 dairesi denize nazır. Padişahın eş ve çocuklarının bulunduğu son daire ise denize dik olarak, dışarıdan görülmeyecek bir şekilde tasarlanmış.

63 numaralı oda

İlk olarak padişahın yaşadığı Hünkâr Dairesindeyiz. Dairenin merkezi sofası olan Mavi Salondan geçiyoruz. Son derece ferah, güzel döşenmiş bu dairede biri kara, diğeri deniz tarafında yazlık ve kışlık olarak 2 yatak odası ('Yatak Oda-yı Âlîsi') bulunuyor. Deniz tarafındaki yatak odasının tam karşısında bulunan lavabo-tuvalet bölümünden padişahın hamamına geçiş olması, mekânın işlevsel özelliklerinden sadece biri. Dairenin en göz alıcı odası Kırmızı Odadır. Duvarları kırmızı kumaşlarla kaplı bu odada padişahlar eşlerini, çocuklarını, sarayda misafir olan hanedan üyelerini kabul ederlermiş.

Hünkâr Dairesi'ne büyük bir sessizliğin hâkim olduğunu herhalde tahmin edersiniz. Burada padişahın sesinden daha yüksek bir sesin duyulması hoş görülmemiş, hatta hizmetini gören hazinedarlar yürürken gürültü çıkarmamak için yumuşak kumaştan, ökçesiz, ince terlikler giyerlermiş.

Peki Dolmabahçe Sarayı Haremi'nde bir sakal-ı şerif odası olduğunu biliyor muydunuz? Hünkâr Dairesi'nin 63 numaralı odasında Peygamber Efendimizin (sas) sakal-ı şeriflerinin mübarek gün ve gecelerde saray halkının ziyaretine açıldığını öğrenmekteyiz. Bu dairede ayrıca Yazı, Esvab (Elbise), Misafir, Hazine Odaları ile Hamam ve Kahve Ocağı da bulunuyor.
 


Valide Sultan'ın erişilmez gücü

Hünkâr Dairesi'nden sonraki durağımız padişahın annesine tahsis edilen Valide Sultan Dairesi. Valide Sultan Dairesinin, Hünkâr Dairesi ile yan yana olmasının elbette bir hikmeti var! Klasik dönemdeki saraylarda olsun, 19. yüzyılda yapılanlarda olsun, Valide Sultan'ın haremdeki hâkimiyeti böyle simgelenmiş. Valide Sultan Dairesi, Kadınefendi Dairesi'nden çok daha geniş ve ferahtır.

Valide Sultan'ın haremin hâkimi olduğunu gösteren önemli bir ayrıntıyı da gezerken hemen yakalıyoruz: Buradan hem padişahın dairesine, hem de Kadınefendi Dairelerine geçmek mümkündür. Böylelikle bu dairenin diğer 2 daire arasında yer alması, Valide Sultan'ın haremdeki ayrıcalıklı konumuna işaret ediyor gibi. Valide Sultan Dairesi'nde Pembe Salon, Gündüzlük Odası, Yatak Odası, Misafir Odası, Hamam ve Kalfa Odası gibi mekânlar bulunuyor.

Rehberimiz Cengiz Bey'den öğrendiğimize göre Sultan Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Valide Sultan belli aralıklarla burada misafir olmuş; yine aynı padişah II. Mahmud'un 3. İkbali Tiryal Hanım'ı da annesi gibi sevdiği için ona bu dairede hususi bir oda ayırmış.


Amaç mahremiyeti korumak

Haremde son durağımız Kadınefendi Daireleri. Padişahın eşleri ve çocuklarına tahsis edilen bu daireler toplam 8 tane. Haremde denize cephesi olmayan tek kısım burası.

Sebebini tahmin etmek zor olmasa gerek: Buradaki yaşantıyı gözlerden uzakta tutmak, mahremiyeti aşacak en küçük bir vakayı bile engellemek.

Yatak odası, gündüzlük odası, şehzade ve sultan yatak odası, baş kalfa odası gibi odaların bulunduğu bu dairede gezerken aklımıza bir soru geliyor: Peki, padişahın aynı anda 8'den fazla kadınefendi ve ikbalinin bulunduğu dönemde nasıl bir yerleşim düzeni vardı?

Öğreniyoruz ki, padişahların bir kısım eşleri diğer saraylarda, köşklerde veya sahilhanelerde ikamet etmişler; bu sorun da böylece çözülmüş. Kadınefendi Dairelerinin oda ve salonlarında minderler, şilteler, tırabzan yastıkları, aynalı konsollar, pirinç mangallar, Mısır, Hind ve Tunus işi kaliteli hasırlar, Uşak ve Manisa halıları yerleri süslüyor.

Bu dairede gezerken dikkatimizi çeken bir husus oluyor. 8 Kadınefendi dairesi de az çok değişen özellikleriyle hemen hemen birbirinin aynı. Buna mukabil, Valide Sultan Dairesi'nde tamamen farklı bir tasarım olması, padişahın annesinin herkesten farklı bir konumda bulunduğunu vurgulamak için olsa gerektir.

yeni şafak gaz

Halil SolakYeni Şafak

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum