KIZILAY'A KIYMAYALIM / Nuri GÜRGÜR

Dinle

30 Ocak 2020 - 13:15 - Güncelleme: 30 Ocak 2020 - 13:18

KIZILAY’A KIYMAYALIM

Kızılay asırlık bir milli hizmet çınarımızdır. Doğal afetlerden savaş haline, sağlık sorunlarına kadar en zor şartlar altında felaketzedelerin imdadına koşan, can suyu taşıyan, umutsuzluk girdabında boğulmak üzere olan insanlara yaşama ümidi sunan, yurt içinde ve dışında büyük itibarı olan, medeniyet ve kültürümüzdeki hamiyetperverlik damarını temsil eden bir milli müessesedir. Gelirinin büyük kısmı yapılan bağışlardandır. İlkokulda iken milli bayram günlerinde öğretmenimiz sınıfa Kızılay patentli birkaç kumbara getirir bunları boyunlarına takıp bağış toplamak üzere gösteri yapılan alanda dolaştıracak gönüllüler arardı. Çocuk yüreğimizle bunun hayırlı bir iş olduğunu fark ettiğimizden görev almak için yarışırdık. Harçlıklarımızı dağıtılan Kızılay pullarına yatırmaktan haz duyardık.

Büyük ve nüfuzlu bir şirketin Kızılay üzerinden iktidara yakınlığıyla bilinen bir vakfa yaptığı şeklen örneğine pek rastlanmayan bağış olayını gazetelerde okuyunca inanamadım. Mutlaka bir yanlışlık olmalı diye düşünüp derhal bir açıklama yapılmasını bekledim. Ne yazık ki olayın asılsız olduğunu açıklamak bir yana ekranlarda bu yapılanda mevzuata aykırı bir taraf olmadığını, kurumun kötü niyetlilerce yıpratılmak istendiği yolunda sesler duymaya başladık.

Zırva tevil götürmez diye bir söz vardır. Şirket çok uyanık. 8 milyon dolar gibi rekor düzeyde bağış yaparak göze girip aferin almak istiyor . Ama bunu Kızılay aracılığıyla yaparak vergi muafiyetinden yararlanmayı tezgahlıyor. Böylece kasasından devlete tek kuruş vergi çıkmadan bir yerlere şirinlik mesajı iletmiş oluyor. Para kazanmak için her yöntemi kullanmak bu zümrenin alışkanlığı olabilir ama Kızılay’ımız yani milletçe ortak kurumumuz bu tezgaha nasıl alet olur? Bu kurumun başındakiler yapılanın yasal bir engeli yok görünse bile , ahlaki bir tarafının olmadığını nasıl görmezler ? Makbul bir vakfa hizmet ediyor olmak yapılana meşruiyet kazandırır mı ? İptidai kurnazlıklarla bu “vergiden kaçınma” eylemine dur diyecek bir devlet makanizması yok mudur? Bu tarz davranışlar durdurulmadan hukuk devleti olunabilir mi?

Sadece güzide bir kurumun yüzyıllık imajına darbe vurulmuyor; her gün karşılaştığı olumsuz tablolarla kötü örneklerle moralman yıkılan ülkesinin ve kendisinin geleceği konusunda karamsarlığa düşen öğrenim çağındaki gençlerimizin de psikolojileri bozuluyor. Yurt dışına gitmek isteyenlerin oranının gençler arasına yüzde 70’lere varması bu yüzden.

Böylesine vahim bir olay ciddi bir soruşturma yapılmayıp akla ziyan gerekçelerle kapatılırsa, sorumlulardan hesap sorulmazsa hem Kızılay’a hem de milletimize haksızlık yapılmış olur . Kızılay’a bu gün de yarın da büyük ihtiyacımız var; gözbebeğimiz gibi sahiplenmeliyiz.

Nuri GÜRGÜR