Kırık Balbal Taşlarının Gölgesinde: MOĞOLİSTAN

İsterseniz Türk ulusunun var oluş öykülerinin yazıldığı ve batıya doğru 1300 yıl süren yolculuk serüveninin başladığı bu toprakların tarihine bir göz atalım.

Kırık Balbal Taşlarının Gölgesinde: MOĞOLİSTAN
04 Ocak 2013 - 13:52

 

Bozkırın ruhunu en iyi yansıtan bir ülkeden söz ediyoruz... Eşi ve benzeri olmayan bir ülke Moğolistan... Bozkırın hiçlik ve sonsuzluk hissiyle başıboş koşan atlar bir araya geldiğinde insan, kendini başka bir dünyada buluyor... Bir yer vardığınızda, bir tarafınızda Gobi çölünün uçsuz bucaksız sarısı diğer yanınız ise bozkırın yeşili...

Moğollar, kışın eksi 50 derecelerde bile kendilerine yaşam olanağı veren ger isimli çadırlarında yaşamayı sürdürüyorlar... Asırların içinden akıp gelen kendilerine has inanışlarıyla... Örneğin çadırın içinde ıslık çalmanın veya tahtasına dayanmanın uğursuzluk getirdiğine inanıyorlar. Bu ülkede gelenekler, yaşlıların arkasında değil önünde yürümek gerektiğini söylüyor...

gezi-rehberi-mogolistan-2"Her Moğol'un bir yolu vardır."

Türkiye'nin yüz ölçümünün tam iki katı olan bu ülkede sadece 3 küsur milyon insan yaşıyor. Kent olarak nitelendirebileceğimiz tek yer başkent Ulanbator, sonra sırasıyla kasabalar köyler ve çadırlar... Nüfusun yarısı göçebe ve çadır hayatı yaşadığından toplam nüfusla ilgili tam sayı verilemiyor. Asfaltlanmış yol uzunluğu sadece 1500 km. Türkiye'nin yaptığı ve ucu Orhun Abidelerine çıkan 40 km uzunluğundaki yol ise ülkenin en iyi yolu olarak gösteriliyor. Başkentten çıkar çıkmaz yol bitiyor ve bozkırda aynı yöne giden onlarca tekerlek izi başlıyor. Tıpkı bir Moğol atasözünün dediği gibi "Her Moğol'un bir yolu vardır."

Moğol Kasabasıgezi-rehberi-mogolistan-3

Tarifeli seferler sadece birkaç yere yapıldığından ülkede ulaşım atlar, develer ve "(4x4)x2" arazi araçlarıyla sağlanıyor. "(4x4)x2" çünkü yol ve yön kavramı olmayan bu ülkede güvenlik nedeniyle asla tek araçla yola çıkılmıyor. Öyle ki "Ne zaman varacağız?" sorusuna ya cevap alamıyorsunuz ya da aldığınız cevap size çaresizce "Hımmm..." dedirtiyor.

İsterseniz Türk ulusunun var oluş öykülerinin yazıldığı ve batıya doğru 1300 yıl süren yolculuk serüveninin başladığı bu toprakların tarihine bir göz atalım.

Bugünkü Moğol topraklarına 12. yüzyılın başına kadar, Büyük Hun İmparatorluğu, Apar (Avar), Göktürk, Uygur, Karahitay devletleri hâkim oldu. Cengiz Han'ın birleştirip örgütlediği kabilelerle, 1206'da Moğolistan'da ilk Moğol Devleti kuruldu. Cengiz Han, 1227'de öldü. 17. yüzyılda Çarlık Rusyası, bölgeyi kontrolüne almak için girişimlere başladı. 18. yüzyılda Moğolistan'da Rus ve Çin yanlılarının mücadelesi başladı. Moğol prenseslerinin Çinliler gibi yaşaması Moğolistan'da milliyetçilik akımının doğmasına neden oldu. Katolik misyonerlerinin faaliyetleriyle Moğolistan'da Hristiyanlaşma başladı. Misyonerler Uzak Doğu'da dayanak noktası elde etmek ümidiyle Moğolistan'ın bağımsızlığını desteklediler. Bağımsızlık düşüncesi yayıldı. 1912'de Çin'de Mançu Hanedanlığının yıkılmasıyla Moğol prensleri Rusların da yardımıyla Moğolistan'ın bağımsızlığını ilân ettiler. 1915'te Çin, Moğolların bağımsızlıklarını tanımak zorunda kaldı. Çin-Japon Savaşı'nda Moğolistan'da yeraltı faaliyetiyle komünist hareket başlatıldı. Japonya'nın Kuzey Çin'e girmesiyle 1935-1937'de Moğolistan da işgale uğrayarak mahallî muhtar bölgelere bölündü. 1945'te II. Dünya Savaşı'nın bitmesiyle Moğolistan Halk Cumhuriyeti kuruldu. 20 Ekim 1945'te referandumla bağımsızlığını ilân eden Moğolistan, Milliyetçi Çin tarafından tanındı. 1946'da, Moğolistan Halk Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği aralarında ittifak imzalandı. 1961'de Moğolistan, Birleşmiş Milletler Örgütüne kabul edildi. Sovyetler Birliği'ndeki ve Doğu Avrupa'daki komünist yönetimlerin çöküşü, komünizmle yönetilen Moğolistan'ı da etkiledi. 1990'da çok partili sisteme geçilerek ekonomik, sosyal ve siyasal reformlar yapıldı. Temmuz 1990'da çok partili ilk seçimler yapıldı. Moğolistan'da bulunan Rus birlikleri yapılan anlaşma sonucu geri çekildi.

Moğolistan'da Göçebe ve Çadır Hayatı

Moğolistan'da çadır (ger) yaşamın vazgeçilmezleri arasında. Öyle ki başkentte bile nüfusun neredeyse yarısı çadırlarda yaşamaya devam ediyor. Yerleşik hayata geçen Moğollar dahi yeni yaptıkları evlerin yanına bir de bu çadırlardan yapmayı ihmal etmiyorlar. Yazın evlerinde yaşayan Moğollar -50 derecelere varan soğuk kış günlerinde ısınma sorunu olmayan bu çadırda yaşamayı tercih ediyorlar.

Çadır Yaşamı Bazı Kuralları da beraberinde Getiriyor;

  • Gerin içinde ıslık çalmak fırtına getirir.
  • Misafir ilk olarak kolonya ve enfiye ile karşılanır.
  • Gerin ahşap sütununa yaslanmak kötü şans getirir
  • Yiyecek ve içecek ev sahibi tarafından denendikten sonra misafire ikram edilir. Bu ikramın zehirli olmadığını misafire
  • göstermek için uygulanan eski bir gelenektir.
  • Ateş kutsaldır, ateşe çöp atılmaz, su dökülmez.
  • Yaşlıların arkasında değil, önünde yürünür.
  • Başkasının şapkasına asla dokunulmaz.
  • Hediye, yiyecek, içecek gibi şeyler mutlaka sağ elle alınır, ağırsa sol elle desteklenir.

Moğolistan, tarım ülkesi olmadığından çoğunlukla hayvansal ürünler tüketiliyor. Haşlanmış sakatat, tuzlu-sütlü çay ve kurut, kahvaltının vazgeçilmezi.
Tabii modern hayatın getirdiği bazı yenilikler de ger hayatında yerini almış. Gerlerin yanından gökyüzüne doğru uzanan anten ve solar panelleri görmek mümkün. Hatta misafir olduğumuz gerde 106 ekran LCD televizyon izleniyordu.

Moğolistan'da Dini Yaşam

13. yüzyılda Büyük Moğol İmparatorluğu kuruluncaya kadar Moğolların Şamanizm ve Tengricilik döneminde dinle ilişkileri sınırlıydı. Tibet Budizmi'nden ilk etkilenen Kubilay Han, oldu. 1578'de ise Cengiz Han soyundan Altan Han resmen Budist olunca Budizm'e toplu geçişler onun döneminde başladı. Moğol erkekler ordu yerine zorunlu olarak manastırlara gönderilmeye başlandı ve yüzlerce yıldır süren kesintisiz savaş devri duruldu. Bu durum en çok yaman savaşçı Moğollardan çok çekmiş olan Çin'e yaradı. Çin, Moğolistan'da çok sayıda manastır kurulması için kaynak sağladı. Budizmin gereksiz öldürmeye karşı olması, sıkı avlanma yasaklarının konmasını sağladı. Bugün de Budist rahipler halkın çevreyi ve vahşi yaşamı korumasında etkili oluyor.

1937'de başa geçen genç komünist hükûmet, ülkedeki 700 manastırın tamamına yakınını yıktı, 1990'dan sonra Budizm, tekrar serbest kaldı. Bugün Moğol halkının yarısı dinsiz, diğer yarısı Budist'tir. Şaman ve Budist inançların birbirine girdiği bu ülkede hemen her yerde Şaman adetlerini görmek mümkündür. Bazı inanışlar artık gündelik hayatın bir parçası olmuştur. Genelde yüksek tepelerin özel güçlere sahip oldukları düşünülür ve buralarda oluşturulan taş yığınaklara bez bağlanarak dilek tutulur.

Orhun Abideleri: Bozkırda birlik olmak demek, güç olmak demekti.

Orhun harfleriyle yazılan yazıtlardan 13. yüzyıl Moğol tarihçisi Alaaddin Ata Melik Cüveynî, Tarih-i Cihan-güşa adlı yapıtında söz etmişti. Çin kaynakları da yazıtların dikilişini bildirmekteydi. İlk olarak Rus çarı I. Petro'nun emriyle Sibirya'nın bitki örtüsünü incelemek için görevlendirilen bitki bilimci Daniel Gottlieb Messerschmidt ve kendisine rehber olarak verilen İsveçli tutsak subay Johan von Strahlenberg, 1721 yılında yazıtları keşfetti. Bir yıl sonra tutsaklığı son bulan Strahlenberg, İsveç'e dönüşünde bu inceleme ile ilgili izlenimlerini kitap hâline getirip 1730 yılında Stockholm'de yayımladı. Böylece Orhun Yazıtları, bilim dünyasının dikkatini çekmiş oldu.

Yazıtlar

Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları Moğolistan'daki Orhun Irmağı'nın eski yatağı yakınlarında, Koço Çaydam Gölü'nün civarındadır. Yazıtlar arasındaki uzaklık 1 kilometre kadardır. Orhun Yazıtları bir hitap metni özelliğindedir. Hem maddi hem manevi bakımdan bu yazıtlar birer abidedir. Kül Tigin Abidesi, kağan olmasında ve devletin kuvvetlenmesinde birinci derecede rol oynamış bulunan kahraman kardeşinin anısına, Bilge Kağan'ın duyduğu minnet duygularının ifadesidir.

Metinlerin dili Türkçedir. Bir yüzünde Çince çevirisi de vardır. Bilge Kağan Yazıtı, Bilge Kağan'ın ölümünden bir yıl sonra, oğlu Tenri Kağan tarafından, 20 Eylül 735'te yaptırılmıştır. Yazıtta Bilge Kağan ve yeğeni Yolluğ Tigin'in sözleri yer almaktadır. Bilge Kağan Yazıtı hem devrilmiş hem de parçalanmıştır. O yüzden tahribat ve silinti Bilge Kağan yazıtında çok fazladır. Bu yazıtın etrafında yine türbe kalıntıları ve heykeller bulunmaktadır.

gezi-rehberi-mogolistan-7KÜL TİGİN
Yazıtı
Kül Tigin Yazıtı, düşük nitelikli kireç taşı ya da mermerden yapılmış dört yüzlü, tek parça, büyük bir taştır. Taşın yüksekliği 3.75 metredir. Kül Tigin Yazıtı'nın batı yüzünde Çince uzun bir yazıt vardır. Yazıtın diğer yüzleri baştan başa Türkçe yazıtlarla doludur. Altın kaplumbağa heykeli biçimindeki mermer kaidesi üzerine de 8 satırlık fakat 7-8 kelimesi okunabilen küçük bir yazıt yontulmuştur.
Bu yazıt, 27 Şubat 731 tarihinde ölen Kül Tigin'in anısına dikilmiştir. Yazıtın dikiliş tarihi de 21 Ağustos 732'dir.

BİLGE KAĞANgezi-rehberi-mogolistan-8
Yazıtı

Bilge Kağan Yazıtı, Kül Tigin Yazıtı'ndan birkaç santimetre daha yüksektir. Ancak bu yazıt Kül Tigin Yazıtı'na göre daha kötü durumdadır. Yazıtın doğu yüzünde 41 satırlık, kuzey ve güney yüzlerinde ise 15'er satırlık Türkçe yazıt bulunmaktadır. Bilge Kağan Yazıtı'nın batı yüzünde de Kül Tigin Yazıtı'nda olduğu gibi, Çince bir yazıt vardır. Ancak bu yazıt büyük ölçüde tahribata uğradığından çok az kısmı okunabilmiştir.
* " Türk Oğuz Beyleri, işitin! Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, ilini töreni kim bozabilir? Ey Türk ulusu! Kendine dön. Seni yükseltmiş Bilge Kağanı'na, özgür ve bağımsız ülkene karşı hata ettin, kötü duruma düşürdün.
Ulusun adı, sanı yok olmasın diye, Türk ulusu için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Kardeşim Kül Tigin ve iki Şad ile ölesiye, bitesiye çalıştım."
* Bilge Kağan Yazıtı'ndan bir bölüm.

gezi-rehberi-mogolistan-9TONYUKUK
Yazıtı

Tonyukuk Yazıtı, 731 yılında yazılıp dikilmiş olan Orhun Yazıtları'nın ilkidir. Bilge Kağan Yazıtı ile Kül Tigin Yazıtı'nın doğusunda yer alır. Dört yönlü iki taş üzerine yazılmıştır. Birinci taş üzerinde batı ve doğu yüzlerinde yedişer, güney yüzünde 10, kuzey yüzünde ise 11 satır olmak üzere toplam 35 satır yer almaktadır. Yazıtı, Bilge Kağan dönemine kadar başkomutanlık ve vezirlik yapmış olan Tonyukuk dikmiştir. Metnin yazarı da yine Tonyukuk'tur.

Tonyukuk Yazıtı'nı ilginç kılan bir diğer özelliği yazıtın bulunduğu yerden başlayıp doğuya doğru uzanan balbal taşlarıdır. İki metre aralıklarla dikilmiş sayıları 289 adet olarak tespit edilen bu taş zincirinin uzunluğu yaklaşık bir buçuk kilometredir. Bu taşlar ölenin ardından öte dünyada ona hizmet edecek kişileri simgeliyor.

Bugünkü Moğolistan...

Moğolistan artık hızla büyüyor. Yapılan özelleştirmeler Moğolistan'a ilgiyi artırıyor. Özellikle, topraklarında bulunan büyük maden yatakları yabancı firmaların yatırım dalgasına uğramış durumda. Son zamanlarda, gerlerin bazılarının Mine-Golia (Madenistan) adını verdiği başkent içerisinden şehrin dışına doğru ötelendiğini görmek mümkün.

art90dergi


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum