KCK'dan "Amerikan Kürdistanı" Çağrısı

Mehmet Seyfettin Erol yazdı:Türk yakın çevresi ağırlıklı gelişmeler, derin bir çıkmaz içerisine girmiş bulunan Türkiye’yi yeni meydan okumalar ve oldu bittiler ile karşı karşıya bırakmış durumda. “Kürt Koridoru” ile zirve yapan süreç, iç ve dış politika bağlamında yeni bir muhasebeyi kaçınılmaz kılmış bulunuyor.

KCK'dan "Amerikan Kürdistanı" Çağrısı
13 Temmuz 2015 - 02:01 - Güncelleme: 13 Temmuz 2015 - 02:32

Ankara’yı yeni arayışlara mecbur kılan bu süreçte, PKK/KCK’nın yaptığı son açıklama, “Açılım Süreci” ve “Değerli Yalnızlık” politikalarının iflası ile eşdeğer.

Öyle ki, “Değerli Yalnızlık” ile kendi kabuğuna çekilmeye çalışan ve “Kürt Sorunu”nu kendi iç dinamikleri içerisinde çözmeye çalışan Türkiye’ye bunun faturası ağır bir şekilde ödetilmeye çalışılıyor. Bırakın devletleri, terör örgütleri bile Türkiye’nin bu zafiyetini değerlendirme ve açıkça meydan okuma yoluna gitmeye başlamış bulunmakta.

Bu bağlamda, terör örgütü PKK/KCK tarafından yapılan son açıklama tam bir dönüm noktası olarak karşımıza çıkıyor.

***

Öncelikle açıklamanın ne olduğuna bir bakalım. Açıklama aynen şöyle:

“Türk devleti ‘Ben devletim, bildiğimi yaparım’ diyerek ateşkese uymamış, sürekli çatışmalara yol açacak edimlerde bulunmuştur. Halbuki ateşkes ve çatışmasızlık her gücün ateşkesin başlamasından önceki konumunda kalması; ateşkesi bozacak adımlar atmaktan kaçınması demektir. Türk devleti ise onlarca karakol, askeri amaçlı yol ve askeri amaçlı barajlar yaparak ateşkes koşullarını demokratik siyasal çözüm için değil, yeni bir savaş için ciddi bir hazırlık yapmak ve gerçekleşecek savaşta avantajlı konuma gelmek için kullanmıştır. Türk devletini karakol, askeri amaçlı yol ve barajlar yapmaması konusunda sürekli uyarmış, bunların ateşkesi bozmak ve savaşı başlatmak anlamına geldiği vurgulanmıştır.’’

Açıklamanın öz Türkçesi şu: “Açılım süreci” bitmiştir. Türkiye’ye açıkça bir meydan okuma söz konusudur. Ülke bir “iç savaş” ortamına çekilmek istenilmektedir.

***

Irak ve Suriye’de kazanımlar elde eden terör örgütü, bunu başta Türkiye olmak üzere, bölge devletlerine kabul ettirmeyi hedeflemekte.

Bu bağlamda, Kuzey Irak, IŞİD, Kobani (Ayn-el Arap) ve 7 Haziran seçimlerinde elde edilen sonuçlar ve Ankara’da yaşanan siyasi krizden istifade etmek suretiyle (hatta bu kriz daha da derinleştirilmek istenilmekte), Türkiye’nin direnci kırılmaya çalışılmakta. Dolayısıyla, PKK/KCK’nın bir bahane olarak öne sürdüğü baraj ve karakol (kalekol) inşaları, sadece birer bahane.

***

Diğer taraftan, PKK/KCK’nın son açıklamasını, yoğunluk kazanan terör eylemlerini ve provokasyonları sadece bir terör örgütü bağlamında değerlendirmemek gerekiyor. Bu açıklama, vekaleten savaşlarda sıranın Türkiye’ye geldiği ile eşdeğer!

Bu “savaş” ilanı, Türkiye’yi “Yeni Ortadoğu” sürecinden dışlamayı hedeflediği kadar, Sevr’i bir kez daha Türkiye’ye dayatmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Wilson Prensipleri ile desteklenmiş Sykes-Picot coğrafyamızda BOP adı altında hayat bulmaya çalışmaktadır.

Daha somut bir ifadeyle, ertelenmiş “Amerikan Kürdistanı”, Beş Deniz Havzası’nın yeni merkez ülkesi olarak inşa edilmek istenilmektedir.

***

 

Bu bağlamda, CIA eski Direktörü Michael Hayden’ın Suriye ve Irak diye devletler kalmadığını ve Kürtler‘in ABD’nin en önemli müttefiki olduğunu söylediği açıklama oldukça dikkat çekicidir.

Hayden aynen şöyle diyor: “Osmanlı İmparatorluğu Irak’ta üç vilayetten oluşuyordu. Kürt, Sünni ve Şii… Yani Musul, Bağdat ve Basra vilayetleri… Şimdi ise Irak diyoruz. Bu bölünme tarihsel bir bölünmedir. Suriye ve Irak’ın eski haline geleceğine inanmıyorum.”

***

Bu bölünmelerin bu iki ülke ile sınırlı kalmayacağı ortada.

Bu projeye çok net bir şekilde tavır alan ve “her ne pahasına olursa olsun” şeklinde tepki koyan ve gerekli tüm tedbirleri alan Türkiye bundan dolayı PKK/KCK terör örgütü üzerinden bir meydan okuma ile karşı karşıya.

http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/KCKdan_Amerikan_Kurdistani_Cagrisi/25490#.VaLw4_Hh3Dt

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum